Bu hafta başında işgücü piyasalarını ilgilendiren önemli bir rapor yayınlandı. “Ekonomik Dalgalanma Boyunca İşgücü Piyasalarının Yönetimi: Türkiye” isimli bu raporu Dünya Bankası ve Kalkınma Bakanlığı ortak olarak hazırladı. Raporun sunumunu Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz yaptı. Daha sonra kürsüye gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de rapor hakkındaki görüşlerini ortaya koydu. Raporda, Türkiye’nin 2008 yılında başlayan ekonomik krizden özellikle istihdam ve işsizlik boyutuyla fazla yara almadan çıktığı görüşü hakim.
TÜRKİYE ETKİLENMEDİ
Dünya Bankası ve Kalkınma Bakanlığı’nın ortak raporunda en dikkat çekici sonuçlardan birisi kayıtdışı sektörün krizden çok fazla etkilenmeyip, çok fazla işçinin işten çıkarılmamış olması. Öyle ki, işverenler öncelikli olarak, vergi yükünden de kurtulabilecekleri düşüncesiyle kayıtlı işçileri işten çıkarma yoluna gittiler. Ancak ekonominin toparlanması ve hükümetin uyguladığı teşvikler gibi nedenlerle kayıtlı işlerde artış yaşandı. Kayıtdışılık 6–7 puan gerileyerek yüzde 35’ler seviyesine indi.
Gençlerin durumu vahim...
Dünya Bankası ve Kalkınma Bakanlığı’nın raporunda çarpıcı tespitlerden biri de, istihdamda da eğitimde de yer almayan gençlerin durumu. Hem okumayıp, hem de çalışmayan gençlerin oranı yüzde 35 ile OECD ülkeleri ortalamasının çok üzerinde. Bu durum yapısal bir sorun olarak ortaya çıkıyor.
5.5 milyar liralık kaynak aktarıldı
Çalışma Bakanı Faruk Çelik de sayıları yüzde 35’leri bulan eğitimsiz ve istihdamda olmayan gençler konusuna dikkat çekti. Bu sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik olarak aktif işgücü programlarından yararlanan kişi sayısı 2009’dan bu yana 1,3 milyonu geçti. Bunun için tahsis edilen kaynak miktarı 5,5 milyar TL’yi buldu.
DB, işvereni rahatlatın önerisinde bulunuyor
RAPORUN tavsiye niteliğinde ortaya koyduğu hususlar oldukça tartışılacak gibi görünüyor. İstihdamı arttırmaya yönelik öneriler içerisinde sürekli olarak ‘esnek çalışma’ şekillerine vurgu yapılmış. Hatta ‘daha esnek sözleşmeler yapılması için esas olan, mevcut esnek sözleşmeler için kuralların azaltılmasıdır’ denilmiş. Yani, işvereni daha az bağlayıcı, daha az sorumluluk verecek sözleşmelerin hayata geçirilmesi tavsiye edilmiş.
Yakında Meclis’e gidebilir
Esnek çalışma şekillerinin her geçen gün bir başkası çıkan raporlarda giderek daha fazla yer bulması ve işveren kesiminin bu konuda ısrarla hükümete baskı yapması, yakın bir gelecekte konuyla ilgili bir yasa tasarısının yakın bir zaman içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gidebileceğinin sinyali olarak algılanabilir.
İşçi sendikaları kabul etmiyor
Kalkınma Bakanlığı’nın bu önerileri bir anlamda yeni bir kanun düzenlemesi olarak algılanmalı. Ancak, eğer bu maddeler kanunlaşma yoluna giderse, ortalık karışabilir. Çünkü bu maddelerin içeriğinde var olan esnek istihdam modelleri işçi sendikalarınca kabul görmüyor. Bunun nedeni de, işvereni kayıtlı istihdama özendirmek için atılacak bu adımların, işverenin elini, çalışanları karşısında daha da güçlendirecek olması.
DENEME SÜRESİ ARTMALI
RAPOR, belirli süreli /geçici sözleşmeler ile ilgili, aşağıdaki değişikliklerin dikkate alınabileceğini vurgulamış:
● Özel istihdam bürolarının her sektörde faaliyet yapmasına izin verilmesi, kiralık işçi kullanımının kolaylaştırılması.
● İşçi ve işveren arasındaki sözleşmelerin, basit kurallar içermesi ve işveren lehine düzenlemeler yapılması.
● Mevcut durumda 2 ay olan deneme süresini en az OECD ortalamasına (4 ay) uzatmak.
● Yarı zamanlı (Part – time) çalışanların prim günlerini arttırıcı çalışmalar yapmak. Böylelikle emekliliklerini daha erken hak edebilmelerinin yolunu açmak)
TURİZMDE İSTİSMAR OLABİLİR
Geçici istihdam büroları işe yerleştirme bakımından etkin olabilir, ancak deneme süresinin 4 aya uzatılmasının özellikle turizm sektöründe iistismar edilebileceği de söylenebilir. Yine belirsiz süreli iş sözleşmelerinin birkaç kez koşulsuz yenilenmesine imkan verecek düzenlemeler de işverenlerin kötü niyetli uygulamalarının önünü açacak düzenlemeler olarak gözüküyor.