Herhalde bir muhalefetin düşeceği en zavallı durum, ülke içindeki siyasi rekabetle başa çıkamayıp, ülkeye dönük düşmanca hamleler yapan mahfillerden medet umar duruma düşmektir.
Aklınıza hemen CHP’nin geldiğinin farkındayım, haklısınız da…
Ve tabii ki ana muhalefet kulvarını hak etmediği halde işgal eden bir siyasi enkazın aldığı pozisyon oldukça önemlidir. Türkiye’de milyonlarca oy alan bir parti ne olursa olsun belirli bir kesimin algısını yönetiyor/kullanıyor demektir.
Ama CHP’nin dışında da, Türkiye’nin içinden geçtiği ve bence siyaset üstü parametrelere konu olması gereken kritik süreçleri doğru okumayan, okumak istemeyen kesimler mevcut.
Kimin nasıl düşüneceğini ve davranacağını bizler tayin edecek değiliz. Öyle bir kibrimiz de yok. Ancak eleştirmek, yıkıcı tavırları önlemeye çalışmak da bizim hakkımız ve görevimiz.
17/25 ne idiyse, 15 Temmuz da oydu ve ABD’deki Sarraf davası da aynısıdır.
Şimdi bunu görmek için AK Partili olmak gerekmiyor. Veya bunu görenlerin de hemen AK Parti’ye kayıt yaptırması gibi bir beklentimiz de yok. Bu noktada yurtsever bir duruş sergileyip pekâlâ Cumhurbaşkanı ve AK Parti diğer başka konularda eleştirilmeye devam edilebilir. Hatta böyle bir milli duruşla eleştiriler daha meşru olmaz mı?
Ama artık PYD/PKK’ya da destek çıkmayıverin, Sarraf davasına da ağzınızın suyu akarak bakmayıverin. Bu kadarcık bir milli tavır beklemek de bizlerin hakkı olsun, dibin dibini de göstermeyiverin insanlara…
Bir siyasi harekete baktığınızda bir çerçeve, bir çizgi, bir tutarlılık görmek istersiniz. Hatta bireylerde bile bunu ararız değil mi?
Allah aşkına, CHP’ye baktığınızda “karakter”, tutarlılık veya politik hat adına ne görüyorsunuz?
Kılıçdaroğlu, NATO tatbikatında Atatürk ve Erdoğan hedef gösterildiği için tepki gösterince sevinir hale geldik. Atatürk olmasa bu tepkiyi gösterir miydi? Emin değiliz değil mi? Oysa bu durumda hedef, kişilerden öte ülkemiz değil midir?