Hangi yöne doğru gidiyorum? Hayatımın amacı için izlediğim yol isteklerime ulaşmam için hizmet ediyor mu? Değer yargılarım hayatta bir duruş sergilemem için yeterli seviyede mi? Bu dünyaya benden ne kalsın istiyorsam adımlarımı ona göre atıyor, hatalarımı ise kendimi onarmak için kullanıyorum… Peki ya diğerleri, insanların benden beklentileri, kendi zevklerim ve ideallerim? Bu yazı açacağın yeni sayfanın miladı olsun…
Hayat bazen savurur oradan oraya, önce ne için var olduğunu sorgularsın sonra geride ne bırakmak istediğinle yüzleşmek zorunda kalırsın. Amaç, amacı olan bir yaşam sürmekse yapman gereken ilk şey varlığını kabul edip ‘Ne yapmak istiyorum?’ sorusunun cevabını bulmak olmalıdır. Bununla önce yüzleşmeli, ardından bu isteğinin gerçekten senin isteğin mi yoksa insanların senden beklentisi mi olduğunun ayrımını yapmalısın. Önünde uzun bir ömür akarken bir bakmışsın bir ömür gitmiş senden… Dönüp baktığın amaçsız bir yaşamsa, üzülür, hesap sormak istersin. Bir başkası için harcadığın kredini kendi amaç sorgunda değerlendiremiyorsan kendini amaçsız yaşamış kılarsın. Bu hayata sadece bir kez geldin ve gitmeden senden bir şey bırakmak istemez miydin?
Victor Frankl ‘İnsanın Anlam Arayışı’ kitabında amacın sağlığı nasıl etkilediğini ele aldı. Nazi toplama kamplarından kurtulabilenlerin hayatlarında bir amacı olduğunu fark etti. Umudun hayatımızda ne kadar önemli olduğunu o yıllarda kendi yaşantısı ile deneyimledi. Ne kadar zorluk yaşarsak yaşayalım tutunmak istediğimiz bir dal varsa devam edebiliyoruz. Peki ya o dal kırıksa…
Uzman klinik psikolog Fatma Zehra Dural psikolojik dayanıklılık için; ‘Kırılan o dal ilk başlangıçta bizi zorlar, üzülürüz, sadece bizim başımıza geldiğini ve geçmeyeceğini düşünürüz. Varoluşçu bakış açısına göre, hayatta yaşadığımız her şeyin bir anlamı vardır. Seçtiklerimiz ve seçmediklerimizin de anlamı var. Bu bağlamda kırılan dalın da bizi değiştirmek, dönüştürmek ve geliştirmek için bir araç olduğu bilinmelidir. Kırılan dalı doğru anlamlandırabilir ve değerlendirebilirsek bizi bir daha güçlü ve dayanıklı kılan bir araç olacaktır.
PSİKOLOJİ BAĞIŞIKLIĞI NASIL GÜÇLENDİRİR?
Hayatınızda ilk defa girdiğiniz bir yolu düşünelim. Yolun nasıl olduğunu bilemeyiz. Yol yokuşlu mu, inişli mi, düz mü taşlı mı, dikenli mi, manzaralı mı yola girdiğimizde tecrübe ederiz. Bununla birlikte aynı yola ikinci kez girdiğinizde yola dair çok net bir bilginiz olacaktır. Hayatımızda bizi zorlayan olaylar, kırılan dallar için de böyledir. Yaşadığımız her olumsuz olay, hayatımızda bizi zorlayan her kişi ya da her zor ilişkimi bizi dayanıklı kılacaktır. Gemi hep aynı yerden su alıyorsa, o noktaya dikkat kesilmek ve onarmak gereklidir. Hep aynı zorlukları yaşıyorsak ya da hep aynı tip insanları seçiyorsak ve sonuç yine aynı hep aynı oluyorsa, bizim gemimiz su alıyor demektir. Hayatın bize sunduğu işaretleri doğru fark etmek burada hayatidir.
Zor zamanlar, zor olaylar ve zor kişiler bizim kendimizi tanımamız, gizli güçlerimiz ve yeteneklerimizi fark etmemiz, gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmamız için bir imkân olacaktır. Psikolojik dayanıklılık kavramı tam burada kendine yer buluyor. Bedensel bağışıklılığımız nasıl ki geçirdiğimiz hastalıklardan sonra güçleniyorsa; yaşadığımız zorluklar, kırılan dallar da psikolojik bağışıklılığımızı güçlendiriyor.
YIKILMAMAK İÇİN MÜCADELE NASIL OLMALI?
Yaşadığımız zorluklar karşısında yıkılmamamız psikolojik dayanıklılıktır, bir şekilde yıkılırsak ayağa kalkmamız psikolojik dayanıklılıktır, tekrar yıkılmamak için mücadele etmemiz psikolojik dayanıklılıktır, her şeye rağmen yıkılıyorsak da kendimize inanmamız ve kendimizden vazgeçmememiz psikolojik dayanıklılıktır. Varoluşçu filozof Soren Kierkegaard “ Hayat ileriye bakarak yaşanır, geriye bakarak anlaşır” der. İçinde olduğumuz zor günler, kendi potansiyelimizi fark etmemiz, üzerine düşünmemiz için bir vesiledir. Bu süreçten dayanıklılığımız artarak çıkmamız temennisiyle.’
Her ne kadar yara alsak da devam eden hayatın akışına karışmak zorundayız. Amacı belirledikten sonra yıkılsak bile, bize yardımcı olacak psikolojik dayanıklılığımız sayesinde kaldığımız yerden devam edebiliriz. Can bu çok kez acır hatta kanar, pili bitmedikçe sorun yoktur. Yılmadan, tükenmeden daha nice amaçlara…