Seçime sadece birkaç ay kalmışken iktidar partisi yüzlerce askerin tutuklanmasını, gazetecilerin içeriye atılmasını, sabaha karşı yapılan baskınları nasıl değerlendirir? Bundan fayda mı sağlar, yoksa içten içe rahatsız mı olur?
Bir kere, referandum sonuçlarına bakarak kendi yol haritasını çizmiş iktidar. Söylemini sertleştirerek milliyetçi oylara oynamaya başladı, ezici bir çoğunlukla Meclis'e girip anayasayı değiştirme peşinde. Bu bir sır değil.
Kaldı ki bu amaca ulaşması için illa ki askerlerin, gazetecilerin içeriye atılmasına da gerek yok. Zaten medya büyük ölçüde AKP'ye hizmet ediyor, asker dediğinizse tam da kağıttan kaplana dönüşmüş. Bir ayak bağı bile değil artık. AKP, askerle girdiği bütün savaşları demokratik yöntemlerle kazandı.
Ergenekon davası operasyonlarının AKP'ye ne oy katkısı var, ne manevi destek olarak yorumlanacak bir tarafı. Türkiye'deki büyük seçmen çoğunluğu bu darbe planlarına, yaratılan komplolara ilgisiz ayrıca...
Artık iyice anladık ki seçmen bir dinine sahip çıkmak, bir de karnını doyurmak için oy veriyor. Ve AKP hem İslam'ı sahipleniyor, hem de makarna dağıtıyor. Erdoğan'ın 'dünya lideri' imajı, Türkiye'nin Ortadoğu'ya 'model ülke' olarak gösterilmesi, 'güçlü ekonomi' pompalaması da seçmenin kolaylıkla tavlanabildiği konular.
Bu yüzden de metal yorgunluğuna rağmen, Türkiye tarihinde benzeri görülmemesine rağmen AKP üçüncü kez iktidara doğru gidiyor
Her şey yolundayken hem Avrupa'yla arayı bozacak, Amerika'nın bile tepkisini çeken basın özgürlüğüne darbe vuran tutuklamalar, 'Peygamber ocağına' milliyetçi seçmeni ürkütecek kadar müdahale işine gelir mi? Pragmatik düşünüyorum, ortada bir kriz yaratmaya ihtiyaç yokken neden seçim öncesi bu kadar büyük bir yükün, riskin altına girsinler... Sonuçta kendi düzenlerini oturtmuşlar.
O zaman acaba bir yerlerden iktidara empoze edilmiş olabilir mi bu operasyonlar?
Gelin biraz fantezi yapalım bugün.
Türkiye'de kuş uçsa haberi olan hükümetin bile arkasından iş çeviren, hatta zaman zaman hükümetin de canını sıkan bir 'organizasyon' olabilir mi? Mesela şu son tutuklamaların altyapısını hazırlayan, Başbakan'a bile son dakikada haber veren ve 'Nereden çıktı, şimdi başımızı ağrıtmayın' itirazlarına karşılık ikna eden...
Başbakan'ın, hükümet üyelerinin de durmaksızın tehdit altında olduğu havasını yaratmaya çalışan, sürekli suikast planları ortaya çıkaran bir organizasyon ihtimalinden söz ediyorum. Düşünsenize, Başbakan'ın etrafındaki koruma sayısı ne kadar arttı son yıllarda.
Öncelikle hükümetin muhaliflerine operasyon düzenleyerek, onların birer darbe planı içinde olduğu görüntüsünü yayan bir organizasyon... Ancak giderek hedefe hükümet muhaliflerini değil, sadece 'organizasyon' tertibine karşı çıkanları oturtan.
Hükümeti eleştiren gazetecilere kızılıyor, tahammül edilemiyor belki ama bu ülkede zulme uğramak için sadece hükümete muhalif olmanız yeterli değil: Hem hükümete, hem de başka bir tertibe karşı çıkanların başına gelenlere dikkat edin...
Türkan Saylan'ın evine yapılan baskın bir örnek olabilir... Saylan'ı eğitim faaliyetleriyle biliyoruz; onun çabaları eğitim faaliyetleriyle ön plana çıkan kimleri rahatsız ediyor olabilir?
Bazen düşünmeden edemiyorum. Acaba biz Başbakan'ın zamanında söylediği 'Beni gaza getirmesinler' lafını liberallerle arası açıldı diye yanlış mı yorumladık... Acaba Başbakan'ın sözlerinin hedefinde kendisini sürekli etkilemeye, nüfuz alanında tutmaya çalışan, zaman zaman da yanlış yönlendiren bu 'organizasyon' vardı da medya mı okuyamadı...
Komplo teorilerinde bir olayın kime fayda sağladığına bakılır ya...
Son tutuklamalar hükümetin mi işine geliyor, başkalarının mı?
Eğer yanıtta mutabıksak bir başka soruya geçebiliriz: Kim bu organizasyon ve hangi eyaletten yönetiliyor?
Hasan Cemal bu konuya el at
Eskiden her gün masasında birkaç şişe su olurmuş Hasan Cemal'in. Küçük cam Şaşal şişelerinin plastik kapaklarını açmak için de her gün bir sinir harbi verirmiş.
Şimdi olduğu gibi bu şişelerin kapakları çevirerek kolay açılmıyordu. Kapakla, onu tutan halkanın arasındaki bir bandı çıkarmak gerekiyordu önce. Zaman zaman da bu bant kopar, şişe bir türlü açılmazdı. Makasla, bıçakla girişip parmaklarınızı keserdiniz.
Yıllar önce Meral Tamer konuyu köşesine taşımıştı, bu konunun da adeta takipçisi oldu ve kapakları değiştirtti.
Şimdi ikinci aşamadayız ama...
Artık dünyada çevre kirliliği, sağlıklı beslenme gibi konular birer 'şıklık' olmaktan çıktı yaşam tarzının bir parçası haline geldi. Batı şehirlerinde insanların doğuştan bu duyarlılığa sahip olmaları bekleniyor. Evden çıkarken ışıkları kapatmak, şarjları fişten çekmek gibi şahsi karbon ayak izini azaltmak gibi konular artık gündelik rutinin bir parçası.
Amerika, son zamanlarda pet şişelerin kapaklarını küçültüyor. Bildiğimiz kapakların yarısı kadar artık. Daha az plastik harcanıyor böylece. Küçük ama önemli bir detay. İncelmiş, daha küçük kapak aynı işlevi görüyor en önemlisi...
O yüzden diyorum ki Hasan Cemal bu konuya el atsın...
Tebrikler
En çok küfredilen, yerine en fazla göz dikilen, sürekli hedefe oturtulan, kıskanılan, yer yer toplu saldırıya geçilen Yılmaz Özdil'e...
Yandaş medyanın savaş açtığı, itibarsızlık kampanyası başlattığı, yok etmek için uğraştığı, hedefe oturttuğu odatv.com'a...
İkisi de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ödüllendirildi, onurlandırıldı.
Hadi en az yandaşlar kadar avamlaşalım: Bu da size kapak olsun.
Maç partisi
Elbette Digiturk'ün şikayetiyle blogger.com'un kapatılmasına karşıyım. Bu konuda alınacak başka bir pozisyon olduğunu da düşünmüyorum.
Sadece, kapatma gerekçesini okuyunca tek bir konuya takıldım:
Maçları blog'larından takip eden, şifreleri blog'larda kıran, 'Hadi gelin bu akşam blog'da maç izliyoruz' diyen insanlar kim? Nerede yaşarlar, ne yer ne içerler, nasıl bir kafa yapısıdır onlarınki... Bence iyi bir 'haber' var burada.
Ne garip, benim hiç aklıma gelmedi blog'dan Galatasaray-Fenerbahçe maçını izlemek... Tanıdığım hiç kimsede de böyle bir şey görmedim; Digiturk'ü olmayan en kötüsü gider kamuya açık bir sürü yerde izler maçını. Bugüne kadar da böyle insanlar gördüm zaten...
Ama ya diğerleri? İşte onları çok merak ediyorum. Binlerce blog'un geleceğiyle oynayan dijital futbolseverler...