Samsun'da iki kişi Atatürk anıtına saldırdı.
Uyuşturucudan sabıkaları varmış.
İfadelerinde "alkollüydük" demişler.
Saldırıdan önce "ayran" içmiş olsaydılar kıyamet kopardı.
İrtica hortlardı.
Laiklik elden giderdi.
Daha bir sürü şey olurdu.
Ne enteresan bir denklem!
Saldırganların sarhoş olması "irticai saldırı" ihtimalini boşa çıkarıyor.
Atatürk hassasiyeti yüksek kitleler "çok şükür saldırganlar alkollüymüş" diyerek rahatlayabiliyor.
Aynı durumu PKK'nın saldırılarında da görüyoruz.
HDP'nin çağrısı ile PKK'lılar sokaklara dökülüyor.
Atatürk anıtları ateşe veriliyor.
Ama kıyamet kopmuyor.
CHP'liler sosyal medya hesaplarından "Sarı saçlım, mavi gözlüm" paylaşımları yapmıyor.
Daha dün gibi...
Yaşadık, gördük hepsini...
Atatürkçülere saldırgan beğendiremiyoruz.
PKK'lılar Atatürk anıtlarını ateşe verdiğinde bunu saldırıdan saymıyorlar.
İyi de anıt aynı anıt!
Olsun.
HDP'yi gücendirmemek lazım.
Sorsan "stratejik suskunluk" derler.
Yani seçime kadar Atatürkçülüğü oyun hamuru misali işlerine geldiği şekilde yamultmayı kendilerine hak görüyorlar.
Dertleri Atatürk'ün hatırası filan değil...
Zaten bunlara Atatürkçü demek Atatürk'ün hatırasına en büyük saygısızlık olur.
Sahtekar bunlar.
HDP, 10 Kasımlar başta olmak üzere tüm milli günleri boykot ediyor.
Nerede Atatürkçüler?
PKK ve emrindeki HDP karşısında ezilmekle meşguller..!
Türkiye'nin milli haysiyeti, egemenlik hakları ve çıkarları söz konusu olduğunda karşı tarafta kim varsa yanında saf tutmaktan geri durmayanların yüzleri maske tutmuyor.
Atatürk hassasiyeti üzerinden bulanık suda balık avlayamazlar artık.
Buna en başta, emperyalizmin maşa olarak kullandığı terör örgütlerinin tam karşısında mevzilenen gerçek Atatürkçüler izin vermez.
Tam bağımsız Türkiye idealinin sağladığı ideolojiler üstü kenetlenme motivasyonu yerli ve milli duruş sahiplerini aynı safta buluşturuyor, bütünleştiriyor.
Yıkıcı ve bölücü sahtekarlığa geçit yok.