Eğlence sektörünün en hareketli olduğu dönemler olan 90’ların sonu 2000’lerin başında en büyük eksiklik eğlenceden önce ya da sonra uğranılacak ‘durak’ sıkıntısıydı. O dönemin restoranları hep ‘fine-dinning’ olmaya çalışan, kasvetli mimariye sahip olan mekânlardı. Bu algıyı kıran kuruluş ise Chocolate olmuştu. Levent Gatto’daki ortaklıklarını Süzer Plaza’ya taşıyan Süleyman Köse, Raşit Karakuş ve Oğuz Kayhan, burada açtıkları Chocolate ile yeni bir konsepti eğlence dünyasına kazandırdılar. Daha sonra The Ritz Carlton ve Süzer Plaza’nın bazı alanları yasalar gereği istimlak edilince buradaki mekân tarihe karışmıştı.
Süzer Plaza ruhu geri döndü!
Ortaklar hiç vakit kaybetmeden Maçka’da Chocolate’ı restoran ve kafe konseptinde müşterilerinin hizmetine sundu. Sonrasında ise birçok şube açarak ‘kurumsallaştı’. Chocolate’ın açtığı bu ‘kurumsal’ bistro zincirlerini birçok marka takip etti. Marka, bu işin öncüsü olsa da 12. yılına girerken ‘back to basic’ (temele dönme) modasına uymaya karar verdi. Maçka’daki mekân tadilat sonrasında ‘kurumsal bistro’ görünümünden vazgeçip Süzer Plaza’daki ruhuna geri döndü.
‘Soho’ tarzı mimari
Bu tadilat sonrasında ortaklardan Raşit Karakuş’un fikirleriyle mimar Engin Özmen’in çizimleri müthiş uyum sağlamış. Bu tasarım bana New York, Soho bölgesindeki mekânları anımsattı. Bunu hissettiren özelliklerden biri de beyaza boyanan tuğlanın üzerine yapılan grafitiler olmuş. Her ne kadar nefret etsemde duvarlarda ‘flaş’ imgeli neonlar mimariye hareket katmış. İç mekândaki oturma grupları daha konforlu dizayn edilmiş. En arkada bulunan ‘şömineli lounge’ bölümü kalabalık gruplar için ideal. Bahçe bölümünde kullanılan ısıtma sistemiyle kış günü üzerinizdeki kabanlardan kurtulabiliyorsunuz. Bu bölüme ilave edilen 3 adet ‘desk’ ambiyansa olumlu katkı yapmış. Süzer ruhunu en çok yansıtan durum ise Chocolate’ın yükselen müziği olmuş. Eskisi gibi, eğlence öncesinde sizi geceye hazırlıyor.
Mönü zenginleştirildi
Tarz değişikliği mönüye de yansımış. Başlangıç ve pizza çeşitleri artmış. Ana yemeklere ise ‘dana kürek’ gibi meşakkatli lezzetler de eklenmiş. ‘Mönüde değişim’ deyince ilk merak ettiğimiz Chocolate klasiği ‘pazı sarma’ oldu. Aynı sunum ve lezzette devam ettiğini görünce içimize su serpildi. Demet Sabancı Çetindoğan’ın satın aldığı Maçka Otel’in inşaatı bittikten sonra açılan tesislerle Chocolate’ın bulunduğu Eytam Caddesi en az Abdi İpekçi caddesi kadar ihtişamlı olacaktır.
Ankara Nusr’et, GQ oluyor
Yaptığı satın almalarla birlikte yeme-içme sektörünün amirali haline gelen Doğuş Grubu’nun bu alandaki iştirakı D.ream’in şüphesiz en başarılı markası Nusr’et. Etiler’de fenomen olan marka benzer bir başarıyı Bodrum Palmarina’da da yakalamıştı. Ankara’daki şubede ilk zamanlar büyük iş yapmasına rağmen son aylarda gözle görülür bir düşüş olduğu konuşuluyor. Nusret’in, Ankara’daki durumundan pek memnun olmayan D.ream yönetimi burayı kapatıp GQ’ya dönüştürmeye karar vermiş. Bütün Ankara’nın konuştuğu bu dedikoduyu teyit etmek için D.ream yetkililerini aradım. Her zamanki gibi ‘iletişim’ sağlayan bir kişi bile bulamadım. Keşke yüzlerce milyon liralık satın almalarla sektörü canlandıran D.ream bu rakamın binde biri kadarını ayırıp iletişimle ilgili bir departman kurabilse!
Özgür Aras’tan yeni ‘byer’
Eğlence dünyasında ‘Türkçe’ müziğin mekân konsepti olmasının baş mimarlarından olan Özgür Aras uzun yıllardır kış mevsiminde Taksim-Beyoğlu bölgesinde mekânlar açıyordu. Aras bu kez ritüelini bozarak Etiler’de ‘byer’ açtı. Yazıda tashih yaptım sanmayın; mekânın ismi ‘byer’. Özgür her zamanki gibi konsepti oluştururken dikkat çekici bir isimle işe başlamayı bilmiş. Eelence, Ablam ve Chanta’da olduğu gibi ismiyle bile sosyal medyada yankı yaratmayı bildi. Chanta’daki ortağı Stelyo Pipis ile Aras’ın ortak projesi olan ‘byer’de ikili BVS Grup ile ortak. Nispetiye Caddesi’nde yine BVS’nin sahibi olduğu Sahne’nin yanında açılan mekânda ayrıca salı geceleri Hilal Önen ve orkestrası eşliğinde Arabesk geceler oluyor. Gece 11’den sabah 5’e kadar açık olan mekân Etiler eğlence hayatına hareket getirecektir…
Hardal’ın ‘Zorlu’ flörtü
Bünyesinde bulunan dünyaca ünlü markalarla çok konuşulan Zorlu Center’ın restoran bölümünde bazı dükkanların ne olacağı konusunda her geçen gün yeni bir dedikodu duyuyorum. En son duyduğum ise Hardal’ın, Zorlu Center içerisinde açılacağıydı. Hemen markanın ortaklarından Uğur Karabayır’a işin aslını sordum. Karabayır dedikoduları doğrulasa da Hardal’ı bir AVM içerisine taşımayla ilgili tereddütleri olduğunu da belirtirken teklifi yapan tarafın Zorlu Center yönetimi olduğunu da bana hissettirdi. Hardal açıldığı her bölgede başarılı olsa da MAR Grup ortaklarının yatırım konusunda hep ağır davrandığını gözlemledim. Stratejilerinin bu olduğunu düşünürsek geçtiğimiz ay Caddebostan’da şube açan ortakların en az 6 ay yeni bir yatırıma gireceğini düşünmüyorum…