Moda haftası, fabrika ziyaretleri derken uzun zamandır moda derslerine giremiyorum. Oysa genç tasarımcı adaylarının okuldaki eğitimlerine tanıklık etmek ve onlarla birlikte detayları öğrenmek çok keyifli. Ancak tasarımın hayata geçiş sürecisini gördüğüm fabrika gezilerinin heyecanı bir başka; bunu itiraf etmem gerek! Önümüzdeki hafta çok farklı bir fabrika gezisi planlıyorum, sürpriz olsun...
Ülkemizde moda tasarımcılığı gençler arasında çok popüler bir meslek, kime sorsanız moda tasarımcısı olmak istiyor ancak bu bölümleri kazanmak o kadar kolay değil. İşte bu noktada devreye Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel eğitim kurumları giriyor. Sektör de bu kurumlardan besleniyor diyebiliriz zira 1 yılda mezun verdiğini düşünürsek kısa zamanda eğitimli eleman bulmak ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan tekstil için önemli. Bu eğitim kurumlarından biri, 20 yıldır Bakırköy'de bulunan ve Kadıköy'de de yakında şube açacak olan Kariyer.
Moda tasarımın önemli bölümlerinden biri olan 'stilistlik' dersine girmek üzere Kariyer Eğitim Kurumları'nın yolunu tutuyorum. Stilistlik de bir dönemin favori mesleklerinden hatırlarsanız. Ancak günümüzde onun yerini moda tasarımcılığı aldı.
Binaya girer girmez, prova mankenlerinin üzerindeki doğal kumaşlardan yapılmış öğrencilerin tasarımları dikkatimi çekiyor. Oldukça farklı tasarımlar. Mezun olurken bunları yapabiliyorsa bravo doğrusu...
Geleceğin stilist adaylarının yetiştiği sınıfta derse giriyorum. Eğitmen Yaprak Ece Tutal, doku dersi veriyor. Öğrencilerin önünde kumaşlar, kumaşlardan kesilmiş küçük parçalar ve kumaşın dokusunu kağıda dökmeye çalışıyorlar. Kadifeyi kadife gibi yansıtmak, kürkü kürk gibi ekoseyi doğru çizgilerle küçücük alanda verebilmek... Belki ekoseyi vermek kolay olabilir ama kürkü ve kadifeyi çizmek zor bence. Ancak onlar işin tekniğini öğrendikleri için çize çize elleri alışıyor zamanla.
Peki, bu onlara ne kazandıracak? Bir çizim yaptıklarında, modelistin bir bakışta kumaşın cinsini ve dokusunu anlamasını, kafasında canlandırmasını sağlayacak. Kombin konusunda fikirler verecek.
TASARIMCI KENDİ YARATIR
Yaprak Hoca'ya bir zamanların gözde bölümü stilistlikle zamanımızın gözde mesleği moda tasarımcılığı arasındaki farkı soruyorum. Zira pek çok kişi moda tasarımcılığını stilistlikle karıştırıyor. Hatta stylist de stilistle karıştırılıyor, bu konuya daha sonra gireriz...
Yaprak Hoca 'Tasarımcı, hiçbir zaman modaya ve trendlere bağlı almaz, kendi yaratır' diyerek oldukça iddialı bir cümle kuruyor ki tasarımcıyım diyerek ortaya çıkan pek çok kişinin kulağını çınlatıyor. Devam ediyor: 'Tasarımcının dünyası bambaşkadır. Resmi, müziği, heykeli çok iyi bilmeli çünkü onlar eser yaratıyor.'
Peki ya stilist? 'O ise tasarımcının direktifleri doğrultusunda, onun seçtiği temaya uygun, ondan esinlenerek, o çizgi doğrultusunda yeni modeller çizer. Müşteri ne ister onu bilir ve koleksiyona o doğruda yön vermeye çalışır. Kurguyu iyi yapmalı.'
Tasarımcının en önemli farklarından biri elbise dışında her şey tasarlayabilmesi bence, tuvalet kağıdı, füze, bardak, mobilya... Her şey...
Yaprak Hoca öğrencilerine ders boyunca aynı mesajı vermeye çalışıyor. 'Bol bol çizin. İyi araştırın başarı buradan geçer.'
Günümüz tasarımcıları çok şanslı çünkü hepsinin elinin altında internet var. Trend ajanslarına ulaşabiliyor, yurtdışındaki dergileri okuyabiliyor, sokak modasını takip edebiliyorlar. Moda tasarım okullarında derslere gire çıka bir şeyi idrak etmeye başlıyorum ki o da iyi eğitim alan, çok araştıran ve çalışan, bu işi hakkıyla yapıyor. Belki bir Galliano olunamıyor ama iyi bir tasarımcı olunuyor.