• $32,3311
  • 35,0757
  • 2300.02
  • 9047.51
26 Nisan 2014 Cumartesi 01:45 | Son Güncelleme:

Reem Kelani Kardeş Türküler’in misafiri

Reem Kelani Kardeş Türküler’in misafiri

Kardeş Türküler ve günümüzün en önemli Arap kadın vokallerinden biri olan Filistinli sanatçı Reem Kelani bu akşam TİM Maslak Show Center’da söyleyecekleri şarkılarla barış umudunu bir kez daha sahneye taşıyacak.

ARZU AKYOL
arzu.akyol@aksam.com.tr

1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nde faaliyet gösteren bir grup öğrenci bir konser projesi olarak sahneye koydu ‘Kardeş Türküler’i. O günden bugüne, yaşadığımız çok dilli ve çok kültürlü coğrafyanın şarkılarını söyleyerek her daim kardeş olduğumuzu hatırlattılar bize. 21 yıldır kapısı hem amatör hem de profesyonel bütün sanatçılara açık, büyük ve sonsuz bir proje olan Kardeş Türküler, bugün de kuşağının en önemli Arap kadın vokallerinden biri olan Filistinli sanatçı Reem Kelani ile barış içinde yaşama umudunu sahneye taşıyacak. Konser öncesinde Filistin şarkılarıyla dünyanın takdirini kazanan ve aynı zamanda Arap müziği üzerine dersler veren bir öğretim üyesi ve sıkı bir barış aktivisti olan Reem Kelani ile Kardeş Türküler’den Ayhan Akkaya ve Selda Öztürk’le bir araya geldik. 

BİLMEDİĞİM BİR ÜLKEYİ ÖZLÜYORUM

Reem Kelani’yi anlatır mısınız biraz?
İngiltere Manchester’da Filistinli bir ailenin çocuğu olarak doğdum ama babam orada büyümemizi istemedi. Dilimizi ve dinimizi unutmamızı istemiyordu. Bir de kızlarının İngilizlerle evlenmesini istemiyordu tabii (gülüyor ve yanında oturan İngiliz eşine bakıyor). Ben 2 yaşındayken Kuveyt’e taşındık ve 26 yaşına kadar orada yaşadım. Şimdi de hayatımın yarısı Londra’da yarısı Ortadoğu’da geçiyor.

Vatanından uzakta yaşamak nasıl bir duyguydu? 
İyi yanı her yere, her koşula uyum sağlayabiliyorsunuz. Kötü yanı her zaman memleket hasreti duyuyorsunuz. Filistin’in nasıl bir ülke olduğunu bilmiyorum ama bilmediğim bir ülkeyi özlüyorum. 

Müziğinize temel olan duygu ya da olay neydi?
Ölene kadar unutamayacağım bir anımı paylaşmak istiyorum sizinle. 10 yaşındayken babam bizi ilk kez Filistin’e götürdü. Bir köy düğününe davet edildik. O zamana kadar hep “Filistinli olduğunu söyleme” gibi cümlelerle büyütülmüştüm. Dolayısıyla kimliğim konusunda kafam karışıktı. Bu köy düğününde hayatımda ilk kez Filistinli olmakla gurur duydum. O zamanlar Kuveyt’te yaşayan bütün Filistin burjuvazisinin düğünleri otellerde olurdu ve gelinle damat ilk danslarını ‘Filing’ şarkısıyla yaparlardı. Ama o köy düğününde herkes çok doğaldı. 

Geleneksel giysiler giymiş kadınlar çok hassas ve duygulu bir şekilde çok güzel şarkılar söylüyorlardı. O günden sonra bir daha kim olduğum konusunda asla kafam karışmadı (ağlıyor). Yaşım çok küçük olmasına rağmen orada anladığım başka bir şey de Siyonizm’le Yahudiliğin birbirinden farklı şeyler olduğuydu. Kültürümüzü elimizden almaya çalışan Siyonizm’di. Ama bunu bizden almaları imkânsız. Bu kültürü yaşamak ve yaşatmak silahtan çok daha güçlü bir şey bu yüzden.

Kendi şarkılarınızı söylemeye de orada mı karar verdiniz?
Evet, orada anneme “Ben de bu şarkıları söylemek istiyorum” dedim. O da “Filistin’in şarkıcıya değil, doktora mühendise, hukukçuya ihtiyacı var” dedi. 

Annenizin yolundan gitmediniz o halde…
Yo, gittim. Su altı biyolojisi okudum. Bir anımı daha anlatacağım ama bu defa ağlamayacağım. 1967 yılında ben 5 yaşındaydım ve İsrail’in Kudüs’ü işgal ettiği yıldı. Anaokulunda Feyruz’un ‘Tüm şehirlerin çiçeği’ diye sözleri olan ve Kudüs’ü anlatan şarkısını okudum. Şarkıyı söylerken herkes ağlamaya başladı. Bebek primadonna olarak ben de “Şarkımı sevmediler” diye ağlamaya başladım. Bu defa da hepsi gülmeye başladılar. Anaokulundaki öğretmenim anneme dönüp, “Bu kız bir gün sahneye çıkacak ve hem ağlatacak hem güldürecek.” Anneminse şarkı söylememle ilgili hep karmaşık duyguları oldu. Hastanede ölmeden önce bana çok güzel bir kıyafet verip “Bu sana sahnede çok yakışır” dedi. Sonunda onayladı yani. 

Bugün Filistin’de olan bitenler nasıl etkiliyor?
İki duygum var Filistin’le ilgili; biri hüzün, diğeri direnç ve isyan. Ben ya sloganlar atarak şarkılar söyleyebilirdim ki sömürgeci Batı dünyasının da sevdiği şey bu; ya da Arap şarkıcının Kleopatra gibi bir görüntüyle şarkı söylemesini ister. Ama ben daha zor olan üçüncü yolu tercih ettim. Filistin’in 200-300 yıllık şarkılarını söylüyorum. İsrail hakkında tek bir söz bile yok ama en çok korktukları da bu. Kültürün devam etmesi… 

Kardeş Türküler ile bir konser vereceksiniz. Ne ifade ediyor sizin için Kardeş Türküler?
Kardeş Türküler’le Filistinli müziyenlerden çok daha fazla ortak yönümüz var. Yaklaşımlarımız aynı. Onların da sosyal, kültürel ve politik adalet anlamında söyleyecek çok sözü var. Kapsayıcı müzik yapıyorlar ve bir Filistinli olarak bu benim için çok önemli. Ve de güzel müzik yapıyorlar tabii. Bir sanatçı bütün bunları birbirinden ayıramaz. Bu yüzden kendimi onlara yakın hissediyorum. 

Türkiye’deki dinleyicilerinize mesajınız var mı?
150 yıldır Türk ve Arap politikacılarının söylediğinin aksine bizim aramızdaki benzerliklerin sayısı farklılıklardan çok. Mesela benim anneannem İstanbul’da yaşamış. Anneannemin babası Şeyh Munip Geylani Sultan Reşat’ın çocuklarına öğretmenlik yapmış. Çok fazla ortak yönümüz var. Bunlar benim kişisel tarihimin bir parçası ve ben burada olmaktan çok gurur duyuyorum ve mutluyum. Kendimi tamamen evimde hissediyorum. 

KARDEŞ TÜRKÜLER BÜYÜK SONSUZ BİR PROJE

Sizi de tanıyabilir miyiz?
Ayhan Akkaya
: Kardeş Türküler’de bas gitar ve akustik gitar çalıyorum. Kardeş Türküler adı altında ilk konserimizi 1993 yılında vermiştik. Şimdi 21. yılımız doluyor. 

Selda Öztürk: Ben de perküsyon çalıyorum ve projenin başından beri içindeyim.

21 yıl nasıl ayakta kaldınız? 
Ayhan
: Kardeş Türküler büyük, sonsuz bir proje… Tabii her an her yerde gösteri yapabilecek 8 kişilik dar bir kadrosu var ama katkıya, katılıma açık. İşte hepimiz bu projenin bir yerlerinden tutuyoruz. Kimisi biraz daha çok kimisi biraz daha az tutuyor. Yani o anlamda ‘proje’ olmak kilit nokta aslında. Türkiye’de grupların ömrü 10 seneyi geçmiyor. Yaptığımız işin doğası da grup müziği yapmamıza engel. Çok ses var. 

İleride bir ‘Kardeş Türküler Müzik Akademisi’ olsun istemez misiniz?
Ayhan: Böyle bir hedefimiz her zaman var. Tabii kurs mantığında değil. Paylaşım ve dayanışma çerçevesinde, araştırmacı, not sisteminin olmayacağı bir okul.
 
Peki, 21 yıl sonra geldiğiniz yerden, yarattığınız algıdan memnun musunuz?
Selda: Kısmen (gülüyor). Biz bir mücadele, bir dünya görüşü, bir duruş sunuyoruz. Buraya katılan insanların yan yana gelmesiyle büyüyebilecek bir fikir… Bunu müzik aracılığıyla yapıyoruz. Bu fikrin büyümesi gerekir, buna ihtiyacımız var. Oysa 20 yıldır hâlâ bizim dışımızda birçok dilde söyleyen bir proje çıkmadı. Niye? 

Kaç dil oldu repertuarınızda?
Selda
: 20’nin üzerinde…

Nasıl topluyorsunuz?
Ayhan
: Valla tabiri caizse kapı kapı dolaşarak; yastık altından çıkıyor şarkılar hâlâ… Mesela Ermeni toplulukları ya da Çerkez dernekleri ile iletişime geçiyoruz. Özel kurumlar olabiliyor. Dolapdere’de yaşayan Çingene müzisyenlere gidiyoruz. Farklı diller ve kültürler üzerinde resmi bir kurumsallaşma yok çünkü.

Kardeş kavgasına karşısınız ama kardeş kavgası olmuyor mu siz de hiç?  
(Kahkahalar) Ayhan: 20 yıl uzun bir süre. Kolay değil. Gürültü patırtı çok olur. Tartışırız ama çözüme kavuştururuz. Mesela sık sık toplanmamız gerekiyor. Birisi “Toplantı yapmayalım” derse ne olur, bir araya gelemezsiniz.
 
Müzikle politika nasıl bir harman? Yani müziği biraz daraltan bir şey değil mi bu?
Selda: Daraltan bir şey değil bence… Herkesin bir fikri var ve yaptığı işe, yaşadığı hayata, her şeye yansıyor. 

Müziğinizi nasıl kategorize ediyorsunuz?
Ayhan
: Şu anda müzik mağazalarında Kardeş Türküler albümleri ‘Türk Halk Müziği’ standında duruyor. Şivan Perver bile orada duruyor. Sonuçta biz geleneksel müzik yapmaya çalışıyoruz. Ama Türkiye’de geleneksel müziğin kapsamı o kadar daraltılmış ki, gerçekten Türk Halk Müziği yapanlara da ayıp oluyor. 

Peki, Kardeş Türküler için ne anlama geliyor Reem Kelani ile konser vermek? Nasıl bir konser olacak?
Selda: İlk defa 5 yıl önce Kuruçeşme Arena’da birlikte konser vermiştik. Bu ikinci buluşmamız ve çok mutluyuz. Kendisi araştırmacı, akademisyen ve aktivist bir kadın. Çok donanımlı. Güzel bir konser olacak. Daha çok ‘kadınağzı’ ve sevda şarkıları hazırladık. 

Ayhan: Kendisi Ortadoğu’yu karış karış biliyor. Mesela Irak’ta hangi müzikler, hangi gırtlak nağmeleri var, Suriye’de neler oluyor, Filistin’de ne yaşanıyor, Mısır nereye gidecek… Çok iyi bir müzisyen ve çok bilgili bir insan. 

Selda: Mesela Pazartesi günü atölye çalışması yapacağız müzik üzerine. Bildiklerini anlatacak. Bu arada ondan bir şeyler öğrenmiş olacağız. Zaten onunla prova yaparken bile bir şeyler öğreniyoruz. Mesela bir şarkı çalışırken konu pat diye tarihe dönüyor. 

Fotoğraflar: UYGAR TAYLAN

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'