Öfkeleri bir türlü dinmiyor. Geçtiğimiz hafta Türk aydını denen zevatın Charlie hadisesi vesilesiyle kustuğu İslam Düşmanlığı hezeyanlarına bu hafta da Türk Düşmanlığı eklendi! Zaten bu tipolojinin alamet-i farikası Türk ve İslam düşmanlığıdır. Yani Türk Milleti’nin tarihine, milli kimliğine, bağımsızlığına, kültürüne, dinine, demokratik iradesinesaldırmak için pusuda beklemektedirler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, önce Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas’ı, arkasından Azerbaycan Devlet başkanı Aliyev’i 16 Türk devletini temsil eden “16savaşçının”da yer aldığı törenle karşılaması ile ilgili tartışmalar bir türlü bitmiyor. Yalnızca Türklük ve İslam’a değil aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da karşı kinleri dışarıya taşmış bu kadro, bu vesileyle de ortaya çıkıp ağızlarına geleni söyleyip yazmaktan geri durmadılar.
Tehlikenin farkında mısınız?
Bunlardan bazısı,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu karşılamayı büyük imparatorluk geçmişine sahip İngiltere, Fransa v.b. devlet liderlerinin ziyaretinde yapamayacağını ima ederken,sözkonusu ülkelerde bu tür törenlerin nasıl tarihsel-sembolik olduğunu, benzer şekilde tarihi kostümleriyle o ülkenin askerilerin o törenlerde yer aldığını bilmiyor olabilir mi?Bazıları da, daha düne kadar ağza alınmayacak sözlerle saldırdıkları, küfrettikleri Nihal Atsız Bey’in vaktiyle bu on altı devlet hakkında yazdığı makaleye sığınıp oradan gerekçe üretmeye koyuldular.
Bu zihniyet yapısının malul olduğu hastalık bellidir: Batıcılık ideolojisi bu kadronun kimliğini parçalamış kötürüm bırakmıştır. Bu nedenle kim İslam’dan bahsediyorsa “İslamcılık”, kim Türk’ten bahsediyorsa “Turancılık yapılmaktadır” diye dışarıya, “manevi efendilerine” ihbar etmek için sıraya dizilmiş bulunmaktadırlar. Hem Türklük hemde İslam’dan bahsediliyorsa o zaman avaz avaz bağırırlar: “Hem Turancılık hem de İslamcılık yapılmaktadır”. Tehlikenin farkında mısınız?!
Espri yapmıyorum. Düpedüz Sayın Cumhurbaşkanı’nın” hem İslamcılık hem Turancılık yaptığını” yazıp söyleyenler ortada yazar diye, yorumcu diye dolaşmaktadır. ‘Pes doğrusu!’ demeyin, bu zihniyet hem Türklükten hem İslam’dan rahatsız olduğu için, ikisinden birlikte bahsedildiğinde “suç kanıtı bulmuş gibi” ortaya çıkmakta, mutlu olmaktadır.
Yeni dünya eski zihniyet
Bütün bu sağlıksız tavırlar karşısında, bu fikirsizlik hakkında söylenmesi gerekenler ve hatırlanması gerekenler vardır: Bir, Cumhurbaşkanı’nın tören alanında 16 savaşçıyı, 16 Türk devletini temsilen bulundurması adı üstünde temsili, sembolik bir olaydır. İki, Cumhurbaşkanlığı forsunda bulunan ”16 yıldız1 zaten böyle tarihi bir olaya izafe etmektedir. Bu zevat bunu yeni mi keşfetti? Üç, Sayın Cumhurbaşkanının sembolik olarak tarihimize gönderme yapması, her devlet adamında olması gereken bir “tarih bilincinin” ifadesidir. Dört, Türkiye Cumhuriyetinin adında yer alan Türkiye’nin anlamı “Türklerin yurdudur” ve bu ülkeye bin yıldır böyle denilmektedir. Bugün Türk ve İslam’dan bahsetmeyi “Turancılık ve İslamcılık olarak yorumlamak” sadece tarih bilincine uzak-mahrum olmak demek değil, hala bugünkü dünyaya yüz yıl önceki zihniyetle bakmak demektir. Bu aynı zamanda “küreselleşme devrimi” denilen içinde yaşadığımız büyük olayı da hiç mi hiç anlamamak demektir.
Küreselleşme sürecinde yaşadığımız olayları, İmparatorluğumuzun parçalandığı dönemin kavramlarıyla açıklamaya çalışmak tarih ve bilim dışı bir anlayışı yansıtır. Bugün Türk ve İslam’dan bahsetmek küresel bağlamda; birincisi, coğrafi bir koordinat belirleme “yeni işbirliği ilişkilerini” ve “bölgesel kalkınma ölçeğini” dikkate almak; ikincisi ise, küresel güç mücadelesinde kimliklerin saldırıya uğradığı, parçalanmaya çalışıldığı bir aşamada “milli kimliğin kaynaklarına gönderme yapılması” yeniden üretilmesi demektir. Peki siz neyi soruyordunuz? Evet, bu savaşçılar Cumhurun “sembolik kültürel anlam dünyasının” savaşçılarıdır.