Üniversite giriş sınavları ülkemizde içerik olarak olmasa da şekil olarak sürekli tartışılmıştır. Öyle ki iktidara gelmek isteyen bir parti, yeni atanan bir bakan, hep sınavı kaldıracağını ifade ederek puan toplamaya çalışmıştır. Sınavın nedenini, gerekçesini ve içeriğini kimse sorgulamamıştır. Bu sınav neden yapılır, yapılması ne tür avantajlar sağlar, bu sınavlar okul eğitimini sorgular mı sorularına kimse cevap aramaz. Hatta öyle bir noktaya geldi ki üniversite sınav sonuçlarına göre bir okulu başarılı ya da başarısız sayabiliyoruz. Örneğin istanbul Milli Eğitim Müdürü gazetelere çıkıp İstanbul'daki okulların eğitim öğretimini üniversite sınav sonuçlarına göre değerlendirme hatasını bile yapmıştır. Oysa sayın müdürüm akademisyendir ve sıralama sınavlannın başarıyı ölçemediğini iyi bilir. Üstelik üniversite sınavı kapsam geçerliliği olmayan ve öğrencilerin süreç içindeki öğrenmesini ölçemediğini bilir ve de yeni öğretim programlarını yazan bir kişi olarak süreç içindeki öğrenci gelişiminin ölçülmesinin doğru olduğunu da bilir. Buna rağmen il milli eğitim müdürüne bile bir sıralama sınavının sonucunu okul başarısı olarak kullandırmayı başarmış birileri. Ne diyelim bu iş sadece bizim ülkemizde olur herhalde.
Neyse bu konuda o kadar çok söyledim ki artık yoruldum. Ama bu sınavlarla ilgili farklı bir konuya değineceğim değinme sebebim geçenlerde İzmir'de gittiğim bir okulda bir öğrencinin bir sorusuydu. Bana YGS neden yapılıyor, bizden para almak için mi?
Diye sordu. Düşününce öğrencinin aslında haklı olduğuna inandım.
Bildiğiniz gibi YGS sınavın birinci aşaması ve aslında lise eğitiminden çok ilköğretim bağlantılı konuları sorgular. Bu sınav üç amacı yerine getirir. Birincisi sonuçları baraj puan olarak kullanılır, ikincisi bazı programlara bu sınav sonucuna göre girilir ve üçüncüsü bu sınavda yapılan sorular yerleştirme puanına katkı sağlar. 2010 yılı sonuçlarına baktığımızda YGS'nin baraj olarak kullanılmadığını görüyoruz. Geçen yıl sınava giren öğrencilerin sadece %2'si baraja takılmış. Üstelik üniversitelerde boş kontenjan kaldığını düşünürsek birinci amacı gerçekleştirmediğini görüyoruz. Zaten artık böyle bir baraja da ihtiyaç yok. Çünkü üniversiteler dolmuyor ki öğrenci eleyesiniz. Üçüncüsü bu sınavda yapılan soruların ikinci aşamada hesaplanan puanları etkilemesi ki, benim buna da itirazım var. Bu sınavın müfredatı ilköğretim temelli olduğuna göre neden SBS verilerini kullanmıyorsunuz. Daha gerçekçi sonuç verecektir. Diyeceksiniz ki 9.sınıf ne olacak. Zaten alan seçimi okullarda kaldırıldı bu yüzden LYS'de bütün lise konuları kapsanabilir. Öğrenciler boşu boşuna martta sınava alınmaz.
Üstelik geçen yıl da söyledim. YGS için geçen yıl harcanan para 52.5 trilyon liradır.
Yazık değil mi aslında hiçbir işlevi olmayan bir sınava bu kadar kaynak harcıyoruz. Benim önerim şudur; gelim YGS'yi seçmeli hale getirelim. Zaten Ankara'da da bu önerim konuşuluyor. Sonuçta hem öğrenciler rahat eder ve sadece YGS puanıyla bir yerlere yerleşecek öğrenciler sınava katılır. Diğer öğrenciler sadece LYS'ye çalışmış olur.
Bir de benim kafamı karıştıran bir türlü de cevap alamadığım bir soru var. Barajı geçmek için 140, LYS'ye girmek için 180 puan almak gerekiyor. Peki, 139.999 puan alan öğrenci 140 puan alana göre başarısız mı? Üniversitelerde boşluklar varken, kaynaklar boşa harcanırken neden anlamsız bir baraj kullanarak daha fazla öğrencinin üniversite okumasını engelliyorsunuz? Bırakın kim ne puan alırsa alsın siz öğrenciye verin puanını ve başarı sırasını istediği üniversiteye gitsin. Hem kaynaklar doğru kullanılsın hem de çocuklar beklemesin.
Kısacası Ankara'da YÖK ve MEB'in bu işleri bir toparlaması lazım. Bu sınavların amacının tekrar gözden geçirilip düzenlemesinde fayda var.
kaldırılıyor