Bu değişiklik bir anda takımın havasını değiştirdi. Cristian o bölgede daha iyi oynadı. Salih de Topal'ın yanında mükemmeldi. Buraya kadar her şey güzel. En azından sahada topu ileriye taşıyan az da olsa pozisyon üretmeye çalışan bir F.Bahçe vardı. Ama takımın yorulduğu 61. dakikada benim gibi herkes "Şimdi Kuyt çıkar, yerine Caner veya Stoch" girer dediği anda, Salih'in çıkıp yerine Selçuk'un alınması pek de iyi olmadı.
MAÇIN KIRILMA ANI
Bu değişikliğin anlamı şu demektir: "Ben son yarım saat kapanacağım, bu galibiyeti koruyacağım."
Oysa Caner'in ve Stoch'un daha önce alınması demek, orta saha ve hücuma destek vermek anlamı taşıyordu.
Benim gibi birçok eski futbolcu da o anlarda böyle düşündü.
Sonuç olarak F.Bahçe kazandı, tur atladı. Hocanın istediği oldu. Ama izleyenler, hep diken üstündeydi.
Bir gün önce G.Saray'ı orta sahası yıktı. Dün gece F.Bahçe'ye maçı orta sahası kazandırdı.
Maçın kırılma anı ise kaleci Volkan'ın Rudik'in topunu son anda kornere göndermesidir. Gökhan Gönül, muhteşem oynadı. Kanat bindirmeleri yaptı, çok iyi de mücadele etti. Defans da kusursuzdu. Yobo'nun gelmesi, Egemen'in eski formunu yakalaması F.Bahçe adına sevindirici hareketler.
Bir sözüm de dışarıda toplanan beş bine yakın taraftara: İyi güzel orada takıma destek veriyorsunuz da sahaya meşale atmak ne demek! "Biz takımımızı buradan da destekleriz" diyorsunuz, iyi güzel de, sevdiğini söylediğiniz takımınızın sahasını kapattırmasanız daha iyi olmaz mı! Bu maçta size takımın ne kadar ihtiyacı olduğu görüldü.
Her şeye rağmen F.Bahçe'nin 16'ya kalması büyük bir başarı. Kupada yola devam etmesi, ligde iddiasını sürdürmesi ve üç kulvarda mücadele etmesi büyük bir başarı. Ama insan ister istemez Emre'yi arıyor.