KPSS hakkında yazıldı çizildi, araştırıldı, söylendi. Temmuz ayından bu yana KPSS ile yattık KPSS ile kalktık. Yapılanları sıralayayım isterseniz hatırlamaya yanınız vardır sanırım. Temmuzda KPSS yapıldı aradan bir ay geçti geçmedi sonuçlar açıklandı, işte o zaman kıyamet koptu. Kopya çekildiğine dair iddialar kol gezmeye başladı. Öyle ilginç iddialar ortaya atıldı ki isimler verildi e-mailler verildi. Birileri gözaltına alındı sorgulandı. Sonra herkes serbest bırakıldı. YÖK, KPSS'nin öğretmenlerle ilgili olan eğitim bilimleri testini iptal etti. Sonra ÖSYM başkanı istifa etti, yerine geçici atama yapıldı. Yeni başkan ilk icraat olarak iptal edilen sınavın tarihini açıkladı. Ekim 31 dedi. Yalnız o dönemde ilginç işler oldu neler mi? Yüksek puan alan yaklaşık 7 bin kişinin sınav yeri değiştirildi, sınava tekrar girenlere açıkça dendi ki bu sınavda başarınız düşerse sizi sorgulayacağız." Geçen hafta sınav sonuçları açıklandı. Bu seferde YÖK kimsenin soruların tamamını yapamamasını başarı olarak gösterdi. Sendikalar iki sınavın sonuçlarını kişi bazında karşılaştırmak için kişilerin bilgisini istedi. İşte hikâye budur.
Peki sorun ne diyeceksiniz.
1- Bu sınavı yapan kurumların görevi sınavın güvenliğini sağlamaktır. Neden güvenliğin sağlanamadığı açıklanamadı. Güvenlik sağlanamadığı için başta YÖK olmak üzere bütün kurumlar 300 bin kişinin girdiği ve muhtemelen 299 binin anasının ak sütü gibi hakkıyla yaptığı sınavı iptal ettiler. Yani hırsızı bulamayan devlet herkesi hırsız ilan etti. Acaba hırsızlar bulunamadı mı yoksa tünelin ucu istenmeyen yere mi çıktı?
Çünkü ÖSYM üniversite sınavlarında her yıl kopya sebebiyle ki ilginçtir. İşlem yapmama, işlem benzerliği, işaretleme benzerliği, aynı sorularda aynı yanlışları yapma gibi sebeplerle binlerce öğrencinin sınavını iptal ediyor. Ama nedense KPSS'de bir türlü bulunamadı bu kopyacılar.
2- Nedense 298 bin kişinin hakkını korumak kimsenin aklına gelmiyor. Sınavı iptal ederek kaç kişinin hakkının gasp edildiği hırsızların ekmeğine yağ sürüldüğü belli değil. Şimdi bir düşünün bir yıl sınava hazırlanan o motivasyonla sınava giren ve başarılı olan kişilerin sınavını iptal edip üç ay sonra düşük motivasyon ve baskı ortamında tekrar sınava almak adalet midir?
Ben ilk sınavda yüksek alıp ikincisinde puanı düşen öğrencilerin yerinde olsam danıştaya dava açarım. Çünkü bu sınavı iptal etmek kimsenin haddi değildir. Yapılması gereken sınavı iptal etmek değil hırsızı bulmaktı.
3- İkinci sınavda tam yapan çıkmaması veya sınava girmeyen öğrenciler üzerinden hırsız aramak tam bir cahilliktir. Sınav soruların kolaylaştırarak veya zorlaştırarak başarıyı düşürebilir veya yükseltebilirsiniz. ÖSYM'de ikinci sınavda sorulan zorlaştırarak başanyı düşürmüş hatta 120 sorunun 15 tanesini çok zor yaparak tam çıkmasını engeüemiştir. Dolayısıyla ilk sınavda tam yapan vardı ikincisinde çıkmadı demek ki ilk sınavda kopya çeken vardı demek tam cahilliktir.
Sonuçta bir sınavı yapamayan, sınavın güvenliğini sağlayamayan, hırsızı bulamayan veya dokunamayan bir devlet, herkesi hırsız ilan ederek sorunu çözmeye çalıştı. Sonuçta ilk sınavda kopya çekenler arada kaynamış oldular.
Yani Anadolu'da dendiği gibi hırsızın hiç suçu yok mu?
Yapılması gereken artık yapılmalıdır. TÖDER Başkanı Enver Yücel'in söylediği gibi mutlaka ve hızlı şekilde "ulusal sınav enstitüsü" kurulmalıdır. Hem de bağımsız...