Sık sık bir üçlemenin önemine değiniyorum.
1) Muhafazakâr taban
2) AK Parti teşkilatı
3) Liderlik.
Recep Tayyip Erdoğan.
Son 15 yılın ezber bozan, halk iradesini iktidarın merkezine taşıyan tarihi buluşma budur.
Baştan beri hedef buydu.
Çünkü bu üçlemenin yan yana gelebilmesi, hadise bir imparatorluk bakiyesinde yaşanıyor ise, sadece o ülkede değil, bölgede de paradigma/iktidar değişimi manasına gelir.
Ülkedeki tarlalar sürülmüştür. Devlet ve bürokrasi seçkinlerin idaresinde iktidarı halka bağışık hale getirmiştir.
Medya, iş dünyasının tüm kuruluşları, ideolojik gruplar, terör örgütleri ve dahi sözde sivil toplum örgütleri...
Böyle bir üçlemenin ortaya çıkmaması, çıkarsa da onu boğmak için ya örgütlenmiş, ya güdülenmiş ya da ideolojik olarak zihinlerinde fethedilmişlerdir.
Bundan muhafazakârlar da münezzeh değildir.
Bu üçlemenin birincil hedefi tabii ki lider olacaktır.
Çünkü bu en ekonomik ve pratik darbe yoludur. Lider gider iş biter. Geri kalanlar kafası kesik horoz gibi bir 30 yıl daha debelenir.
Bunun her yolunu denediler. Türkü cuntalar, manşetler ve tuzluklar vd.
Sonra muhalefeti örgütlediler. Kasetlerle son darbeye uyumlu hale getirdiler. Siyasi bir amaç için değil; dört koldan yapacakları son taarruza toplumsallık, siyaset, çeşitlilik görüntüsü vermek için.
Çünkü toplum, parti ve liderlik üçlüsü bozulamamıştı ve belki bizlerden çok daha fazla bu üçlünün tarihsel devrimci özelliğinin farkındaydılar.
Darbeyi sahada PKK ve DAEŞ başta olmak üzere terör örgütlerine, tepede de bu ittifaka yaptıracaklardı.
Böylelikle bu üçlüyü birbirinden koparacaklardı.
Muhafazakâr kitle ve partinin kafasını yolsuzluklar ile karıştırıp, yeni bir dönem açmak gerektiği teziyle karıştıracaklardı.
Halktaki sevgisi nedeniyle Erdoğan'a muhafazakârlar içinde bayrak açmak mümkün değildi. O nedenle bir post-Erdoğan dönemi açmak için yolsuzluk, ataerkillik, diktatörlük ve kutuplaşma argümanları üretildi. Ha bir de Erdoğanlı AK Parti İslamcı bir hareket olmaktan çıkmıştı.
Hangisi işinize gelirse.
Bunların öne sürdüğü tüm teklifler aslında Erdoğan'ı işaret ediyordu. Onu üçlüden koparma niyeti taşıyordu.
Sayın Erdoğan'ı adını anmadan muhafazakârlar içinde itibarsızlaştırmaya çalıştılar.
Milleti ve kör aptal zannettiler.
Dünkü kongre buna en iyi cevap olmuştur sanırım.
Başka cevaplar gerekirse onları da verir bu millet.
Yeni dönem hayırlara vesile olsun.
Daha fazla vakit kaybına tahammül yok çünkü.