• $32,3458
  • 35,1536
  • 2237.82
  • 8888.45
15 Eylül 2012 Cumartesi 09:38 | Son Güncelleme:

'Tanrıların katında' bir müzisyen; İlhan İrem

'Tanrıların katında' bir müzisyen; İlhan İrem

40 yıla yaklaşan müzik yaşamında 24 albüme; 'İşte Hayat', 'Konuşamıyorum', 'Anlasana' gibi pek çok hit olmuş şarkıya imza attı... Efsanesi, 'piyasadan' uzun bir süre çekilmesinin ardından bile sönmedi... İlhan İrem, 22 Eylül'deki konseriyle tekrar karşımıza çıkıyor. Bu kişiliğin gizemini araladık.

 EYÜP TATLIPINAR
 eyup.tatlipinar@aksam.com.tr

Söz İlhan İrem'den açıldığında konuşulanlar, yazılanlar az sayıda insana nasip olabilecek bir gizemle süsleniyor. Biraz dışarıdan bakan biriyseniz, kimi zaman ilahi bir varlıkla karşı karşıya kaldığınızı bile düşünebiliyorsunuz örneğin. Nedenleri çeşitli...
En önemlilerinden biri; herkesin her yaptığını dünya aleme yayınladığı günümüzde ortalıkta fazla görünmeyip kendi kabuğuna çekilmesiyle, modern dünyayla ilişkisini koparmış bir münzevi imajı uyandırmasıyla ilgili.
1992'de Gülhane Parkı'nda verdiği konserin ardından, 2006'da Harbiye Açıkhava'da sahneye çıkana kadar kadar geçen 14 yıllık sürede hiç konser vermemesi, İlhan İrem efsanesini besleyen hikayelerin başında geliyor. O günden bugüne verdiği konserlerin sayısı da standartlarla karşılaştırıldığında fazla sayılmaz. 'Sağı solu belli olmayan' birinden söz ediyoruz ne de olsa; 22 Eylül akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena'da vereceği konser de kimileri için, 'Kim bilir bir daha ne zaman izleriz?' etkisi yaratabiliyor haliyle.

KAÇIŞ HALİNDE DEĞİLİM
Bu ara vermelere, kendi köşesine çekilmelere rağmen peşinden sürüklediği, sıkı ilişkisini sürdürdüğü bir hayran kitlesine sahip. Buradaki sırrı soran gazeteciye fiyakalı biçimde açıklamış; 'Yalnızca fiziksel anlamda uzak kaldığım zamanlardı. Kaçış ya da kırgınlık değil, net bir tavır ve karşı duruş içindeydim. Yazdıklarım ve yaşadıklarımla huzurluyum. İzleyicilerimle tek yürek olduğumuz tarifsiz yürek büyüleri yaşandı. Sır, üretirken kainatla zaman ve mekanın olmadığı boyutta, şekillerden azade buluşmalarda.'
Onunla 1980'lerin ortasında tanışmış, çeşitli konserler organize edip albümlerde çalışmış müzik yazarı Güven Erkin Erkal, İrem'in bugünkü efsanesinin miladı olarak 1983'te çıkarmaya başladığı üçleme albümü gösteriyor.
Yedi yıllık bir çalışma sonucu çıkardığı 150 dakikalık senfonik rock üçlemesinin ilk albümü 'Pencere' 1983'te, 'Köprü' 1985'te, 'Ve Ötesi' ise 1987'de yayınlandığında; hayranları artık İlhan İrem'i bir pop müzik şarkıcısı olarak görmeyip, onu ilahi varlıklar katına yükseltmeye başlamış.

TAPILIRCASINA SEVİLMEK
Bu hayranlık meselesini anlamak için sözü, kendisi de bir İlhan İrem hayranı olan müzik yazarı Naim Dilmener'e bırakalım; 'İlk şarkıları çıktığında üniversitedeydim. Bir akşam televizyonda onu gördük ve ertesi gün hepimiz hayranıydık. Ben de, arkadaşlarım da... Sonra da hep sevmeye devam ettim, çünkü hep iyi şarkılar ve albümler yaptı. Bazı müzisyenler, yorumcular böyledir. Sözcüğün mutlak anlamıyla 'taparcasına' sevilirler. İlhan İrem taparcasına sevilir. Nevi şahsına münhasırdır; gününe ya da şartlara göre değişip durmaz; 'bir gün öyle bir gün böyle' değildir. Ona güveniriz ve o da biz hayranlarını hiç yarı yolda bırakmamıştır.'
Dilmener, konuyu İrem'in müziğinin tarzı ve 'kalitesine' getirdiğimizde kısaca özetliyor; 'Geniş anlamda düşünürsek, elbette 'pop' yaptığını söyleyebiliriz. Zaten bütün 70'leri, ne eksik ne fazla, tam da poptur. Ama sonraları, poptan ayrılmadan, bu çerçevede kalarak kendi özgün müziğini, sound'unu kurmuştur. 'Kalite' sözcüğü bana fazla şey ifade etmez; bu nedenle 'mükemmel' ve 'ayrıksı' diyebilirim.'
Hep aynı sorularla karşılaşmasından olacak, İrem'in her fırsatta, hayata bakışının ve karakterinin değişmediğini söylediğini görüyoruz. 'Piyasadan', kendi deyimiyle insani değerlerin yok olmaya başladığı 1980'lerin başından itibaren çekilmesi; değişmeyen, 'hayranlarını yarı yolda bırakmayan' karakterinin bir sonucu olarak yorumlanıyor genellikle. Ani bir kararla ortalıktan kaybolmasıysa 1990'ların başına denk geliyor.
Yine Erkal'dan dinleyelim; 'Piyasanın yeni ortaya çıkan kurallarından sıkılmıştı. İnsanların müzikle değil magazinle ilgilenmesinden şikayetçiydi örneğin. Cenk Koray bir kez programına çıkardığında, İrem'in küpesini işaret ederek; 'Senin kulağına takılı şey benim aklıma takıldı' demişti. Bunlardan çok sıkıldığını söylüyordu ve aniden bırakma kararı aldı.'

MARTİNİ VE SÜRAT SEVEN, YAŞAYAN BİRİYİM
İlginç bir durum; İrem'in hemen hiçbir söyleşisinde saklama gereği duymadığı dünya görüşünün, sahip olduğu mistik imajla ilgisiz görünmesi, hatta bir çelişki oluşturması. 2006'da Michael Kuyucu'ya verdiği söyleşide, 'Şehir efsanelerindeki gibi dünyadan kopuk, aşırı ciddi, ruhi revan değilim! Rock dinlemeyi, sürat yapmayı, viski ve martini içmeyi, balık yemeyi severim... Trans halinde yazdığım şarkıların gizemli atmosferi İlhan İrem'i yaşamayan bir figüre dönüştürmemeli' diyor. Buna rağmen 'yaşamayan' bir figüre dönüştürülmesinin şarkılarının gücüyle de ilişkisi olmalı.
'Dünya görüşünden' bahsediyorduk... Fazlasıyla dünyevi bir görüşe sahip olmasının ötesinde pek çok söyleşisinde bahsettiği gibi; dinlere inanmıyor, dinlerin dünyaya savaştan ve kavgadan başka bir şey getirmediğini düşünüyor İrem. Bunu Tanrı kavramını sorguladığı 'Kuklacı Amca' şarkısında ya da Şeytan Ayetleri kitabı nedeniyle Salman Ruşdi'ye ölüm fetvası veren Humeyni'ye gönderme yaptığı, 'Blues for Molla' şarkısında da görüyoruz (1989 tarihli 'Blues for Molla' 19 yıl yasaklı kaldıktan sonra 2008'de yayınlanabiliyor). 

KENDİ FİKRİM KENDİME 
Üzerinde düşünmeyi size bırakıyoruz; politik fikriyatını en keskin biçimde ifade eden şu sözlerini, muhafazakarlığın etkisi henüz bugünkü kadar hissedilmeyen 2008'de söylemiş; 'Bütün köktendinci, şeriatçı yobazlıklara karşı antiemperyalist, Kemalist, laik cumhuriyetçiyim. Gericiliğe ve cehalete, Kemalistlerin türlü dolaplarla baskı altına alındığı 'Korku İmparatorluğu' heveslilerine, iç ve dış düşmanların artık korkusuzca kartlarını açmalarına karşın, bu güzel ülkenin aydınlık geleceğine dair umudumu yitirmedim.'
2010'daki bir söyleşisinde, yine benzer fikirlerin daha 'yumuşak' bir ifadesine şu sözleri ekliyor; 'Bu benim dünya görüşümdür. Kimseyi ilgilendirmemesi gerektiği gibi, kimsenin düşünsel yapısı ve yaşam şekli de başkalarını ilgilendirmez. Çalıştığım kişilerde, müzisyenlerimde, her türlü eğilime, tercihe sahip insanlar vardır. İnsanların özü, ne kadar insan olduğu önemlidir. Asla kimlik gözetmem.'
İrem'in, en azından bir süre daha ortalıktan kaybolmayacağının işareti olarak görebilir miyiz bilemiyorum ama son olarak bir not; kendisi şu sıralarda, üzerinde uzunca bir süredir çalıştığını söylediği albümü için çalışmaya devam ediyor.

 

İşte KAAN'ın yeni tasarımı... 'Bizim için sanat!'
İşte KAAN'ın yeni tasarımı... 'Bizim için sanat!'

İşte KAAN'ın yeni tasarımı... 'Bizim için sanat!'

Başkan Erdoğan'ın fotoğrafıyla yayınlandı: Türkiye için mükemmel zamanlama!
Başkan Erdoğan'ın fotoğrafıyla yayınlandı: Türkiye için mükemmel zamanlama!

Başkan Erdoğan'ın fotoğrafıyla yayınlandı: Türkiye için mükemmel zamanlama!

TUSAŞ Genel Müdürü Kotil 2028'i işaret etti: Yerli motorla uçmazsa başımız belaya girer
TUSAŞ Genel Müdürü Kotil 2028'i işaret etti: Yerli motorla uçmazsa başımız belaya girer

TUSAŞ Genel Müdürü Kotil 2028'i işaret etti: Yerli motorla uçmazsa başımız belaya girer