Üstad Necip Fazıl “Bu yurda her bela içinden gelir” der ya dış mihraklar ne yaparlarsa yapsınlar benim gözüm içerdekilerde. Bu yüzden “Amerikalılar beni aradı” diyen Muharrem İnce’ye “İyi de sen onlara ne söyledin, ağızlarının payını vermedin mi” diye sordum. Zira Amerikalıların da diğerlerinin de ne söyleyecekleri belli. Fransa’daki şu dergi meselesini biliyorsunuz. Le Point adı altındaki bu lağım çukuru, kapağına Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın fotoğrafını koydu altına da “diktatör” yazdı. Haklı olarak tepki sesleri yükseldi. Ama nedense muhalefet adayları ve liderlerine “Fransa’daki bu densizliğe söyleyecek bir çift lafınız yok mu” diye sorulmadı. Hem sorulmasına da gerek yoktu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı’na Dünya’nın herhangi bir yerinde böylesine alçakça bir saldırı yapıldığında doğrudan ses vermeleri beklenirdi. Ama yapmadılar. Hatırlatmakta fayda var. 15 Temmuz hain FETO darbesini İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin canlı yayınında yorumlayan Tim Marshall “Darbeciler Erdoğan’ı öldürmeyerek büyük hata yaptılar, yapılması gereken ilk şey buydu” diyebilmişti. Edward Luttwak, Foreign News’teki makalesinde “Darbenin ilk kuralı ihlal edildi, Erdoğan öldürülmeliydi” diye yazabilmişti. Bunlara da ses çıkaran olmadı. Dahası bu alçaklarla aynı duygu dünyasında yaşayan aynı karanlık hedef ve niyetleri paylaşanların “düşünce özgürlüğü” kılıfıyla korunması için yırtınıp duranlara şahit olduk, oluyoruz. İşte son Dolar operasyonu... Aklı başında tüm ekonomi uzmanlarının da üzerinde ittifak ettiği üzere Türkiye ekonomisini çökertmeyi amaçlayan bir saldırı dalgası ile karşı karşıya kaldık. Amaç panik havası estirerek güven duygusunu yok etmekti. Ekonomiye güven sarsılırsa bir büyük krizin fitilini ateşlemek çok daha kolay olacaktı. Bu süreçte belki yüzlerce yorum yapıldı, dış etkilerden söz edildi, Merkez Bankası’nın elindeki araçları yerinde ve zamanında kullanıp kullanmadığı tartışıldı. Herkes her şeyi söyledi. Ama yine kimse Türkiye’nin bütününü hedef alan böylesine nokta atış bir saldırı karşısında Kılıçdaroğlu, İnce, Akşener ve Karamollaoğlu’nun ne dediğini ya da demediğini merak etmedi. Bir tanesi de çıkıp “Ey bu ülkenin ekonomisini hedef alanlar, kur oyunları ile Türkiye’ye diz çöktürmeyi hedefleyenler bu ülkenin tek bir ferdi sizinle birlikte hareket etmeyecek, sizin oyunlarınıza alet olmayacak, karanlık emellerinize fırsat vermeyecektir. Çanakkale’de geçemediniz, 15 Temmuz’da sonuç alamadınız, yine yenileceksiniz” diyemedi. Şimdi bu duruşun daha doğrusu duramayışın son demlerini yaşıyoruz. 24 Haziran seçimlerinin ardından her alanda yenilenmeye şahit olacağız. Devletin yeni bir sistem ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetilecek olmasının getireceği yenilenme toplumun her alanına yansıyacak. En büyük yansıma muhalefete ve Türkiye’deki muhalefet anlayışına olacak. Ülkenin bütününü kucaklayıp kuşatamayanların arşivin tozlu raflarındaki yerlerini alacaklarını göreceğiz. Yıkmaktan başka hedefi olmayanlar yıkılıp gidecek. Derdi yapmak olanlar yollarına devam edecek.