Her yıl üniversitelerden 300 bin öğrenci kayıt sildirip veya dondurup üniversite sınavlarına tekrar giriyorlar. Sizce neden? Bu sorunun cevabının altında o kadar acı gerçekler var ki sanırım yüzleşmekten korkmamak mümkün değil.
Geçenlerde bir yazımda MEB'in, öğrencileri dört yıl boyunca takip etmiş okul rehber öğretmenlerini tercih döneminde tatile yolladığını, öğrencilerin kendilerine en fazla ihtiyaç duyduğu anda olmadıklannı yazmıştım. Kimse bu konuda bir şey yapmadı. Bence yapacak bir şeyleri de yok zaten.
Tekrar dönelim 300 bin öğrencinin akıbetine neden bu çocuklar bir yıl önce tercih yapıp bir üniversiteye yerleşiyorlar sonrada okulu bırakıp tekrar sınava giriyorlar. Tercih yapmayıp bir yıl daha hazırlanmak yerine tercih yapıp girmeleri ilginç.
Demek ki bu öğrenciler ilk yıl istemeden tercih yapmıyorlar büyük çoğunluğu en azından, böyle bu öğrenciler hatalı tercih yapıyorlar. Ama sayısal olarak değil bilmeden tanımadan yaptıkları tercihler yüzünden bu sonucu yaşıyoruz.
EN KRİTİK OLAN BU Tercih dönemi nedir? Bence tercih dönemi bu ülkenin insan kaynaklarının yönetildiği dönemdir. Bu dönemde kimler öğrencilere tercih yapmalı eğitimciler, üniversiteler, meslek odaları, iş-kur yani devletin topyekun işin içinde olması gerekiyor. Peki devlet nerede? Devlet referandum çalışması yapıyor çok yoğunlar kim uğraşacak böyle ufak işlerle. Kimin umurunda ülkenin geleceği, Oysa düşünsenize beş yıl sonra bu ülkeyi kimlerin taşıyacağına karar veriyorsunuz bundan daha kritik bir iş olabilir mi?
Ne kadar eleştirsek de üniversiteleri kutlamak lazım. Devleti, vakfı hepsi teyakkuz halinde tüm öğrencilere kapılarını açmışlar gece gündüz onlara yardım etmeye çalışıyorlar. Koca koca profesörler gençlerle sohbet ediyor onları geleceğe hazırlıyorlar.
Bundan fazla değil 10 yıl önce tercih dönemlerinde üniversiteler kapı duvar olurdu.
Sağ olsun vakıf üniversiteleri birçok yenilik getirdiler ama en büyüğü bence toplumla üniversiteyi buluşturmayı başardılar.
HOLLYWOOD'DA EĞİTİM Tabii tek yenilikleri bu değil, yurtdışı bağlantıları sağladılar. Çocuklarımız zorlanmadan dünyanın birçok ülkesine gidebiliyor, oradaki eğitimlerden faydalanabiliyor.
Örneğin düşünebiliyor muydunuz? Bir üniversitenin sinema-televizyon bölümü Hollywood'a öğrenci gönderecek ve bir sinema öğrencisi dünyanın sinema başkentini görecek. Bunu Bahçeşehir Üniversitesi başardı. Düşünebiliyor musunuz?
Harvard'dan hoca gelecek öğrencilere ders anlatacak bunu başardı. Yine Sabancı, Koç, Bilkent de Bahçeşehir gibi ülkemizi dünyaya açtılar. İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi devlet olarak bu vakıfları takip ettiler. Şimdi dünyada sayılı üniversitelerimiz var Koç, ODTÜ, Boğaziçi, Bahçeşehir, Sabancı, İTÜ gibi. Ama kabul etmek lazım bu fitili vakıf üniversiteleri ateşledi. Şimdi bakıyorsunuz öğrencilerimizin geleceği devleti yönetenlerin umurunda olmasa da birilerinin umurunda, onlar da birkaç üniversite umarım önümüzdeki yıllarda başkaları da bu kervana katılacaktır. Bir toplumun üniversitelerle nerelere taşınacağına hepimiz şahit olacağız.