Dünyada yakınlarımızda birçok ülkede çok üzücü şeyler olmaya başladı. Ukrayna’da sulh anlaşması yapıldı ama savaş ve ölümler devam ediyor. Kendisi bölünmüş problemli Mısır, Libya’da havadan taarruz ile bölünme sürecindeki Libya’ya da müdahale ediyor. Yüz binlerce insanı göçe zorlayan ve binlerce insanın öldüğü Suriye, zaten başlı başına çok çok zor bir problem.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Yunanistan ile kendisine milyarlarca yardım veren Avrupa Birliği ülkeleri de bir türlü anlaşamıyor. Dün gene anlaşamadılar. Her iki taraf da çok katı ve çok ısrarcı davranıyor. Bu durumda zaten genelde deniz taşımacılığı ve turizm ile ayakta kalan Yunanistan, Avrupa ile ilişkileri yıkıp çoğu Avrupalı olan turistleri bile korkudan kaçıracak ve anlaşma hasıl olmazsa da, ülke de siyaseten Batı’dan Doğuya dönecek gibi duruyor. Bu arada dün de uzlaşamayan Yunanistan 2015 yılında IMF, Avrupa Merkez Bankası ve tüm diğer alacaklılara faiz ve ana para ödemeleri dahil 21.4 milyar euro ödeme yapmak zorunda. Nasıl yapacaklar pek kimse bilmiyor. Ödeme yapmazsa da Yunan vatandaşları iyice işkence çekerler ve Avrupa da oldukça etkilenir.
'Tarzan zor durumda' olabilir
Ama Brüksel, Berlin ve Atina arasındaki diyalog mantık bazında işlemiyor. Bu yazının yazıldığı cuma günü sabahı son bir toplantı da bu sefer Brüksel’de yapılacak. Bu sefer de anlaşma hasıl olmazsa “Tarzan” iyice zor durumda olacak.
Yunanistan en çok, 2015 sonrasında bütçede yüzde 4.5 düzeyinde faiz dışı fazla yaratmak zorunda olmasından şikayetçi. Vatandaşlarımız hatırlarlarsa, Türkiye de 2001 krizinden sonra uzun süre yüzde 6.5 faiz dışı fazla gerçekleştirmek zorunda kalmıştı. Gık demeden gerçekleştirmiştik. Bu arada bankalarımız da iflas etmişti. Bu nedenle borç almıştık.
Kaldı ki Belçika 1993-2004, İtalya 1995-2000, İrlanda 1988-200,Finlandiya ise 1998-2003 arasında bu boyutta faiz dışı fazla üretmek zorunda kalmış, ancak bunu gerçekleştirdikten sonra euro sistemine girebilmişlerdi. Yunanistan kendisi de 1994-1999 arasında euro sistemine girmek için bu boyutta faiz dışı fazla üretmişti. Şimdi sistemden çıkmamak için bir kere daha benzer boyutta faiz dışı fazla üretmesi gerekiyor.
Kaldı ki Yunanistan’ın kredi şartları sanıldığı kadar ağır değil. Faiz ödemeleri krizde Yunanistan Hükümeti’nin kendi verilerine göre 2011 yılında GSYİH oranı olarak yüzde 7.3 iken , geçen yıl yani 2014 itibarıyla yüzde 4.2 düzeyine düşmüş. 2020 yılında da 2.2 düzeyine inecek. Krizde 2013 yılında İtalya yüzde 4.8, İrlanda yüzde 4.4 ve Portekiz yüzde 5 civarında faiz ödemesi /GSYİH oranı ile ayakta kalmışlar. Yunanistan’ın faiz yükü görülmemiş bir boyutta değil yani.
Borcun çoğu yabancıların elinde
Yunanistan için 2015-2019 arası borç ana para ödemeleri yüksek ve 2022 yılında son on yıldaki tüm ödenmemiş geri kalan faiz borçları da ödenecek şeklinde anlaşma yapılmış.
İlginçtir ki aslında Yunanistan’ın kamu borcunun oldukça büyük bir kısmı yabancı ülkelerin elinde. Bir ülkenin GSYİH oranı olarak yüzde 2 oranından fazla borç ödemesi iktisatta ekonomik olarak mümkündür ama siyaseten çok zor sayılır. Bu boyutta ödeme ülkedeki iç seçimde hükümet aleyhine etki eder. Ama borcun yabancıların elinde olması farklı bir durum. Carmen Reinhart ve Kenneth Rogoff’un “Finansal Krizler” adlı kitabında bu nokta vurgulanmış. Syriza da siyasette kalıcı olabilmek için yükü iyice azaltmaya çalışıyor ama siyasi deneyimi hiç olmaması ve sert yaklaşımı da ülkeye fatura olacak gibi duruyor.