Önce, dünyanın bütün medeni ülkelerinin üzerinde birleştiği önemli bir noktanın altını çizelim: Terör insanlık suçudur. Teröristler ise, insanlığa karşı savaş açan katiller ve canilerdir.
Var mı bir itirazı olan?..
Olmaz ve olamaz. Olsa da zaten dillendiremez. Bugüne kadar yaşananlarla ve tecrübelerle sabit: Terör destekçileri, sürekli olarak maskelerle çıkarlar toplumun karşısına. “İnsan hakları” derler, “barış” derler, “haktan, hukuktan, adaletten” bahsederler. Hep iyinin ve güzelin arkasına saklanır onlar.
Sorarsanız, tamamı “barış” yanlısıdır!..
Aslında “barıştan” bahsetmeleri bile, terör destekçiliğidir. Terör söz konusu olduğunda “barış” kelimesinin kullanılması, sübliminal bir mesajdır. Teröristlerle toplumun meşru güçlerini aynı kefeye koymaktır. Teröre ve teröriste haklılık kazandırmaktır. “Bir araya gelin, oturun, görüşün ve anlaşın” demektir.
Kimlerle?..
Devletin temeline dinamit yerleştirenlerle! İnsanlara kahpe tuzaklar düzenleyenlerle! Bombalı saldırılarla kadın, yaşlı, çocuk ve sivil demeden masum insanları katledenlerle! Kısacası, insanlık düşmanlarıyla!
***
Bu “barış” yanlıları, terör saldırıları karşısında hep suskun kalırlar. Bombalı saldırılarda masum insanların kafa, kol ve bacakları koparken seslerini çıkartmazlar.
Elbette açıktan desteklemezler, ama sempatiyle bakarlar onlara. Sağdan, soldan dolanarak ve çaktırmadan destek atışları bile yaparlar.
Devlet kanun hâkimiyetini sağlamak, suçsuz ve günahsız insanları korumak için adım attığında da bağırmaya başlarlar…
Söyledikleri ise, klişeleşmiştir artık:
“İnsanlık onuru” derler. “İfade özgürlüğü” kavramının ardına sığınırlar. “Demokratik haklardan” bahsederler. “Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımız engellenemez” sloganları atarlar. Eskiden “ajitasyon faaliyeti” denirdi yaptıklarına, bugün ise “algı operasyonu” adı veriliyor.
Kısacası, yalanda, riyada, sahtekârlıkta, akı kara, karayı da ak diye topluma sunmakta sınır tanımaz bunlar.
***
Şimdi de Türk Tabipler Birliği ile uğraşıyoruz…
Emperyalistler dalga dalga gelip, sınırlarımızın dibine, Suriye’ye oturdular. Okyanus ötesinden getirdikleri silahları yığdılar oraya. Terör örgütleriyle işbirliği yaptılar. İnsanlık dışı metotlarla insanları yerlerinden, yurtlarından ettiler. Kan ve gözyaşı ürettiler. Sınırımızın karşı tarafını köstebek yuvasına çevirip, Türkiye’ye karşı mevzilendiler. Roketler fırlattılar bu tarafa, insanlarımızı katlettiler.
Çıt çıkmadı Türk Tabipler Birliği’nden. Kıllarını bile kıpırdatmadılar.
Ne zaman ki bıçak kemiğe dayandı. Türk Silahlı Kuvvetleri, uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanıp, operasyon düzenledi. Hakkımızı ve hukukumuzu korumak için harekete geçtik. Bunlar işte o zaman insan olduklarını hatırladılar. Hemen bir bildiri hazırlayıp, “savaşa hayır” diye bağırmaya başladılar. “Barış” ve “diyalog” diye ortalığa döküldüler.
Daha önce de aynısını yapmışlardı. Gezi Olayları’nda yakıp-yıkan, ortalığı savaş meydanına çevirenlere destek vermişlerdi. Terör örgütünü arkalayan bir “Barış Bildirisi” yayımlamışlardı. TTB yöneticilerinden Prof. Dr. Taner Gören ve Prof. Dr. Raşit Tükel, o bildiriden dolayı halen yargılanıyor.
Kim oldukları, meşrepleri belli malum tipler bunlar!
***
Şimdi haklarında soruşturma açıldı. Savcılar gereğini yapıyor. “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” ile “Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik” suçlarından haklarında soruşturma sürdürülüyor…
TTB’nin kuruluş amacı belli: Mesleki bir kuruluş. Tabiplerin hak ve menfaatlerini korumak için var. Çöplük temizleyen Türkiye ile o çöplükte yuvalanan teröristleri aynı kefeye koyup, “barışın” demek için değil!
İşte o yüzden, milletin infialine yol açan bu davranışlarının bedelini ödemek zorundalar. TTB terör örgütlerinin destek kıtası değildir ve olamaz da…