Merhum Turgut Özal, 1988 yılında suikast girişimiyle karşı karşıya kalmıştı.
Tetiği çeken Kartal Demirağ sağ olarak ele geçirildi.
Sonra?
Sonrası yok!
Hâlâ yok!
Özal suikastçısıyla yüz yüze geldi.
Sordu:
“Kim ve neden?”
Kartal Demirağ cevap verdi:
“Perde aralanırsa ne sen kalırsın ne de ben…”
Özal ısrarla sordu.
Ve bir cevap aldı.
Yıllar önce kardeşi Korkut Özal söylemişti:
“Ağabeyim biliyordu” demişti.
Özal biliyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Çünkü tetiği çektirenler çok güçlüydü!
Mücadele etmeye gözü kesmedi.
Kesse de edemezdi, etse de muvaffak olamazdı.
İhaneti gördü!
Düşmanı da!
İşbirlikçilerini de!
Sermaye ayağını, medya ayağını, askeri ayağını, yargı ayağını da.
Küresel boyutunu da.
Hepsini öğrendi.
Lakin hiçbir şey yapamadı.
Hangi polis, hangi istihbarat iz sürecekti?
Kim yakalayıp getirecekti?
Hangi mahkeme cezasını verecekti?
Ve bugün.
“Kötü ruh” hâlâ yaşıyor!
Kendisine yeni bir beden
buldu.
Ama bu kez yakılmalı!
Ve bir daha asla bedenlenememeli.
Erdoğan’ın Lyon dönüşü uçakta yaptığı açıklamalara bu gözle bakmak gerek.
“Paralel Yargı Türkiye’yi bitirir”.
Evet bitirir.
“Bu iş burada bitmemeli”.
Evet bitmemeli.
“Paralel yapıyla mücadele ‘kısa sürede’ tamamlanacak.”
Evet tamamlanmalı.
“Hesabı sorulmazsa herkes için felaket olur”.
Evet olur.
“Böcek koymanın bir bedeli olmalı”.
Evet olmalı.
Erdoğan hepimizden çok şey biliyor.
Göreceksiniz, Türkiye bu kez başaracak.
Erdoğan, Menderes’in açık kalan dosyasını da kapatacak.
Özal’ın da, Erbakan’ın da.
Çünkü bu hesaplar görülmeden bu ülke iflah olmaz.