Geçtiğimiz hafta Berlin'de idim. Almanya'da yaklaşık üç milyon Türk yaşıyor. İşim gereği Türklerin eğitim sorunlarıyla ilgili çalışmalar ve görüşmeler yaptım. Daha önceden kulaktan dolma bazı bilgileri sahiptim ama inanın durumun bu kadar vahim olduğunu orada gördüm. Hani biz yıllardır 'katsayı' eşitsizlik, adaletsizlik diye yırtınıyoruz ya Almanya'da adaletsizlik bizim sisteme rahmet okutuyor.
Ama yanlış anlamayın. Bu sistem Türklere yönelik değil. Almanya'nın tamamı için böyle işliyor. Size kısaca anlatmaya çalışayım. Almanya'da çocuklar altı yaşında okula başlıyor. 6.sınıfın sonuna kadar herkes ilkokul diyebileceğimiz temel eğitim okullarında okuduktan sonra dananın kuyruğu kopuyor. Öğrenciler bu altı yılın sonundaki başarılarına göre liselere ayrılıyor. Yaş 12 ve sizin geleceğinize karar veriliyor. Neye göre? Ders başarınıza göre. Eğer başarı durumunuz düşük ise Halfschule yani meslek lisesine gidiyorsunuz. Bu okulu bitirene ABİTUR yani lise diploması verilmediği için bunların üniversite okuma hakkı yok. Zaten bizim Türkler de hem dil hem de uyum açısından sorun yaşadıkları için çoğunlukla yarısı bu okullara gitmek zorunda kalıyor. Biraz daha başarılı olanlar Realschule yani fagabitur veren yarı meslek okullarına gidiyor ki bunlar da üniversitede belirlenen az sayıdaki bölüme devam edebiliyor. Bizim Türklerin yüzde 40'a yakını bu okullara giriyor. Alman eğitim sisteminin en önemli okulları olan gymnasium yani bizdeki fen ve Anadolu liselerine denk gelen okullar en başarılı öğrencileri alıyor. Sıkı durun bu okullara Türklerin sadece %5'i girebiliyor. Bu okulu bitirenler ABİTUR diploması alıp istedikleri bölümleri okuyabiliyor. Ancak yine de başvurdukları üniversiteye direkt giremiyorlar. Baraj puanları geçmeleri gerekiyor. Geçemeyenler sıraya girip bir yıl bekliyorlar.
Yukarıda anlattığım sistemi bir düşünün, 12 yaşında gelecekteki kariyer planınız değiştiriliyor. Sizin hayatınız yönetiliyor. Burada en fazla darbeyi Türkler yiyor çünkü dili öğrenmek zorundalar, kültürü öğrenmek zorundalar. Bu yüzden üniversite mezunu sayısı Türk nüfusunda o kadar az ki, neredeyse tamamına yakını ara eleman durumunda. Sistemin yanlışlığını bir olayla anlatayım. Şu anda Alman merkez bankasında microchip sisteminin beyni olan bir Türk mühendislee tanıştım. İlginç bir eğitim hayatı olmuş, önce altı yıl Almanya'da okumuş altıncı yılın sonunda meslek okuluna gönderileceğini anlayınca ailesi tarafından Türkiye'ye anneannesinin yanına gönderilmiş. Liseyi burada okuyup üniversite sınavında İTÜ bilgisayar mühendisliğini kazanmış. İkinci yılında Berlin Teknik Üniversitesine geçmiş. Bitirince kariyer hızla yükselmiş. 'Eğer Almanya'da kalsaydım şu an belki elektrik tamircisi olacaktım' diyor.
İşte tüm bu sorunları gören YÖK vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için bu öğrencilere liseyi yurt dışında bitirdikleri için yabancı öğrenci statüsü tanıdı. Yani bu çocuklar Türkiye'de ki üniversitelerde yabancı öğrenci olarak okuyabilecekler. YÖK'ün bu kararı sonrası üniversitelerimiz Almanya'da Türklere bunu anlatmak için çaba gösteriyor ancak Bahçeşehir bir adım öteye gitti. Berlin'de öğrencilerin eğitimlerinin bir kısmını orada yapmaları için içinde derslik ve laboratuarlar bulunan yerleşke açıyor. Artık Almanya'da yaşayan öğrencilerin 'KATSAYI' sorunu böylece çözülmüş oluyor. Şimdi Almanya'daki Türkler Bahçeşehir'i diğer üniversitelerin takip etmesini istiyor.