Eğer Goldberg haklıysa, bir şeyle karşılaştığımızda beynimizin bir yarısı (pek büyük çoğunluğumuzda sol yarısı) 'aha, ben bunu biliyorum' diye reaksiyon gösterir. Diğer yarısı ise 'bir dakika, bu işte bir iş var, tanıdık görünüyor olabilir ama bu sefer başka' der durur.
Yani beynin bir yarısı 'Amerikalılar Suriyeli mülteciler için Angelina Jolie'yi getirmişlerdi. Bizim Somali'ye gidişimiz de Amerikalıların Hatay'a gelişine benziyor. Biz de Sertab'ı götürelim.' derken, öteki yarısı 'hayır, Fazıl'ı götürelim' demez. Birisi istiflediği anahtarların arasından en uygun görüneni, uysa da uymasa da zorlar. Diğeri, mukabil olarak, alternatif bir anahtar teklif etmez, 'hadi oradan, bulabildiğin anahtar bu mu' diye dalga geçer, mızıkçılık yapar.
Beynin bir yarısı, Kaddafi'nin akıbetine bakıp Allende'nin akıbetiyle benzerlikler kurabilir. Aynı şeyler kendi başına gelmesin diye, bir zamanlar kanka olduğu Kaddafi'yi satabilir. Öbür yarısı, hasmı taraf değiştirdi diye Kaddafi'yi sahiplenmeye kalkmaz. Kaddafilerin de, CIA'ların da kendilerine yer bulamadıkları bir dünya hayal eder.
***
Eğer Goldberg haklıysa, beynin iki yarısı anatomik olarak neredeyse tastamam aynı hücrelerden mamul oldukları halde, çok farklı organizasyonlara sahipler. Sol beyin denenmiş, iş görmüş alet edevatın, düzgün bir biçimde yerleştirildiği, derli topu bir atölye gibi. Sağ beyinde ise aynı amaçlar için alternatif aletler yok. Monte edilmeye başlanmış, tamamlanmamış, sol beyindeki hiçbir şeyi andırmayan bir yığın bileşen olduğu yere bırakılmış. Mevcut halleriyle hiçbir derde derman olmayan bileşenler, sol beyindeki aletlerin işe yaramadığı durumlarda yepyeni aletler yapmak için kullanılacak.
Elbette biliyorsunuz, alem tamamen aşina desenlerden mamul değil. Hatta nadiren öyle. Ama beynin sol yarısı, iltiması engellemek gibi bir problemle karşılaştığında da, eski desenlerden en uygun gördüğünü uydurur, memleketin başına KPSS gibi bir belayı sarar mesela. KPSS'nin yol açtığı zırvalıklar da dert olmaz, çünkü beynin sol yarısı kendisinin sebep olduğu o nevzuhur zırvalıkları da hep aşina şeylere benzetir. Bizim adam olmayacağımız filan gibi bir neticeye varır... Ve rahatlar.
Sol beyindeki anahtarların hiçbirinin önümüzdeki kapıyı açmadığını nihayet idrak edersek, sağ beyindeki emtiadan yepyeni bir anahtar yapılır. Beynin sağ yarısının trajedisi de burada başlar. Geliştirilen yeni anahtar derhal beynin sol yarısındaki bir rafa yerleştirilir. Yüzsüzce, utanmadan...
Sağlıklı beyin, iki yarısı arasında böyle bir organizasyon farkı olan beyindir.
***
ABD'nin notu düşünce TL değer kaybediyor, terör İmralı'ya rağmen vites büyütüyor, Kuzey Afrika'da ebediyen sürecekmiş gibi görünen rejimler devriliyor, bunlar olurken Rusya'nın veya İran'ın çıtı çıkmıyor, generaller paşa paşa teslim oluyor... Aşina bir dünyada yaşıyormuşuz gibi, herkes kırk yıldır söylediklerini tekrarlayıp duruyor.
Çünkü Türkiye'nin beyninin sağ yarısı da sol yarısına benzemeye uğraşıyor. 'Bir dakika, mesele bildiğiniz gibi değil' demesi gerekenler, 'öğretmenim, biz de biliyoruz, bizim de cevabımız var' diyerek öğretmenin gözüne gireceklerini umuyorlar.
Memleket her gün yedi küsur şiddetinde sallanmaya neredeyse tiryaki olmuş. CHP nerede? Neyle meşgul? Pekala biliyorsunuz işte. Somali'ye neden Ajda gönderildi ile meşgul. Ama 'Ajda'nın orada ne işi var' kıvamında değil, 'Ajda değil de Müjdat gönderilseydi' kıvamında...
Bir yandan da, partiyi -tıpkı AKP gibi- zapturapt altına almakla meşgul. CHP kanadında her kafadan bir ses çıkmasından utanıyor, AKP gibi derli toplu, düzgün olmaya çalışıyor.
Daha önce söyledim, tekrarlayayım: Memlekete bir AKP fazla bile. Bir tanesine daha ihtiyacımız yok. Uysa da uymasa da, her yere ve her şeye tatbik edilen zırva cevaplardan yorgun düştük. Benzer cevaplara da ihtiyacımız yok. İşinizi iyi yapın siz, itiraz edin, soru sorun.