ABD Büyükelçisi John Bass’ın Star gazetesine verdiği demeç Türkiye kamuoyu için keşke inandırıcı olabilseydi. Sayın Büyükelçi her ne kadar beyefendi üslubuyla açıklamalar yapsa da, gerçekleri gizlemek gibi bir diplomatik görevi bulunmayan Casim İsmail adlı Suriyeli bir beyefendinin sözlerine ben daha çok inanıyorum.
Açıklayayım. İlk olarak, bunun basit bir nedeni var. Irak- İran savaşının başlangıcından itibaren 35 yıl geçti, ABD’nin komşu ülkelerde çeşitli müdahaleleri oldu. O günden beri ülkemizde görev yapan ABD Büyükelçileri hep umutlu konuştular ama her bir Amerikan müdahalesi bir öncekinden daha feci sonuçlar verdi. Irak ve Suriye’deki durum apaçık gözler önündedir.
İkinci olarak, Büyükelçi Suriye’nin kuzeyindeki nüfus dağılımının değişmesi gibi bir projeye karşı olduklarını söylüyor ki durum hiç de öyle görünmüyor. Orada bir etnik temizlik yaşandığı açıktır. Aslında bundan PKK-PYD’den önce ABD’nin bizzat kendisi sorumludur. Zaten bazı dar görüşlülerin sandığı gibi sorun Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurulup kurulmaması değildir. Sorun, ABD tarafından ekilen nifak tohumlarının yarattığı tehlikedir. Etnik sorunlar tıpkı Filistin sorunu gibi kangren haline gelip bölgeyi mahvedebilir.
* * *
ABD önderliğindeki koalisyon uçakları Tel-Abyad bölgesindeki Arap köylerini neden bombalamıştır? Örneğin İtsan adlı köyde hiçbir silahlı unsur yok iken bombalama yapılmasının Arap halkını korkutup kaçırmaktan ve etnik temizlikten başka amacı olamaz. Bakınız 4 çocuğuyla birlikte Türkiye’ye sığınmış olan Casim İsmail adlı 70 yaşındaki bir Tel Abyadlı ne diyor: “Köyümüzde DAEŞ’lı yoktu ama köyümüzü bombaladılar. İki komşumuz ölünce kaçmak zorunda kaldık. Bizim evlerimizde bir yıkım yoktu ama bombalar bizi de vurur diye korktuk. Evimizi terk etmek zorunda kaldık” .
Tel Abyad’daki etnik temizlik geniş bir planın parçasıdır. Bunu Kobani (Ayn-el Arab)’ye DAEŞ tarafından önceki gün yapılan saldırıdan anlayabiliriz. Doğrudur, ABD için mesele Kürt devleti kurmak olmayabilir ama Suriye’de uzun soluklu bir Kürt-Arap çatışması yaratılmak istendiği de görülmektedir. Irak’ta2003 yılındaki ABD müdahalesi sonrasında uygulanan politikalar yüz binlerce insanın öldüğü mezhep çatışmaları doğmuştur. Suriye’de nüfusun yüzde 90’ının aynı mezhepten olması, Batı’nın bu ülkedeki çatışmaları etnik temele yöneltmesinin nedenidir. Kobani’de bu yazının yazıldığı saat itibarıyla bir kısmı kadın ve çocuk 160 sivil Kürt infaz edildi. Öte yandan Haseke’de de Arap savaş tutsaklarının öldürüldüğü haberlerini alıyoruz. Bu bir girdaptır ve bölgede herkesi içine çekebilir.
* * *
Batı, Suriye’deki terör örgütleri aracılığıyla çatışmayı tırmandırırken bir yandan da Türkiye politikasında etkin olmak amacıyla PYD-PKK’yı destekler pozisyondadır. ABD’ye Türkiye’de destek veren liberal aydınlar da ‘kendi topraklarını korkunç terörist IŞİD’e karşı savunan kahraman PYD’ masalını okumaya devam ediyorlar. Kendi toprağını koruyan bu kahramanların Arap toprağı Rakka kırsalında, hiç Kürt bulunmayan Tel Abyad’da işleri nedir?
Türkiye’de ailelerinden toplanan binlerce genç aslında ABD’ye paralı asker olarak hizmet vermektedir. Eylemleriyle kendilerince haklı bir ulusçu davanın peşinde koşarken aslında korkunç bir etnik savaşın piyonu olmaktadırlar. Bugün gelen ve ileride gelecek on binlerce cenazenin vebali de bu gençlerin örgütlerinden çok ABD’nindir. ABD Büyükelçisi Bass, Star Gazetesi’ne demeç verirken bu gençleri ve onların ailelerini bir an için düşünmüş müdür?