ÖSYM Başkanı Ali Demir, geçtiğimiz günlerde önce basın mensuplarırıyla ardından da her ilden seçilen öğrencilerle toplantılar yaptı. Toplantılarda konuşulanlar basına aktarıldı, gazetelerde ve medyada kısmen yer buldu. Ama hiç kimse ÖSYM Başkanı'nın asıl anlatmak istediği konulara dikkat çekmedi. Başkan anlattı, uzun uzun anlattı, ÖSYM'nin geçmişini bugününü anlattı. Kopyadan ve önlemlerden bahsederken herkes notlar aldı. Başkan dedi ki "Herkese kişisel fotoğraflı, poşette kitapçık ve cevap kâğıdı vereceğiz". Ben anlayamadım. Neden ki? Bu bize ne fayda sağlar ki? Zaten cevap kâğıdı, aday bilgilerini kendisi yazsa da yazmasa da özel değil mi? Kitapçıklar aynı sorulardan oluşmuyor mu? Adına düzenlediğiniz zaman kişiye özel mi oluyor kitapçıklar? Sorular adaya göre kolaylaşıyor ya da zorlaşıyor mu? Bence gereksiz bir masraf. Başkan, "kalemi, silgiyi biz vereceğiz" dedi.
Ben yine takıldım. Bence son derece gereksiz ve anlaşılmaz bir uygulama bu. Ama boş verelim bu küçük işleri, başkan o kadar güzel şeyler anlattı ki gelin onları konuşalım.
Başkan yeni ÖSYM'yi tanımlarken dedi ki, "Yeni ÖSYM, idari ve mali özerkliğe sahip olacak". Yani bu sözler bağımsız bir kurum anlamına geliyor. Devam etti "Yeni sorumluluklar alan ve rekabet eden bir kurum olacak", bu o kadar önemli ki; dünyanın birçok ülkesinde sınavlar eğitimin merkezinde ve bu sınavları bizdeki gibi tek kurum değil ÖSYM benzeri kurulmuş yüzlerce kurum yapıyor. ÖSYM'nin bunlarla rekabet edebilir hale gelmesi çok önemli bir aşamadır. Başkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeni bir personel rejimi olacak, gerekirse yurtdışından yetişmiş elemanlar alınacak." Burası çok önemliydi. Çünkü mevcut ÖSYM'nin dünya çapında ölçme değerlendirme süreçlerini bilen personeli yok denecek kadar az. Oysa sadece benim tanıdığım ve özellikle ABD'de çalışan Türk ölçme değerlendirmeciler var. Bunlardan faydalanılması bize çok şey katacaktır. Bu bilim insanlarından faydalanılması şarttır.
Demir, daha sonra ÖSYM'nin vizyonunu anlattı. Benim sabırsızlıkla beklediğim kısmı burasıydı. Üç başlıktan bahsetti.
¦ "Aynı sonuçları doğuran farklı zamanlarda uygulanan sınavlar." işte bu. Hep sorardık ÖSYM'ye; "neden ÖSS'yi yılda bir kez uygulayıp kaygıyı arttırıyoruz" diye. Yılda üç dört kez uygulayalım, öğrenciler istediklerine girsinler ve en başarılı sonuç hangisi ise onu kullansınlar, işte ÖSYM bunu hedefleri arasına koymuş. Kısacası yılda üç veya dört kez üniversite sınavına hazırlıklı olun. İstediğiniz sınava, istediğiniz kadar girin. Hangisi iyi geçerse onu kullanın. Bu son derece doğru öğrenci lehine bir uygulamadır. Kelimeye dikkat edin ama "aynı sonuçları doğuran sınavlar" yani bu iş için profesyonel kadrolara ihtiyaç var.
¦ "Elektronik sınav uygulamasına hazırlanıyoruz." İşte bu da harika, artık internet tabanlı uygulamalar o kadar arttı ki, neden bazı sınavları oradan yapmayalım ki? Hem daha güvenli olur hem de daha az maliyet ile sınav yapmış oluruz. Eğitimciler hazır olun sınavların elektronik yapılması çok yakındır.
¦ "Eşdeğer sınav uygulamaları." Bu uygulama için eski ÖSYM Başkanımız da çok emek harcamıştı. Ne demek eşdeğer sınavlar anlatayım. Dedim ya dünyada eğitimin merkezinde sınavlar var. SAT, GMAT, TOEFL, IB uygulamalan vb. Bu sınavların birçoğu dünyanın birçok ülkesinde kabul görüyor. Mesela SAT sonucunuzu yirmiye yakın ülkede üniversite okumak için kullanabiliyorsunuz. İşte ÖSYM bu sınavları uygulamak için altyapısını geliştirip gerekli yetki belgesini alıp uygulama yapmak istiyor. Peki, bu ne kazandırır bize diyeceksiniz, bu durumda biz İngilizce öğretmenliği bölümüne ÖSYS ile değil TOEFL ile öğrenci alacağız.
İsteyen üniversite sadece ÖSYS ile değil SAT ile de GMAT ile de IB ile de öğrenci alabilecek. Sınavlar çeşitlenecek. Böylece üniversiteler öğrencilerini daha fazla kriter ile seçebilecekken, öğrencilerde üniversitelere daha fazla seçenek ile girebilecekler.
Tabii bu çalışmalar için birkaç teşekkür lazım. Birincisi YÖK Başkanına, ikincisi ÖSYM Başkanına... Bir de ÖSYM'yi değişime zorlayan ve ÖSYM'nin değişim stratejisini çizen Sayın Enver Yücel'e teşekkür etmek lazım. Artık çok mutluyum nihayet eğitimin sadece türban ve katsayıdan ibaret olmadığını öğrenmeye başladık.