Nasıl ki, hiç tanımadığımız birinin kaybına, ölümüne üzülmüyorsak, bilmediğimiz değerlerin kaybıyla ilgili empatiyi, gerekli zekâyı da kullanamıyoruz galiba. Galatasaray Üniversitesi’nin yanışını ‘naklen’ izlerken, "Rezidans olursa ilk daireyi ben alacağım" gibi ‘eşsiz espri’ler(!) yapabilen ya da durumu bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi zanneden ‘dünya güzeli’(!) insanlar hakkında da en hafifinden ‘bilmiyorlar’ diyebildim. Ama gazeteci arkadaşım Şükrü Andaç’ın eşi Defne çok daha güzel ifade etmiş: "Bu şehre layık değiliz, sadece mirasyediyiz".
ABD’nin Philadelphia eyaletinde Amerikan Anayasası’nın ilan edildiği binanın ‘nasıl pazarlandığını’ hatırlıyorum da; "Abraham Lincoln şu sandalyede oturdu; bu masaya ellerini koydular..." Niye ise onlara kızıyordum "Gelsinler de şöyle bir Dolmabahçe Sarayı’nı gezsinler, bizim padişahın bırakın oturduğu sandalyeyi, adam o sandalyeyi elleriyle yapıyor, oymalar işliyordu yahu!" Bu garip kızgınlığın nedeni sanırım içten içe üzüntüydü; değer bilmeyişe hayıflanma!
Bu alanda İZ TV’nin çabalarıysa göz ardı edilemez. Mesela kanalda hayranı olduğum ‘Yaşayan Mekânlar’ serisi; İstanbul’da ‘bizimle büyüyen’, içlerinde yaşadığımız, okuduğumuz, çalıştığımız, eğlendiğimiz tarihi yapıları bizlere tanıtır. 7 bölümlük belgesel serisi ‘Coşkun Aral’la Avrupa Notları’nın bitişi üzerine verilen yemekte öğrendim ki buna benzer çok değerli bir proje daha geliyor.
11 BÖLGEYE, 5 İSİM
Malum, UNESCO 1972 yılından beri ülkeleri bir araya getiriyor ve çeşitli alanları belirleyerek koruma altına alınmasını sağlıyor. 190’dan fazla ülkenin korumayı taahhüt ettiği, evrensel değeri olan yaklaşık 1000 doğal ve kültürel varlık UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.
Ve şimdi Türkiye'de, tarihi ve doğasıyla bu listeye giren 11 bölge, Berna Laçin, Altan Gördüm, Özge Özberk, Vildan Atasever ve Geveze tarafından anlatılacak. Projenin adı ise ‘Miras Türkiye’. Belgesel, şubattan itibaren her ay bir bölüm olmak üzere İZ TV ekranlarında olacak.
HANGİ ÜNLÜ NEREYİ ANLATACAK?
Oyuncu Berna Laçin’in sunduğu ve şubat ayında yayınlanacak ilk bölümde başrolde, Pamukkale ve çevresindeki antik kentler olacak. Suyuyla meşhur Hierapolis ile efsaneleri ve hikâyeleriyle iki antik kenti yani, Ksantos ve Letoon’ı izleyicilere Laçin anlatacak.
Ünlü DJ Geveze’nin sunuculuğunu üstlendiği, mart ayında yayınlanacak ikinci bölümde ise dünya üzerindeki ilk yerleşim yerlerinden biri olan ve 9 bin senelik tarihinin izlerinin ortaya çıkarılmaya devam edildiği Çatalhöyük ve tarihin en güçlü imparatorluklarından biri olan Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşaş ekranlara gelecek.
Oyuncu Özge Özberk’in gözlemleriyle ekrana gelecek bölümde İstanbul Tarihi Yarımadası, Edirne’deki Selimiye Camii ve Külliyesi ve Homeros’un destanının gerçeğe dönüştüğü, şöhreti Hollywood aracılığıyla tüm dünyaya yayılan Troya Antik Kenti'ni ziyaret ediliyor.
Usta oyuncu Altan Gördüm izleyicileri dağların arasında yer alan, taşın aşkla işlendiği İslami mimarinin en güzel örneklerinden biri olan Divriği Ulu Camii’ye, ardından da dünyanın en yüksekteki açıkhava müzesi olarak adlandırılan Nemrut’a doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Serinin bir diğer bölümünde ödüllü oyuncu Vildan Atasever ile birlikte peri bacalarının gizemli ülkesi Kapadokya ve özgün evleri, camileri, çarşısı, mahalleleri ve sokaklarıyla Osmanlı dönemi mimarisinin hâlâ yaşayan en canlı örneği olan Safranbolu tanıtılacak.
Taksi şoförü olmak için 1 yıl haritayla çalışmak gerektiğine kim inanır!
Motorlu kuryelere benzeyen birini düşünün; aracının önüne iliştirilmiş ilginç bir harita ile sokak sokak dolaşıyor... İngiltere’nin başkentinde sık sık böyle adamlar görmeniz mümkün… Ben de ilk önce kurye, pizzacı ve bunun gibi meslekler yakıştırdığım adamların ‘taksi şoförü adayı’ olduğunu öğrenince pek bir şaşırmıştım.
Herkesin ‘karşının taksisi’ olduğu günümüz dünyasında garip ama gerçek: Londra’da taksi şoförü olmak için en az bir yıl bir motor ve harita ile gezerek her sokağı, her köşe başını öğrenmek, tarihi ve turistik yerleri, park, karakol ve tiyatroları ezbere bilmek şart!
Hatta bu eğitimi alanların bir ismi bile var: ‘The Knowledge Boys/Girls’ (Bilgi-Tecrübe Delikanlıları/Kızları’.)
Yılda 6 bin kişi bu eğitime giriyor; geçebilen kişi sayısı ise 700 ile 1000 arasında değişiyor.
Eğitime girenlerin 320 rotayı, 25 bin sokağı, 20 bin önemli noktayı ezbere bilmesi gerekiyor. Yoksa Londra’da taksi şoförü olmak imkânsız!
Bu sadece yol bilme kriteri; İstanbul-Londra arasındaki ‘yakın-uzak mesafe’, nezaket, temizlik gibi karşılaştırmalara ise hiç girmiyorum!