Adamlar gözümüzün içine sokuyorlar. Net olarak söylüyorlar. Anlamayanlara anlatmak için çırpınıyorlar. Açıktan, herkesin önünde tehditler savunuyorlar. “Saldırıyoruz, daha da saldıracağız” diyorlar…
Biz ise anlamamakta ve algılamamakta direniyoruz. Hâlâ “ekonomik krizden” bahsediyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu gibi işi çok daha ilerilere götürüp, “Hep söylüyoruz, Türkiye yönetilemiyor” diyenler bile var.
Oysa tam tersi: Türkiye, yıllar süren boyunduruktan çıkmaya ve kendi kendini yönetmeye çalıştığı için bunlar oluyor! Yönetilemediğinden değil! Teslimiyete devam etseydik eğer, bunların hiçbirini yaşamazdık!
Ama anlamamakta ısrar edenler var hâlâ…
Anlamayanlara anlatmak için bu defa da ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton devreye girdi. “Türkiye, rahip Brunson’u serbest bırakmayarak büyük hata yaptı” dedi: Türkiye’ye, Katar’ın verdiği yatırım sözünün de kesin hiçbir faydası olmayacak.
Ülkemize yönelik saldırının itirafı bu sözler. Adam karşımıza geçmiş, “Biz ne buyurursak onu yapacaksın” diyor. Sadece Brunson’dan da bahsetmiyor. Türkiye’deki tutuklu bulunan bütün ABD vatandaşlarının serbest bırakılmasını istiyor. Ardından sözü ekonomiye getiriyor. “Aksi halde saldırılarımız sürecek” diye devam ediyor.
Aslında verdiği mesaj çok açık: ABD vatandaşlarının, Türkiye’de suç işleme imtiyazı bulunacak. Terör örgütlerini kışkırtacaklar, darbe destekçiliği yapacaklar, her türlü pisliğin içinde yer alacaklar. Biz ise, teslim olacak ve seyredeceğiz. Yakalayamayacak, hesap sormayacak ve yargılayamayacağız. “Bakın, Türkiye yönetilemiyor” diyenlerin istedikleri bu herhalde!
***
Elbette Rahip Brunson değil asıl mesele. O sadece bir sembol. Türkiye’ye yönelik bir dayatma var burada. Nitekim ABD’nin güdümündeki bazı kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin notunu düşürürken, “Ruslardan S 400 füzeleri almamızı” da gerekçe olarak gösteriyorlar. Üstelik, gizli saklı oynamıyorlar oyunu. Açıktan, net, son derece anlaşılır bir biçimde ortaya koyuyorlar.
Paramız var, güvenliğimizi sağlamak için Ruslardan füze alıyoruz. “Olmaz, yapamaz, kendini koruyamazsın” diyorlar. Türkiye kendi kendine kararlar aldığı için çılgına dönüyorlar. Kredi notumuzu düşürüyorlar. İçimizdeki bazı ahmaklar da “ekonomik krizden” bahsediyor!
Bunun ekonomiyle tek ilgisi, parayı Amerikalılara değil, götürüp Ruslara vermemiz. Asıl sebep ise, ABD’nin dümen suyundan çıkmamız.
***
Bir de içimizde, “Tamam anlıyoruz Türkiye’yi yönelik bir dış saldırı var, ama döviz de fena yükseliyor” diyenler var…
“Rahibi versek miydik acaba” türünden homurdanmalar yükseliyor…
Mesele gerçekten “Rahip” dedikleri terör destekçisi ABD Ajanı Brunson olsa hiç dert değil. Yanına promosyon bile koyup göndeririz onlara. Ama önce şu soruların cevabını vermesi lazım Amerika’nın: Türkiye’ye yönelik emperyalist politikalardan vazgeçecek mi? Rahip Brunson ve benzerlerini Anadolu topraklardan geri çekecek mi? PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini taşeron olarak kullanmayı bırakacak mı? Bundan sonra müttefiklik ruhuna uygun davranmayı taahhüt edecek mi? Türkiye düşmanı bir oluşum olan Suriye’deki YPG güçlerine verdiği silahları geri alacak mı? Milletlerarası anlaşmalara samimi olarak uyacak ve kendisini dünyanın efendisi olarak görmeyi terk edecek mi?
“Tamam” derse ortada mesele kalmaz zaten, bir değil 100 rahip veririz onlara!
Ama, biliyoruz ki Brunson filan değil mesele. Amerika’nın asıl amacı Türkiye’ye diz çöktürmek. Bu fotoğraf üzerinden dünyaya da “ayağınızı denk alın” masajı vermek.
***
Evet, döviz yükseldi. Saldırı savuşturulsa da Türk Lirası ciddi değer kaybına uğradı.
Ama her şeyin bir bedeli var! Biz, onurumuzun, milli duruşumuzun ve bağımsızlığımızın bedelini ödüyoruz. Ya bu uğurda yeni yollar ve müttefikler bularak ilerlemeye devam edecek, ayağa kalkacak; ya da teslim bayrağını çekeceğiz.
Birilerinin “Ekonomik Kriz” diye gölgelemeye çalıştığı Türkiye gerçeği budur işte!