• $32,3349
  • 35,1407
  • 2305.32
  • 9079.97
27 Ağustos 2011 Cumartesi 11:07 | Son Güncelleme:

Sansürün ismi sanatta 'toplumsal hassasiyet', internette 'güvenlik'

Sansürün ismi sanatta 'toplumsal hassasiyet', internette 'güvenlik'

Sanatın gündeminden hiç eksik kalmayan sansür meselesinden bu yıl internet de fazlasıyla nasibini aldı. Sanattaki sansürü, uygulamaları teşhir etmek için oluşturulan 'Siyah Bant' platformu kurucularından Pelin Başaran ile; bu hafta denenmeye başlanılan internet filtre uygulamalarını ise konuyu yakından takip eden Yurtsan Atakan ve iletişim uzmanı Dr. Özgür Uçkan ile konuştuk.

EYÜP TATLIPINAR
Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle çekilen 'Gitmek' filminin uluslararası bir festivaldeki gösterimi, yine bir Kültür Bakanlığı görevlisi tarafından 'sakıncalı' bulunarak engellenebiliyor. 'Yala Ama Yutma' adlı tiyatro oyunu, bir gazete sakıncalı bulunca tepki çekiyor ve gösterimi engelleniyor. Oyuncuları ölümle tehdit edilebiliyor. Ajda Pekkan şarkılarını söyleyecek bir gruptan, sözlerinde 'sarhoşluk' geçen şarkıları söylememeleri istenebiliyor... Örnekler saymakla bitmez.
Sansüre karşı yükselen tepkiler ise genellikle bireysel. Bu bakımdan şu günlerde ortaya çıkan, genç akademisyenlerin ve aktivistlerin kurduğu bir platform dikkat çekiyor. 'Siyah Bant' platformu, sansürün her aşamasını tartışmaya açmayı ve sanatçılarla dayanışma örgütlemeyi hedefliyor. www.siyahbant.org adresinden yayın yapan platformun kurucularından Pelin Başaran ile görüştük.

SİYAH BANT SANSÜRE KARŞI  
- Siyah Bant'ın ortaya çıkma vesilesi neydi?
Sabancı Ünivesitesi'nde misafir öğretim üyesi Banu Karaca, çağdaş sanatta sansürle ilgili akademik çalışmalar yaparken sansür vakalarının tartışılacağı bir toplantı düzenlemek istediğini söylemişti. Banu ile toplantıyı tasarlarken bu vakaların pek bilinmediğini fark ettik ve kent araştırmacısı Eylem Ertürk'ün de dahil olmasıyla, sanatta sansürle ilgili platform yaratmayı hedeflediğimiz bir proje tasarladık.
- Ne yapıyor bu platform?
Çeşitli biçimlerde  uygulanan sansür vakalarının kent ziyaretleriyle araştırıldığı, internet sitesi aracılığıyla belgelendiği ve tartışıldığı, sansürle ilgili kaynakların, yurtdışından örneklerin paylaşıldığı bir platform. Niyetimiz internet sitesi aracılığıyla ifade özgürlüğünün savunulması için dayanışma ağı ve baskı grubu oluşturmak. Şu anda Hollanda Konsolosluğu ve Açık Toplum Vakfı tarafından destekleniyor. Bu dayanışma ağını tüm Türkiye'ye yaymak ve uluslararası bağlantılar kurmak gibi hedeflerimiz var.
- Konu üzerine araştırırken istatistiki bilgiler ve eğilimler çıkardınız mı; sansür artıyor mu, biçimleri, nedenleri değişiyor mu?
Aslında Siyah Bant bu tür bilgileri ve eğilimleri çıkarabilmemiz, değerlendirmeler yapabilmemiz, sansürle nasıl baş edebileceğimizi anlayabilmemiz için tasarlandı. Bahsettiğiniz bilgiler çok dağınık, şu anda kesin sözler söylemek zor. Yine de sansürde son zamanlarda artış olduğunu sanmıyorum. Sayısal artıştan çok sansürün yöntemi ve aktörleri farklılaşmış olabilir. Otosansür daha içselleştirilmiş olabilir örneğin. Sermayenin sanatla iç içe geçtiği bu dönemde kurumsal sansürü ve sanatçının bir işi tasarlamadan önce bu kurumların 'değer'lerini ne kadar gözettiklerini tespit edebilmek çok zor. 
- Sansür kavramı aklımıza genellikle 'toplumsal hassasiyetler'i getiriyor. Bu açıklama gerçeği yansıtıyor mu? Yoksa genellikle başka kaygılar için kullanılan bir bahane mi?
Bunlar bizim de sorduğumuz sorular. Toplumsal hassasiyetler sansürü meşrulaştırmak için kullanılan bir argümansa, bu hassasiyetlerin hangi ortamlarda, hangi noktalarda kim tarafından üretildiğine bakmak gerekir. Toplumsal hassasiyetler söylemi hangi siyasi konuların, hangi güç ilişkilerinin üzerini örtüyor? Ayrıca önemli bir nokta, bu söylemin kitleleri harekete geçirme gücü. 'Yala Ama Yutma' tiyatro oyununun başına gelenler buna iyi bir örnek. Oyunun yaratıcıları ve mekanın yöneticileri Vakit Gazetesi'nin oyunu hedef göstererek haber yapmasından sonra kim oldukları belirsiz bir grup tarafından sürekli tehdit edildi. Sonunda oyunun prömiyeri iptal edildi, tiyatro ruhsat gerekçesiyle mühürlendi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bir yandan sanatçıların ifade özgürlüğünü savunurken bir yandan da sanatçıların halkın hassasiyetlerine duyarlı olması gerektiğini söyledi. Bu hassasiyeti belirleyen kim? Günay, bir bakan olarak, sanatçıların ölümle tehdit edildiği bir durumda neden bu hassasiyetlerden bahsediyor? Bunlar çok önemli sorular.

SANSÜRDE 'KEYİF' KRİTERİ
- Hafta arasında Fatih Belediyesi'nin, bir konserde sahne alacak grubun söyleyeceği şarkıları sansürlediği haberlerini gördük. Ajda Pekkan'a ait bir şarkının sözlerinde 'sarhoşluk' geçtiği için söylenmemesi istenmiş. Burada 'toplumsal hassasiyet' mi belirleyici olmuştur?
Vakayı detaylıca incelemek, taraflarıyla konuşmak gerekli. Kimi zaman medya bu tür haberleri verirken yaşanılandan daha farklı yansıtabiliyor. Yine de belediye yönetimlerinin etkinliklerini bir filtreden geçirdiğini biliyoruz. Bu nedenle çağdaş sanatın belediye sahnelerinde yer bulması zor. Bahsedilen vakada, belediye bu filtreyi genişletmiş olabilir. Burada sansürün keyfiliğinden bahsedebiliriz. Belki bu şarkı birçok ortamda onlarca kez dillendirilmiştir, hiçbir şey olmamıştır, fakat belediye o gün, o şarkının orada söylenmesini istememiştir. Bunun arkasında sistematik ve net gerekçeler olduğunu sanmıyorum. 
- Son yıllarda artan sansür biçimleri var mı?
Hedef gösterme, korkutma, tehdit etme en sık karşılaştığımız yöntemler. 1980'lerden sonra devletin yasalarla aktif rol oynadığı sansürden çok, devlet çıkarlarını gözeten kurumların, kişilerin, kitlelerin sansüründen bahsedilebilir.
- Devletin, sanatçıyı doğrudan sınırlayan yasaları var mı?
Aslında kısıtlayıcı maddeleriyle beraber devlet, insan hakları sözleşmeleri ve Anayasa ile sanatçının ifade özgürlüğünü korumayı kabul etmiş ve yükümlülük almış. Demek ki bu yasaların uygulanmasıyla ilgili sorun var. Siyah Bant projesinde sansürle ilgili çeşitli önerilerde bulunmak için, sanatçının ifade özgürlüğü konusunda uzman bir avukat olan Murat Altındere ile çalışacağız. Sanatçılara verilecek bir tür danışmanlık biçiminde görebilirsiniz.

Sansüre uğrayan sanatçı korku ve yalnızlık hissediyor
- Sansüre uğrayan sanatçılarla görüşüyorsunuz. Hayal kırıklığı, tedirginlik, karamsarlık... Nasıl etkileniyorlar?
Şimdilik İstanbul'daki sanatçılarla görüşüyoruz. Eylül ayından itibaren programımızda Diyarbakır, Ankara, İzmir, Trabzon gibi kentler de olacak. 'Yala Ama Yutma' ekibinden bir oyuncu, 'Ekipten birinin yüzüne kezzap atılmayacağını nereden bilebilirim' demişti. Sanatçılar korku gibi duyguların yanında, en çok yalnız bırakılma duygusunu yaşıyorlar. Dayanışma ihtiyacı duyuyorlar. 
- Araştırmalarınız, görüşmeleriniz sırasında özellikle şaşırdığınız bir sansür uygulamasına rastladınız mı?
Siyah Bant sitesinde haberini görebilirsiniz; Batmanlı sanatçılara verilen 'sanat yapmama' cezası hala çok şaşırtıyor. Kürt sanatçıların engellenmesi alışılmadık değil, ama bu cezanın kendisi ilginç. Diğer kentlerdeki sanatçılarla görüştüğümüzde daha şaşırtıcı vakalarla karşılaşacağımızı düşünüyoruz. Maalesef.

PORNO, KİME GÖRE TANIMLANACAK?
- İnternet sansürü uygulaması uzunca bir süredir gündemimizde. Olan biteni kısaca özetler misiniz?
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)   22 Şubat 2011 tarihinde, dört profil (Çocuk, Aile, Yurtiçi, Standart) üzerinden merkezi bir filtre uygulaması kararını 'İnternetin Güvenli Kullanımı' adıyla açıkladı. Kararın 22 Ağustos'ta yürürlüğe girmesi gerekiyordu. Bu arada,        22 Ağustos'a çok az bir süre kala, 4 Ağustos 2011'de, ilk kararı revize eden ve profil sayısını ikiye (Çocuk ve Aile) indiren, 22 Ağustos -        22 Kasım arasında İnternet Hizmet Sağlayıcılara yönelik bir test süreci konumlayan, bu filtre profillerinin içeriğini belirleyecek bürokrat ağırlıklı bir kurul kurulmasını öngören bir taslak karar daha yayınladı. Bu taslak kararı 10 gün süreyle kamuoyunun görüşüne açtı. Çeşitli kurumlar ve kişiler görüşlerini, önerilerini sıraladı. BTK bu görüşlerin değerlendirmeye alınıp alınmadığını, nihai kararın resmi olarak neye benzediğini açıklamaya tenezzül etmeden test sürecinin başladığını açıkladı. Bu açıklamayı da resmi olarak değil, BTK Başkanı'nın ağzından, şifahen yaptı. Bırakın şeffaf davranmayı, hukuken ciddi davranmayı beceremeyen bir kurumla karşı karşıyayız. Biz herhangi bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi, milyonlarca internet kullanıcısını ilgilendiren bir konuda, hukuki, resmi, açık seçik ve gerekçeli bir şekilde yayınlanmış bir karar görmek istiyoruz. Kamuoyunda infial yaratan ve ciddi bir şekilde protesto edilmiş bulunan, uluslararası kuruluşların kınadığı ilk kararlarını aylarca savunduktan sonra niçin böyle bir değişikliğe gidildiğini açıklamak da kurumun görevidir. Sonuçta internet bu bürokratların babalarının malı değil. 
- Beş gündür filtre denemesi yapılıyor, edindiğiniz izlenim nedir?
Hemen hemen tüm internet kullanıcılarını etkilediği anlaşılan, sosyal medyada çok sayıda kişinin yakındığı genel bir yavaşlama, internet kesintileri dışında henüz bir şeye tanık olmadık. Zaten olmamız da gerekmiyor. Çünkü sistem henüz kullanıcılar düzeyinde değil, işletmeciler düzeyinde test ediliyor. Filtre sisteminin gerek içeriği gerekse teknik işleyişi konusunda çok sayıda kuşku var, ama süreç şeffaf olmadığı için henüz hiçbir şey bilmiyoruz. Sadece duyumlarımız var. Endişe verici duyumlar.
- Sansürden, filtreden değil de 'güvenli internet'ten bahsediliyor...
BTK'nın taslak kararında 'filtre' sözcüğünün hiç geçmemesi ilginç. Bir 'güvenli internet'tir tutturmuşlar. Bu terim internetin güvenli kullanımını, yani ağ saldırılarından, virüslerden, solucanlardan korunan güvenli interneti çağrıştırıyor. Ama BTK'nın sözlüğünde güvenli internet, 'sansürlü internet' veya 'sınırlı internet' anlamına geliyor.
- Bu uygulamanın öncelikli amacı nedir?
'Toplantıda sunum yaparken birdenbire porno çıkıyor' diyen bürokratların yönettiği bir kurumdan bekleneceği üzere, engellemeye çalıştıkları öncelikle porno siteler. Ama pornonun, daha doğrusu 'müstehcen'in bizim hukuk sistemimizdeki anlamı son derece belirsiz ve keyfe göre yorumlanabilecek bir şey olduğundan; bu porno tanımına dünyaca ünlü yazarların klasikleri de, milyonlarca dolara satılan çağdaş sanat örnekleri de girebiliyor örneğin. 2007'de çıkartılan 5651 Sayılı İnternet Sansür Yasası uyarınca BTK bünyesinde kurulmuş Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) zaten bir tür 'muzır kurulu' gibi çalışıyor. 
- Sadece 'pornografi' mi engelleniyor?
Kafalarındaki porno tanımına uyan siteleri engellemekle kalmıyorlar. Çok sayıda politik aktivizm platformu, muhalif site, alternatif medya yayını da onlar için 'tehlikeli' kategorisine giriyor ve hukuksuz, yani keyfi bir biçimde bunlar da engelleniyor. 2008'den beri BTK ve TİB tarafından merkezi bir biçimde internet kafelere dayatılan filtre sistemlerinin içeriği geçtiğimiz aylarda sızdı. Aralarında hakkında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, tümüyle yasal çok sayıda muhalif yayının da bulunduğunu fark ettik. Yani merkezi filtre sistemi devlete hukuksuz bir biçimde sansürleme imkanı tanıyor. İşte bu yüzden devlet eliyle merkezi filtre uygulamasının her durumda sansür olduğunu düşünüyoruz. 22 Kasım'dan sonra da söz konusu iki profili seçenlere farklı davranacaklarını düşünmek için bir neden yok. Kafalarındaki 'temiz aile' profili neyse, ona göre canlarının çektiğini engelleyecekleri bir sınırlı internet yaratacaklar.

Filtre almayan da sansüre maruz kalacak ve fİltre parasI ödeyecek
Yurtsan Atakan

- 'Fitre', 'sansür', 'güvenli internet'... Çok sayıda haber okuyoruz ama durumu kavramak kolay değil. Bir belirsizlik mi hakim?
Durum aslında en başından beri net. Türkiye'de internet sansürü Mayıs 2007'de çıkartılan 5651 Sayılı İnternet Yasası'na dayanılarak çoktan başlatılmış durumda. Şu anda bu yasaya dayanılarak sansürlenen, üstelik hiçbir yargı kararı olmaksızın sansürlenen on binlerce site var. 'Güvenli İnternet' adı altında başlatılan uygulama ile getirilen yenilik; mevcut sansüre ek yeni sansür paketleri ve sansür altyapısını kurma maliyetini servis sağlayıcıların üzerine atmak. Uygulamayla isteyen internet kullanıcıları internete erişim servisi aldıkları şirketlerden, örneğin çocukların girmesi sakıncalı sitelere erişimin engellendiği filtre paketleri alabilecekler. Filtre paketi istemeyenlerin durumunda ise bir değişiklik olmayacak. Ancak bu istemeyene internet sansürü uygulanmayacak anlamına gelmiyor, çünkü mevcut durumda zaten on binlerce internet sitesi sansürleniyor.
- Mekanizma nasıl işliyor, filtrelerden hangi siteler etkilenecek?
Hangi sitelerin etkileneceğini söylemek olanaksız. Bir sansür kurulu olacak ve o sansür kurulu hangi site sakıncalı derse o sitelere erişim sorgusuz sualsiz engellenecek. Kısacası mevcut sansür daha da kurumsallaştırılmış olacak.
- Bu mantıksızlığın bir temeli var mı? Öneriniz nedir?
Filtre uygulamasının mantıklı hiçbir gerekçesi yok. Ancak 5651 Sayılı Yasa orada öyle durduğu sürece BTK haklı. Çünkü yasa BTK'ya böyle bir sorumluluk veriyor. Yine de BTK yasayı daha yumuşak yorumlayabilirdi. Her halükarda asıl yasanın değişmesi gerekiyor. Bu yasa orada olduğu sürece Google dahil pek çok sitenin sansürlenmesi gerekir. YouTube şu anda hülleyle hukuk cambazlıklarıyla açık tutuluyor. Hukuken aslında hala sansürleniyor olması gerekirdi. 'Aile ve çocukları sakıncalı içerikten korumaya çalışmanın ne kötülüğü var, bu bir hizmettir' diyebilirsiniz. Bir kötülüğü yok, kötülük ticari olması gereken bu servisin devlet eliyle, sansürcü bir yapıyla verilmesinde. Uygulama servis sağlayıcılara 'sansür altyapısını kurmak ve isteyen kullanıcılarına ücretsiz olarak sunmakla yükümlüsün' diyor. Yani servis sağlayıcılar sansür altyapısına yatırım yapacaklar ve bunu her isteyen abonelerine ücretsiz sunacaklar. Peki, bu yatırımın maliyetini nereden çıkartacaklar? Tabii ki fiyatlarına yansıtacaklar. Her isteyene ek ücret talep etmeden sunacaklarına göre de, maliyeti her aboneye bölecekler. Yani sansür isteyen abonenin aldığı hizmetin maliyetini, sansür istemeyen abone de aynı oranda paylaşmış olacak. Olması gereken filtre paketlerinin devlet eliyle değil, servis sağlayıcılar tarafından talep eden abonelerine ticari bir ürün olarak sunulmasıdır.

 

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'