Orkun BULUT
orkunbulut@gmail.com
Osmanlı döneminde, imparatorluktan demokrasi düzenine geçişin ilk adımıydı Meşrutiyet’in ilanı… Açılan ve açılacak mekânlara bakılacak olunursa yeme-içme sektöründe de ‘Meşrutiyet Dönemi’ başlayacak.
Cadde, İstanbul’un mimari anlamında en parlak yapılarına sahip olmasının yanı sıra yeni yapıların da eskisiyle bütünlük oluşturması nedeniyle çok önemli. Sultan Abdülaziz onuruna yapılan Aziziya Caddesi, 1908 İhtilali’ndan sonra ‘Meşrutiyet’ ismini aldı. Bohem yapısını hiç bozmayan cadde, metronun bölgeye gelmesinin ardından turizm için de çekim merkezi oldu. Birçok otel bölgenin dokusuna uygun olarak renöve edilerek hizmete girdi. Açılan mekânlar doğru işletme politikalarıyla iyi bir hava yakalayarak İstanbul’un elit kesimini de bölgeye çekti.
BİLGİLİ, SOHO HOUSE’U GETİRİYOR
Beşiktaş Spor Kulübü’nün eski başkanı Serdar Bilgili, eski Amerikan Konsolosluğu’nun bulunduğu bina olan, Cenevizli Corpi Ailesi’nin yaptığı Corpi Sarayı’nı 49 yıllığına kiraladı. Buradaki projeyle ilgili çok gizli çalışmalar yürüten Bilgili’nin W Hotel’le Akaretler bölgesinde yaptığını, Soho House ile devam ettireceğini tahmin etmek güç değil… New York, Miami, Los Angeles, Londra ve Berlin’den sonra Soho House’un İstanbul’a gelmesi, şehrin ‘entertainment turizm’ haritasındaki yerini sağlamlaştırması açısından heyecan verici. Soho’nun dışında binanın bulunduğu alanda restoran ve bistro markalar da yer alacak. Bilgili’nin bu konuda anlaştığı isimlerden biri de İzzet Çapa.
DUBLE MEZE ÇOK POPÜLER
İzzet Çapa’nın açacağı yerin karşısında yeğeni Emre Çapa şimdiden mekânını açtı. Palazzo Donizetti Otel’in terasında bulunan Duble Meze Bar, şimdiden şehrin en popüler noktalarından biri oldu. Tarihi Yarımada manzarasının yanı-sıra Emre Çapa ve ekibi mutfakta harikalar yaratmış.
80’li yıllarda merhum Ahmet Çapa’nın, 90’lı yıllarda Celal Çapa’nın, 90’lardan bugünlere ise İzzet Çapa’nın konuşulduğu bu ailede, gelecekte konuşulacak ismin Emre Çapa olacağı kesin. Uzun yıllardır yakından tanıdığım Emre Çapa, zengin ailenin eğlence düşkünü, playboy görünümlü profiliyle kalmıştı aklımda. Çapa’nın Amerika, Johnson&Wales de aldığı eğitim, orada yaşadığı tecrübeler onun mantalitesini tamamen değiştirmiş. Yurtdışında eğitim alan gastronomi öğrencilerimizin tam tersine tamamen Türk mutfağına yoğunlaşmış. Açtığı Duble Meze Bar, adından anlaşılacağı gibi sadece mezelere dikkatini vermiş.
TÜRK MUTFAĞINI HAFİFLETECEK CESARET LAZIM
Dünyanın en verimli coğrafyalarından birinde, her yerinden tarih fışkıran bu ülkenin yemekleri, neden hâlâ birçok ülke mutfağının gölgesinde kalmıştır? Bunun en büyük sebebi, Türk mutfağındaki lezzetleri ‘hafifletecek’ cesarette şeflerin olmamasıdır bana göre. Emre Çapa, kurduğu ekiple bu tabuları yıkmaya kararlı. Ekmek olarak bildiğimiz ‘sert’ Trabzon ekmeğini tercih ediyorlar. Yaprak kesilmiş ciğeri özel marine edip steak lokum gibi sunuyorlar. Kokoreç, bruscetta görünümünde, Trabzon ekmeğinin üzerinde servis ediliyor. İşine hâkim olduğu gibi oldukça idealist olan Emre Çapa, Türk mutfağını fine-dinning restoranlarına göre yorumlayacak bir zekaya sahip. Duble Meze Bar’ın başarısının uzun süreli olacağına eminim.
ROOK, PINA OLDU
Bölgede açık olan diğer mekânlar, yavaş yavaş eski havalarını yakalıyor. Yaz aylarında yaşanan Gezi olaylarıyla birlikte buradaki turizmin sinerjisi düşmüştü. Bird ve Good Mood müdavimlerini korumayı başarıyor. Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar, mekânı Rook’u geçtiğimiz yıl devretmişti. Yeni yatırımcıları bu isimden vazgeçip ‘Pina’ adıyla devam ediyor. İşletmenin başına tecrübeli Tekin Bilge’nin geçmesi de bir başka avantaj…