Eğitim Reformu Girişimi'nin kurucusu Prof. Üstün Ergüder 'Siyaset bilimci şapkamla diyorum ki, ilk defa her kesim gayet yapıcı, eğitim reformunun 'reform' olabilmesi için fikir beyan ediyor' diyor.
Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini uzatmasının, gerçekten el uzatma olmadığını iddia eden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'den önce yapılmıştı bu yorum.
Üstün Hoca, Başbakan Erdoğan'ın, TÜSİAD'a sert çıkışını da göz önünde tutmuyor anlaşılan.
Zaten eğitim reformunda ana sorun, eğitimin içeriğine yönelik ne değişiklikler yapılacağı değil.
Dünyanın 17'nci büyük ekonomisi olan Türkiye'nin ilk 10'da yer alma hedefini gerçekleştirecek olan genç kesimin 'ne iş olsa yaparım ağbicim'den çıkarmak gerekiyor. Yaratıcı, neden-sonuç ilişkisini kurabilen, algılama kapasitesi yüksek çocuklara, yeni nesillere ihtiyacımız var.
'28 Şubat'ın rövanşı mı, değil mi' tartışması olunca da zaten içerik konuşulmuyor.
Başbakan Erdoğan bir imam hatipli olarak 'yarasını' anlatıyor.
Ben de bir yaradan bahsedeyim. Zorunlu eğitim 8 yıla çıkınca, bizim Darüşşafaka'ya iltimas tanındı, üçüncü sınıfı bitiren çocuklar sınavla alınmaya başlandı. Bir kere dördüncü ve beşinci sınıfta babasını kaybeden çocuklar bu haktan mahrum kaldı. Dahası bizimkilerin yatakhanesine gittiğimde görmüştüm, minicik terlikler, çocukların ayıcıkları, oyuncakları yatağının üstünde. Bu kadar küçük çocukları annesinden ayırmak da içler acısı bir durum.
Şunu biliyoruz ki, bizlerin yaşlarında '1 yılın' ayırt edici bir özelliği yok. Ancak 5 yaş ila 7 yaş arasında 'dağlar dağlar' fark var.
İşin erbabı akademisyenler diyor ki, 'Çocuklar 72 ayda okuma yazma olgunluğuna erişiyor. En az 72 aylık olacak ki, Türkçe'yi okuyabilsin, öğrenebilsin. 60 ila 67 arasında bile büyük fark var.'
Donanımlı öğretmen yeteri kadar var mı?
'7 ÇOK Geç' kampanyasını yürüten AÇEV'in Başkan Yardımcısı Ayla Göksel, yeni eğitim reformunda okul öncesi eğitim göz ardı ediliyor endişesiyle kamuoyu yaratmaya çalışıyor. Dün aradığımda, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yanından henüz çıkmıştı. Bakan Dinçer'in 'Okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceğiz' şeklindeki sözlerini aktardı. Şunu da söyledi: 'Detayını bilmiyorum, yarın (bugün) Bakan açıklama yapsın, ona göre yorum yapabilirim.'
Bu arada eğitim reformunda çocukların 5 yaşında okula gitmesinden geri adım atılmayacağını da öğrenmiş oldum. Bakan Dinçer, 5 yaşındaki çocuklara uygun, oyunlu bir eğitim müfredatının hazırlanacağını söylemiş. Tamam da bu müfredatı uygulayacak yeterli donanımda yeterli öğretmen var mı?
Başbakan'dan öğrendim ben gazeteci değilmişim
BAŞBAKAN Erdoğan tutuklu gazeteci olmadığına dair bir kanıtı daha kamuoyunun takdirine sundu. 'Gazeteci olduğu iddia edilen 105 kişiden sadece 6 tanesinin sarı basın kartı var.'
İnsanlar için 'tane' hesabı yapılmayacağı kısmını geçiyorum. Başbakan Erdoğan'ın argümanına göre, meğerse ben de hiç gazeteci olmamışım.
Bu yıl meslekte 24 yılım bitecek, 25'e gireceğim. Bu 24 yılın ilk dokuz yılında ekonomi muhabiriydim, 15 yıldır da köşe yazarıyım. Hayatım boyunca gazetecilerin tabi olduğu 212 sayılı yasaya göre primim ödendi ve 2010 yılında da emekliliğimi hak ettim. Şunu da söyleyeyim benim hiç basın kartım olmadı, almayı da hiç düşünmedim.