Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 18 Mart 2016’da varılan göçmen mutabakatı, 20 Mart’ta yürürlüğe girdi.
Buna göre;
- Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan’a göçü engelleyecek;
- Sınırı geçen göçmenlerin iltica başvuruları BM gözetiminde incelenecek;
- Uygun olmayanlar Türkiye’ye iade edilecek; AB her iade karşılığında Türkiye’den bir göçmen alacaktı.
- Geçişler ciddi şekilde azaldığında Mart 2016’da 3 milyar, 2018 sonuna kadar bir 3 milyar euro daha yardım yapılacak;
- Haziran 2016’dan itibaren Türkiye’ye vize muafiyeti sağlanacak;
- Türkiye’nin AB süreci hızlandırılacaktı.
Ne oldu?
28 Mart 2016 tarihli Financial Times haberine göre; “Anlaşmadan sonraki bir hafta içinde Yunanistan’a giden göçmen sayısında keskin bir düşüş oldu. 26 Mart’ta Yunan adalarına ulaşan göçmen sayısı günde 930’dan 78’e düştü.”
3 Ekim 2017’de Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, “Türkiye hükümetinin iradesi sayesinde kaçak göç sıfıra indi” dedi.
14 Mart 2018’de Uluslararası Göç Örgütü, Yunanistan’a göçün yüzde 97 azalarak 28 bin 907’ye düştüğünü açıkladı.
3 Eylül 2018’de AB Genişleme Sorumlusu Johannes Hahn, Euronews’a “Anlaşma her iki taraf için de iyi gidiyor. Mutabakatın ardından Avrupa’ya gelen kaçak göçmen sayısı hızlı bir şekilde düştü” dedi.
24 Haziran 2019’da Avrupa İltica Destek Ajansı (EASO) Türkiye’den Yunan adalarına göçün yüzde 97 azaldığını teyit etti.
Ancak AB, Mart 2016’dan 2018 sonuna kadar söz verdiği 6 milyar euroyu ‘küçük taksitlere’ böldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 sonunda ‘170 milyon euro’ geldiğini açıkladı.
Avrupa Komisyonu, ödenen rakamı Aralık 2017’de ‘1 milyar 85 milyon euro’ olarak açıkladı.
AB, ikinci 3 milyar euroluk dilim için ise 29 Haziran 2018’de onay verdi.
AB, 24 Temmuz 2018’de de, “73 proje için 2.4 milyarlık ödeme planının onaylandığını” duyurdu.
Özetle,
AB, 2018 sonuna kadar ödemeyi taahhüt ettiği yardımın yarısından azını, iki yıl gecikmeyle yaptı.
Sanıldığı gibi bu para, Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı harcamalar için değil, AB onayından geçen ‘yeni’ projeler için verildi.
Ayrıca;
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize serbestisi sağlanmadı.
- Türkiye’nin AB üyeliği süreçleri hızlandırılmadı.
AB HUKUKU ‘YUNANİSTAN HAKLI’ DEMİYOR
Almanya’nın resmi haber kanalı Deutsche Welle, “Yunanistan’ın sığınmacılara davranışının AB hukukuna uygun olup olmadığını” soruşturdu.
DW’nin haberinin ilk cümlesi şöyle: “Bu soruya yanıt vermekte zorlanan AB Komisyonu’nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson, Yunanistan’ın tutumunun uluslararası ve Avrupa hukukuna uyduğunu ‘Kimse kesin olarak söyleyemez’ diyor.”
DW’ye demeç veren Alman Vakıfları Göç ve Uyum Bilirkişi Konseyi Başkan Yardımcısı Daniel Thym’in sözleri ise şöyle: “Yunanistan’ın Türkiye sınırındaki sığınmacılara yönelik tavrı yasalara aykırı. Yunanistan sınırda iltica başvurularını kabul edebilir. Hiçbir işleme tabi tutulmadan, insanların geldikleri ülkeye geri gönderilmesi, Avrupa iltica hukukunun açık ihlalidir. AB yönetmeliğinde, ‘Üye ülkeler bir kişiyi sadece iltica başvurusunda bulunduğu için gözaltına alamaz’ deniliyor. Yunan makamlarının gözaltılarda hukuk devleti standartlarına uymadığına dair birçok işaret var.”
Thym, çok önemli bir konuya daha değiniyor: “Türkiye-AB mutabakatı, Türkiye’yi insanların tehlike altında olmadığı ‘güvenli üçüncü ülke’ olarak tanımlıyor. Ancak Yunan mahkemeleri geçen yıllarda Türkiye’nin güvenli üçüncü ülke olmadığı gerekçesiyle başvuru yapanları haklı buldu.”
Bu kararların FETÖ, PKK gibi terör örgütü üyeleri hakkında verildiğini hatırlatalım.
ETİMOLOJİ: MÜLTECİ Mİ, GÖÇMEN Mİ, SIĞINMACI MI?
Suriyeliler için en çok kullanılan ‘mülteci’ ifadesi, Arapça kökenli ‘lucu/sığınma’ anlamında ‘iltica’dan geliyor.
Göçmen ise Türkmence ‘ev taşıma, göç’ten günümüz Türkçesi’ne geçti.
Güncel durumu anlatmakta ‘sığınmacı’ ifadesinin kullanılması daha yerinde görünüyor.