Irak'ın kuzeyindeki Başika üs bölgesine yönelik roketli saldırıda bir askerimiz şehit düştü. Bu saldırıyla dikkatler yeniden bu bölgeye odaklandı.
Türkiye, Musul'un 20 kilometre yakınlarındaki Başika'ya 2015 yılında Bağdat'ın talebi üzerine ve iki ülke arasındaki askeri anlaşmaya dayanarak konumlandı.
DEAŞ'ın bölgeden temizlenmesinde ve Musul'un kurtarılmasında Başika'daki askeri üssün katkıları azımsanmayacak düzeydedir.
Türk askerinin buradaki varlığı Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması anlamında da önemli bir işlev görmüştür.
Ne var ki bu durum, Türkiye'ye karşı duyulan rahatsızlığı engelleyememiştir.
Irak'ı kendi otorite ve güç sahası olarak gören bölgesel ve küresel güçler, Türkiye'nin buradaki varlığından ilk günden beri rahatsızlık duymuşlardır.
İran ve ABD'nin baskısı karşısında dönemin Irak Başbakanı Haydar el İbadi, bu askeri üssün boşaltılması için Ankara'ya çeşitli defalar çağrıda bulunmuş; fakat Türkiye, buradaki askeri üssü korumayı bilmiştir.
ABD Başkanı Barack Obama'nın "Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı duyulması ve Başika'nın boşaltılması" yönünde Ankara'ya baskı yaptığını unutmayalım.
Dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden da Türkiye'nin Başika'dan çıkması yönünde diplomasi trafiği yürüten isimlerden biriydi.
Musul'un 20 kilometre kuzeydoğusundaki bu Türk üssünden duyulan rahatsızlığın sebebi tabii düşündürücüdür. Ankara'nın sınır komşusu olan bir ülkenin daveti üzerine, tamamen askeri danışmanlık çerçevesinde burada varlık göstermesi bölge devletlerini ve ABD'yi neden rahatsız etmiştir?
Ayrıca Barack Obama döneminin devamı niteliğindeki Joe Biden'ın göreve gelmesiyle beraber Başika'nın yeniden gündeme gelmesi manidardır.
Irak ve Suriye'deki Türk etkisinden duyulan rahatsızlık şüphesiz sır değil. Rahatsız olan devletlerin başında İran ve ABD gelmektedir.
Önceki gece gerçekleşen roketli saldırının faillerine dair Ankara'dan resmi bir açıklama henüz yapılmadı. Ancak bölgeden gelen haberler, İran'a bağlı Şii milislerin son günlerde bir hareketlilik içinde olduğunu işaret etmekteydi. Türk üssüne yapılan saldırıda kullanılan roketlerin Bağdat'taki depolardan nakledildiği de iddialar arasında. Başika'daki askeri üsse yönelik saldırıyla eşzamanlı olarak Erbil Uluslararası Havalimanı da hedef alındı. Bu eşzamanlı saldırıların arkasında hangi gücün ya da devletin olduğu aslında bilinmiyor değil.
Bölgede esasen İran'a bağlı milisler ile terör örgütü PKK'nın çeşitli yerel gruplarla birlikte terör konsorsiyumu kurduğu ve ortak hareket ettiği biliniyor. Başika saldırıların arkasında da muhtemelen aynı terör konsorsiyumu var.
ABD'nin, Biden'ın göreve başlamasıyla beraber bölgede Obama dönemi ayarlarına döndüğü gözleniyor. İran da yeni ABD Başkanı'nın paralelinde bölgeyi dizayn etme çabası içinde. Ancak koşulların beş yıl öncesinden farklı olduğu ve bu arada Ankara'nın Irak ve Suriye'de çok daha fazla güçlendiği unutulmamalı. Bu tür terör saldırılarıyla Ankara'ya geri adım attırmaları mümkün değil.