Güney sınırlarımızda son altı yedi yıldır yaşananları “terör koridoru” veya “terör devleti” biçiminde değerlendirmek de hayli yetersiz. Çünkü bu yaklaşım, meseleyi Suriye’nin kuzeyinde olup biten bir soruna indirgiyor. Bu da haliyle “orada ne yapıyorlarsa yapsınlar, bize ne” düşüncesini doğuruyor.
Suriye’nin kuzeyinde “İkinci İsrail”in temelleri atılıyor, bu doğru. Ama daha önemlisi yanı başımıza kadar sokulan ABD’nin aslında PKK/PYD’yi bize karşı “büyük savaşa” hazırlıyor olması.
Suriye’de iç savaşın patladığı günden beri PKK/PYD, Türkiye’ye karşı hazırlanıyor. ABD gözetiminde geliştiler, büyüdüler, silahlanıp dikkate değer bir askeri güç haline geldiler. ABD’nin silah, mühimmat, teçhizatla donattığı, sahada yönlendirdiği PKK/YPG, Türkiye sınırı boyunca yayılarak düzenli bir orduya dönüşme aşamasına geçti.
Bir adım sonrası ABD gözetiminde Türkiye ile “büyük savaşa” tutuşmak olacaktı. Türkiye’yi sindirmeden, parçalamadan, sürekli savunmada kalmaya mahkum etmeden “İkinci İsrail”in kurulması da zaten mümkün değil. Hâlâ da hazırlıklar bu yönde.
Ancak Zeytin Dalı Harekatı, Pentagon’un hesaplarını bozdu. Afrin operasyonuyla hazırlığı yapılan o “büyük savaş” erken başladı. Türkiye, startını verdiği Zeytin Dalı Harekatı’yla zamanını, zeminini, biçimini kendi belirlediği bir askeri harekat yürütmekte. Afrin, Menbiç ve Irak sınırı boyunca terör örgütünün varlığının bulunduğu bütün alanlar, Türkiye’nin yürüttüğü askeri harekatın kapsamı içindedir.
ABD’nin, terör örgütünden düzenli ordu kurup göz göre göre üzerimize saldırmasını beklemek zaten büyük hata olurdu. Türkiye, Zeytin Dalı Harekatı’yla bir gece ansızın terör örgütünün tepesine binerek, ABD’nin ülkemizin bekasını tehdit eden hazırlık ve planlarını yerle bir etti.
Türkiye, zamanlaması itibarıyla tarihi önemde bir müdahaleye imza atmıştır. ABD, Ankara’nın bu operasyonu çabuk bitirmesi için elinden gelen her şeyi yapacak. Şimdiden havuç-sopa politikası uygulamaya başladıkları görülüyor. Bir yandan aba altından sopa gösteriyorlar, diğer yandan “Türkiye bizim müttefikimiz” zırvalıklarıyla, çocuk kandırır gibi Ankara’yı hizaya getirmeye çalışıyorlar.
Türkiye için bundan sonra ABD’nin ne söylediği değil, ne yaptığı önemlidir. ABD dış politikasına dikkatli bakıldığında bugüne kadar ne Obama’nın sözü geçti, ne de Trump’ın sözü para ediyor. Önceki Başkan Obama, Türkiye’ye Menbiç’ten çekilme sözü vermişti ama Pentagon, PYD’yi Menbiç’te daha da kalıcı hale getirdi.
Başkan Trump da PYD’yi silahlandırmaya son verecekleri sözünü verdi ama Pentagon, PKK/PYD’ye silah, mühimmat ve teçhizat sevk etmeyi sürdürdü. Amerikan sistemine hakim olan gücün, şu ana kadar sahadaki ve sınırlarımızdaki hareketliliğinin yönü hiç şaşmadı. Türkiye’yi hedef alan planları hiç aksamadan yürüyor.
Ankara, bu gerçeği tespit etmeseydi herhalde kendi göbeğini kendisi kesmeye kalkışmazdı. ABD’nin hedefi bellidir; Ankara’nın da alması gereken tavır, atması gereken adım ortadadır. Zeytin Dalı Harekatı Afrin’de durmayacağı gibi Menbiç’e de yönelecektir. ABD’nin tehditleri artık bu gidişatı değiştiremez.