Eğitimin bugüne değil geleceğe yatırım olduğunu sanırım hepimiz kabul ediyoruz. Eğer Türkiye olarak 2023 hedefimiz varsa bunu slogandan öteye götürmenin tek yolu eğitimli yetişmiş insan sermayesi yaratmaktır. Dolayısıyla şu soru ve sorulara yanıt bulmak durumundayız; çocuklarımızı neden eğitiyoruz veya eğitim sonunda nereye ulaşmak istiyoruz? Çocuklarımızı neye hazırlıyoruz? Bu soruların tamamı o kadar hassas ve o kadar önemli ki; bu soruların cevabını bize ancak eğitim verebilir. Ama nasıl bir eğitim? Mevcut eğitim sistemimizi ve müfredatlarımızla bunu yapabilir miyiz?
Mevcut eğitim sistemimizin verileri maalesef 21.yy için pekiyi sinyaller vermiyor. Girişimcilik, teknoloji üretimi, bilgi üretimi gibi konularda oldukça gerilerdeyiz. Eğer gerçekten 2023 hedefimiz varsa bunu yapmak için tek yol eğitilmiş insan sermayesidir. Ama bu nesli yetiştirmek için eğitim çıktılarını yeniden gözden geçirmek gerekiyor.
İsterseniz öncelikle 21.yy nasıl insanların çağı olacak, eğer bu çağa çocuklarımızı hazırlıyorsak hangi becerileri kazandırmak gerekiyor bunlara bakalım. Eğitim bilimciler bu becerilere “21.yy becerileri” adını veriyor. Bu beceriler;
İletişim becerisi- doğru iletişim kurabilen, İletişim araçlarını ve teknolojiyi kullanarak öğrenmeyi etkinleştirmeyi, güncelleştirmeyi sağlamak.
Yaratıcılık ve entelektüel merak- Yeni fikirler geliştirmek, uygulamak ve başkalarıyla paylaşmak; yeni ve farklı perspektiflere açık olmak istekli olmak.
Eleştirel düşünme ve sistemleri düşünme- Bir şeyi anlamaya çalışırken mantıklı akıl yürütme ve zor seçimleri yapma; sistemler arasındaki ilişkileri anlama.
Bilgi ve medya okur yazarlığı- Farklı şekil ve ortamlardaki bilgiyi çözümleme, erişme, kullanma, uyarlama, değerlendirme ve yaratma.
İşbirliği becerisi- Takım çalışması ve liderlik gösterme; farklı rol ve sorumluluklara uyum gösterme; başkalarıyla verimli çalışma; kendini başkalarının yerine koyma; değişik farklılıklara saygı gösterme
Problemi tanımlama, formüle etme ve çözme yeteneği
Öz-Yönelim- Kendi anlama ve öğrenme ihtiyaçlarını takip etme; uygun kaynakları belirleme; öğrenmeyi bir alandan bir başka alan aktarma.
Sosyal sorumluluk- Başkalarının ilgi ve haklarını akılda tutarak sorumlu davranma; kişisel, iş ve topluma açık alanlarda etik davranışlar sergileme.
Sorumluluk ve uyarlanabilirlik – Kişisel, iş ve topluma açık alanlarda bireysel sorumluluğun ve esnekliğin yerine getirilmesi; kişinin kendisi ve başkaları için yüksek standartlar ve amaçlar belirleyip bunlara ulaşması; belirsizliğin hoş karşılanması,
Bunlar oldukça güzel hedefler, bu hedeflere ulaşmak pek kolay görünmüyor. İletişim becerisi, yaratıcılık, bilgi okuryazarlığı, problem çözme, eleştirel düşünme becerilerini çocuklarımıza mevcut okul ve eğitim içerikleri ile kazandırmamız kusura bakmayın ama mümkün görünmüyor. Başta ABD olmak üzere dünyanın gelişmiş ülkeleri bütün sistemlerini buna göre yeniden tanımlıyorlar. Peki, Türkiye ne yapıyor? Türkiye kamu olarak pek bu işleri umursamıyor. Özelde de bunu umursayan kurum çok az.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın da bununla uğraşacak zamanı yok! Zira kendileri okul müdürlerini görevlendirme, çocukları yeteneklerine ya da ilgilerine göre değil kendi istedikleri okullara gönderme peşindeler. Talim Terbiye ne yapıyor zaten onu bilen yok. Hiç içinizde duyan var mı? Varsa lütfen söylesin, Talim Terbiye’nin kaliteli eğitimden bahsettiğini, neyse oradan umudu kestim zaten.
Şimdi bizler bütün eğitimciler olarak şapkamızı önümüze koyup tekrar düşünmemiz gerekiyor. Eğer ülkemizi gelecek yüzyılın lideri olarak görmek istiyorsak okullarımızda çocuklarımıza 21.yy becerilerini kazandırmak zorundayız. Zaman geçirmeden Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün okullara bu sistemi yayması gerekiyor.