Çin’in ilginç bir “finansal diplomasi” yaklaşımı var. Son on yılda ülkeleri kredi ile kendisine bağlıyor. Örneğin Çin 2005 yılından bu yana Latin Amerika ülkelerine toplam 119 milyar dolar finansman sağlamış bulunuyor.
Bu 119 milyar dolarlık toplamın en büyük kısmı 56.3 milyar dolarlık kredi ile Venezüella’ya verilmiş. Venezüella ekonomisi ise çok zor durumda. Ülke bu yıl yüzde 7 daralma yaşıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş Venezüella’nın borç servisi yapması için gerekli tüm finansman kaynaklarını da tıkamış bulunuyor. Ancak Çin’in verdiği kredilerin karşılığı günde 450 bin varil petrol ödemesi ile garanti edilmiş durumda. Ama bu da Venezüella’nın kendisinin tek döviz kaynağı olan petrolde büyük sıkıntı yaşaması anlamına geliyor.
Çin’in Latin Amerika’da 2005 yılından bu yana en çok kredi verdiği ikinci ülke ise 19 milyar dolar ile Arjantin. Hatırlanırsa Arjantin son 13 yılda ikinci defa borçlarını ödeyemez duruma geldiğinden ve en son 2014 yılında yeniden borç ödeme sorununa girdiğinden, şu anda finansal piyasalardan dışlanmış durumda. Arjantin Başkanı Christina Fernandez şubat ayında Beijing’i ziyaret etmiş ve döviz rezervlerini arttırmak için 11 milyar dolarlık bir swap anlaşması yapmıştı. Böylece 3 milyar dolarlık bir döviz rezervi akımı da sağlayan Arjantin de, Çin’in en sadık müşterilerinden. Ama en azından Arjantin petrol fiyatlarını düşmesinden faydalanarak ödemeler dengesi açığını küçülten bir konumda bugünlerde.
Çin’in Latin Amerika’daki üçüncü büyük müşterisi ise Ekvador. Çin bu yıl Ekvador’a 7.5 milyar dolarlık bir kredi yardımı açmış bulunuyor. Bu rakamın 5.3 milyar doları ise Çin‘in Export-Import Bank adlı bankasından sağlanmış. Ekvador da aynen Venezüella gibi petrol fiyatlarının düşüşü ile ciddi boyutta ödemeler dengesi açığı ve döviz sorunu yaşamakta. Piyasada, 7.5 milyar dolarlık destek Ekvador’un döviz deliğinin sadece yüzde 75 kadarını karşılayabilir kanısı geçerli. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarla da ilişkileri kötü olan Ekvador piyasalarda ancak çift rakamlı getirilerle borç bulabiliyor.
Ukrayna Batı’ya dönmeden evvel eski “kaçak” Başkan Yanukovich zamanında 10 milyar dolar Çin kredisi kullanmıştı. 2013 yılına kadar da 8 milyar dolar yatırım kredisi Çin tarafından sağlanmıştı. Kiev ise son dönemde Çin’e ihracat ile karşılanacak 3 milyar dolarlık bir kredide de ödeme sorunu yaşamakta. Ukrayna şu anda Çin’e toplam 18 milyar dolar borçlu.
Rusya da Çin’e borcu büyük olan ülkelerden. Ukrayna krizi ve yasaklar sonrasında Rus firmalarının dışarıdan finansman bulamaması sonucu Rusya Çin’den devlet şirketlerine verilmek üzere 30 milyar dolar civarında kredi kullanmış bulunuyor. Bunun karşılığında da tabii petrol ile ödeme garantisi var.
Çin 2011 yılında Myanmar’da askeri cunta var iken, bir baraj için 3.6 milyar dolar ve de tren yolu inşası için 20 milyar dolar kadar kredi sağlamıştı. Ama Myanmar’da sivil hükümet işbaşına gelince de bu kredi anlaşmaları dondurulmuş bulunuyor. Sri Lanka da Myanmar gibi Çin ile yapılan 2 milyar dolarlık proje anlaşmaları ve kredi müzakerelerini iptal etmiş durumda. Myanmar’a benzer şekilde Sri Lanka ‘nın yeni hükümetinin başkanı da Çin ile yapılan 1.5 milyar dolarlık anlaşmayı iptal etmiş bulunuyor.
Tabii Çin ilk ve tek finansal diplomasi ülkesi değil. Batı da benzer yaklaşımlar kullanırdı! Bugün dolar hala global çapta en önemli para ama, likit ABD dolarlar da 3,8 trilyon dolar boyutunda Çin’in elinde ! Çin dolar dövizlerini ABD hazine bonolarına yatırarak pek bir şey kazanamadığından (düşük faiz!) bari finansal getiri olmasa da siyasal “yandaş” olsun stratejisine yaslanmış!