Efendilik ediyor, bütün rezilliklerini ortaya dökmüyoruz. Elimizdeki gücü ve imkânları tam anlamıyla kullanmıyoruz. “Kendinize iyice bakın” diyerek, yüzlerine ayna tutmuyoruz…
ABD’den bahsediyorum.
Aslında elle tutulacak bir yanları yok. Eşkıyalıktan, terör destekçiliğine, çocuk istismarından işkenceye kadar sabıkaları oldukça kabarık; uzayıp gidiyor. Bunların tamamı da insanlığa karşı işlenen suçlar arasında.
Sadece bize karşı yaptıklarını sayalım isterseniz…
Bir terör örgütü olan PYD-YPG-PKK’ya verdiği destekten başlayalım. Kıvırsalar da, evirip çevirseler de, harflere oynayıp yeni isimler ortaya çıkarsalar da PYD’nin PKK, SDG’nin de PYD olduğu ortada. Kendilerinin kongrelerine sunduğu raporlarda yazıyor bunlar. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, birkaç gün önce kameraların önünde bizzat açıkladı PKK ile PYD’nin aynı örgütler olduğunu.
Terör bir insanlık suçu olduğuna göre…
Onlara destek veren ABD de aynı suçun ortağı! Hatta hukuki tabir ile “azmettirici” olduğu bile söylenebilir.
ABD öncülüğündeki DEAŞ Karşıtı Koalisyonun Sözcüsü Albay Ryan Dillon, dün twitter hesabından onlara nasıl bomba eğitimi verdiklerinin fotoğraflarını paylaştı. Bu bir itiraftır aslında. Çünkü, ABD’nin bomba eğitimi verdiği teröristler tarafından bizim insanlarımız katledildi. Kadın, çocuk, yaşlı yüzlerce sivile karşı gerçekleştirilen canlı bomba eylemlerini ABD’nin yetiştirdiği bu teröristler yaptı. Çekya’da yakalanıp serbest bırakılan Salih Müslim de Ankara’da gerçekleştirilen iki canlı bomba eyleminin sanığı.
Bu gerçeği her platformda ve dünyanın her yerinde yüzlerine vurmamız lazım bizim.
Devam edelim isterseniz…
Afrin kırsalında ele geçirilen köylerde bağlanmış ve bombalarla tuzaklanmış yaşlı köylüler ortaya çıktı. Bu insanlık suçunun altına imza atanlar ise, ABD’nin müttefiklik yaptığı terör örgütü mensupları.
Israrla onlarla birlikte hareket eden Amerika da bu insanlık suçunun ortağı!
Birkaç örnek daha verelim…
Terör örgütünün içinde yaşları küçük çocuklar var. Hepsi de evlerinden zor kullanılarak götürülmüş ve silahlandırılmış. Bütün milletlerarası antlaşmalara göre suç bu. Nitelikli bir çocuk istismarı! Dünya, bu istismarla mücadele etmek için örgütler kuruyor, milyonlarca dolar para harcıyor.
Amerika ise, terör örgütleriyle işbirliği yaparak bu çocuk istismarını destekliyor!
Bu çocuklara işkence yapılıyor, kötü muamele uygulanıyor. Örgütün elinden kaçmak isteyenler, vurulup öldürülüyor.
Onların kanı, ABD’nin de eline bulaşmış durumda!
Bütün bunları belgeleri ve tanıklarıyla dünyanın gözüne sokup, anlatmamız, Amerika’nın gerçek yüzünü ortaya koymamız lazım bizim!
Üstelik bu sadece devletin görevi değil. Sosyal medyada hepimiz yapabiliriz bunu.
***
Amerika, köpeksiz köyde değneksiz gezercesine hala koruyor bunları. Uluorta işlenen insanlık suçlarına destek vermeye devam ediyor. Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert, teröre karşı mücadele veren Türkiye’yi durdurmak için çırpınıp duruyor. Son olarak da Afrin Hârekatı’nı frenlemek için “Türkiye BMGK kararını iyi okusun, ateşkes kararı Suriye’nin tümünü kapsıyor” açıklamasını yaptı.
Şimdi de bizim milletçe karşı atağa geçmemiz gerekiyor.
Okunması, anlaşılması ve uyulması gereken o kadar çok milletlerarası antlaşma ve küresel düzenleme var ki…
Başta BM’nin insan haklarına ilişkin düzenlemeleri var. Sonra küresel terörizm ile mücadeleye ilişkin kararlar geliyor. Bunlara NATO Antlaşması’nı ekleyebiliriz. Bizimle ve başka ülkelerle yaptığı ve altına imza attığı sözleşmeler de cabası…
Hangi birine uyuyor ABD’nin bugün yaptıkları?
Samimi olarak hangi insani küresel değerin savunucu ve takipçisi Amerika?
ABD’nin “ulusal çıkarları” için attığı adımların tamamı, bu değerlerle savaş halinde. Amerika bugün dünya barışı ve insanlık için başlı başına küresel bir tehdit haline gelmiş durumda.
***
ABD, gırtlağına kadar insanlığa karşı işlenen suçların içine batmış durumda…
Bunları ortaya koymak da hepimizin üzerine düşen bir insanlık borcu! Kutsal bir kavga bu ve böyle bir kavgada yumruk da sayılmaz!
Üstelik artık atılan yumruklar hedefine ulaşıyor ve karşılık da buluyor. Kudüs konusunda BM’de alınan karar ve Amerika’nın içine girdiği yalnızlık ortada.
Milletçe büyük bir görev var omuzlarımızda. Tarih bize bu sorumluluğu yükledi ve gereğini yapmak zorundayız.