Lüks turizm denilince her daim akla ilk gelen tatil beldemiz Türkbükü’dür. Türkiye’nin St. Tropez’si sözünün içerisini dolduracak her şeyin hazırlığı bu muhteşem koyda var. Son yıllarda plansız açılan mekânlar, yanlış ellerde olan işletmeler nedeniyle Türkbükü popülaritesini yavaş yavaş yitiriyordu. Türkbükü’nü trend yapan kitle, ‘beach party’ adı altında yapılan gürültü kirliliği, anormal fiyat politikası nedeniyle biraz küskündü. Ama son yıllarda Maçakızı ve Kuum’un başı çektiği otellerin yaptığı yatırım ve işletme mantığıyla Türkbükü tekrardan ayağa kalkıyor.
Kuum’un mutfağı Büyük Kulüp’e emanet
Kuum Hotel’in tripadvisor.com’dan ‘mükemmellik’ ödülü aldığını geçtiğimiz hafta bu köşeden sizlerle paylaştım. Otelin ferah, ultralüks odalarını biliyordum. Ama restoran & beach bölümünde başarılı sezonlar olsa da tam anlamıyla bir istikrar sağlanamamıştı. Bu yıl Kuum için bence en doğru yol bulunmuş! Otelin yeme-içme operasyonu tamamen Büyük Kulüp’e verilmiş. 230 yıllık tarihi ile büyük bir tecrübe olan, mutfağı dillere destan Büyük Kulüp yemekleri şimdiden beğenileri toplamış durumda.
Servis için seçilmiş personel güler yüzlü. Otele giriş yaptığınız andan itibaren isimleriniz ezberleniyor. Mönüde hem et hem de balık olarak zengin seçenekler var. Hepsinden azar azar tatma fırsatı buldum. Her şey dört dörtlüktü diyebilirim.
Kuum’un ‘beach club’ı ise Türkbükü’nün açık ara en ferahı. Özel oluşturulmuş localar aile ve arkadaş grupları için ideal. Kuum’un otel müşterileri haricinde de tercih edilmesinin en büyük unsurlardan biri de gürültü kirliliği olmaması. Özenle seçilmiş ‘cool’ müziklerle huzur arayanlara hitap ediliyor. Otel sahibi Orkun Tuncel ekibiyle birlikte bu sezon ne kadar uluslararası turizm fuarı varsa katıldı. Bu hamlelerin neticesinde otelde ciddi bir yabancı turist artışı var. Perşembe-cuma –cumartesi akşamları ise Büyük Kulüp’ten tanıdığım İhsan Kayral yemeğe gelenlere müzikleriyle eşlik ediyor.
Biber Türkbükü’ne yakışmış!
Türkbükü’nde ise hem iyi hem kötü birçok yenilik var. Köy için en güzel yenilik Emre Ergani’nin dönüşü olmuş. Nişantaşı’ndan sonra Bebek’te de büyük başarı yakalayan Biber’in Mavi Otel’in önünde açılma fikrine pek ısınamamıştım. Açılışına gittiğimde ne kadar yanıldığımı anlamış oldum. Hafif müzik ve rahat oturma düzeniyle Biber Türkbükü’ne çok yakışmış.
Türkçe müzik çok moda
Emre Ergani’nin imzası olan bir diğer iş ise Sess. Eski Cafein’in olduğu yerde açılan Sess, yıllardır Türkbükü’nde rakipsiz olan Ship a Hoy’da alternatif olmuş. 10 yıl önce Türkbükü’nde sadece Türkçe müzik çalan bir yer tıklım tıklım olacak deselerdi kimse inanmazdı. Nedim Binler yönetimindeki Sess bunu başarmış durumda. Daha önce Ship a Hoy’da yıllarca çalışan Yüksel Yılan’ın işletmede olması Türkbükü’yle dokunun anında tutmasını sağlamış.
Türkbükü gecelerine eğlencenin değişmez adresi Ship a Hoy, Biber’in açılmasının ardından geçtiğimiz yıla göre küçülmüş. Ambiyans oluşması için bence bu hali daha uygun olmuş. Ship a Hoy tarihinde ilk kez iskelesini Arnavutköy Balıkçısı’na vererek farklı bir yol seçti. Benim gibi ‘kâğıtta levrek’ sevenler için kötü haber gibi gözükse de Arnavutköy’de büyük başarı yakalayan mekânın ilk şubesi olması bana farklı bir heyecan yarattı. Ship a Hoy’da bir diğer hoşuma giden durum ise işletmeci Cemal Yarar’ın yeni açılan işletmelere gösterdiği yakınlık. Bu birlik beraberlik bölge turizmi için çok önemli
Bitişik nizam iskeleler!
Geçmişe göre düşüşte olan Fidele sezonun tam manasıyla açılmaması nedeniyle istedikleri doluluğa ulaşamadığını gözlemledim. Gidenler eskiden kalma bir avuç müdavim. Belki de artık bir yenilik gerek. Bir diğer dikkatimi çeken detay ise yeni usül Türkbükü iskeleleri. Maki’den, Fidele’e kadar olan bölümdeki bütün iskeleler bitişik nizam olmuş. Eskiden keyif olan Türkbükü sahil gezilerinde denizi görmek neredeyse imkânsız olmuş. Sess’in yanında bulunan mayo ve takı tasarımlarının olduğu çarşı bu yıl daha da büyümüş. Bu gidişle önümüzdeki yıl burası Açıkhava AVM’si olacak! Çarşı’da çalışan personel molalarında çay-sigara ile yola karşı oturup kahkahalarla sohbet etmesi iddialı bir turizm beldesine yakışmıyor. Önünde yapılan, üzerinde hiçbir şeyin olmadığı devasa iskeleyi de anlayamadım. Umarım bu yerleşime bir standart getirilir.
Maçakızı’nda Türkçe bilmeyen personel
Geçtiğimiz yıllarda yarım pansiyon uygulama yapan Maçakızı bu yıl tam pansiyon sistemle misafirlerine hizmet verecek. Arkadaş grubumuzla geçtiğimiz cumartesi akşamüstü Maçakızı’na uğrama fırsatı bulduk. Günbatımı ve eşsiz Türkbükü manzarasıyla keyifli zaman geçirsem de eski tadı alamadım diyebilirim. Fiyatların pahalılığından bahsetmeyeceğim. Zaten Maçakızı’nın sahibi Sahir Erozan ‘biz konsept satıyoruz’ diyor. Ama servisin eskiye göre düşüşte olduğunu söyleyebilirim. Uluslararası müşteriler düşünülerek yabancı personel alınması tam isabet olsa da İngilizce bilmeyen Türk misafirlerle sorun yaşayacağı düşünülmemiş. Gittiğimde böyle bir olaya şahit oldum.