Bu kadar da şanssızlık olmaz. F.Bahçe’nin en sağlam yerinden birisi sağ bek. Gökhan var, o olmasa, Şener. İkisinin arasında büyük forma yarışı var derken, ikisi de sahada yoktu.
Gökhan idmanda sakatlandı. Şener kart cezası olunca oynayamadı. Ve bu bölge kaldı, devşirme sağ bek Hasan Ali’ye.
Yani onların en iyi tarafı sağ kanattı. Bizim ise en güçlü tarafımız dediğim bölge en zayıf halka oldu.
Shakhtar da define bulmuş gibi her akını o bölgeden yaptı. Kjaer de Hasan Ali’ye yardım etmek için çırpınınca, defansın göbeği Alves gibi ağır oyuncuya teslim oldu. Alex Teixeira gibi çabuk oyuncu her kontratakta Alves’in iki metre arasından fırlayıp, bir metre önüne geçti. Volkan ile hep karşı karşıya kaldı. Konuk takım ilk yirmi dakikada dört net gol pozisyonu yakaladı.
Peki neden böyle oldu?
Orta saha da gününde değildi. Mesela Mehmet Topal... Top kazanan, takımı hücuma çıkaran Topal, o bildiğimiz Topal değildi. Diego yırtınıyordu ama etki alanı, orta sahadan, hücum bölgesine geçemiyordu.
Tekniği yüksek rakip takım karşısında “az top kazanan, rakibe kontratak şansı veren” Fenerbahçe, az yakaladığı pozisyonları telaştan, panikten olsa gerek iyi kullanamıyordu.
Gol atman için, golcülerini pozisyona sokman lazım, kuralı ilk yarıda iyi işlemedi.
Ne zaman Fenerbahçe düzeldi?
60. dakikadan sonra Topal’ın yerine Meireles girdi. Arkasından da Van Persie oyuna alınınca takıma bir heyecan geldi.
Ama ne gariptir, tribünlerin gol umudu Van Persie’ye 15 dakika top gelmedi. Arkadaşları onu oyunda diri tutamadılar.
F.Bahçe’nin önemli denecek bir tek pozisyonu var. O da, orta sahadan baskı ile kazanılan topta Fernandao’nun golü ben atacağım havasına girmesi. Topu iyi sürdü, kaleye çapraz da girdi. Kenara çıkarsa Van Persie boştu. Arkasında da Nani vardı. Görmedi, göremedi.
Bu skor her şeyin bittiğini göstermez. Sadece maçın bir devresi bitti. İkinci maç çok farklı olur. En azından Van Persie o maça daha hazır olur. Bir haftada çok şey değişebilir. Bu takım iyi takım. Yeter ki rövanşta gol yemesin.