Siyaset kulislerinin en fazla merak ettiği konularda, 'zirvede' anlaşmaya varıldı. Karar vericiler, oturup konuşmuş olmasalar da 'zımnen uzlaşma noktasına' ulaştılar.
Kaderin ve politik yaşamın, insanın önüne neler getireceği bilinmez, ne var ki iktidar, 'gelecek projeksiyonları için yol haritasını' çıkardı.
Güzergahın arkasında ve önünde ne var, bakalım...
Gül ve Erdoğan bugüne dek 5 yıl mı 7 yıl mı konusunu 'aralarında hiç konuşmadılar'.
Gül bekledi, fakat konusu açılmadı.
Erdoğan en baştan beri 7 yıl üzerinden siyaset yürüttü. Gül'e göre de doğrusu buydu. Ancak 5 yıl seçeneğine karar verilirse, 'ikinci dönem aday olurum' düşüncesiyle baktı, dikkatle ve sessizce izledi.
Siyasetin hatası şu: Politik yaşamın bu kadar kaygan olduğu bir ülkede, belirsizliklerin bu denli yoğun ve kutuplaşmanın böylesine derin yaşandığı dönemde 'adının konulması' gerekiyordu. Yapılmadı. Gül'ün bundan rahatsız olduğu sır değil. Hukuki belirsizlik varsa onu siyaset giderir.
Çok daha önceden bazı düzenlemelerle tartışma bitirilebilirdi. Erdoğan'a yakın isimler bu yöndeki eleştirilere hep 'ama burası Türkiye... Ne olacağı belli olmaz ki' yanıtını verdiler.
YENİ ORTA SINIF KAVGAYA İZİN VERMEZ
Son bir haftada belli konular netleşti. 7 yıl tartışması iktidar açısından bitmiş durumda. Kiminle konuşsanız aynı sözler.
'Peki Erdoğan Köşk'e çıkarsa partinin başına kim gelecek?' sorusu da öyle. Şaşırtıcı olan bu... Ağız birliği etmişçesine 'Gül' diyorlar.
Dikkat! Daha önce böyle konuşulmuyordu. Gül'den her zaman saygıyla bahsedilse de farklı isimler zikredilirdi. Anladığım, hem 7 yıl hem de Gül'ün dönüşü için Başbakan Erdoğan 'siyasi raconu' kesmiş.
Gül ve Erdoğan'ın makam için kavga etmeyeceklerini, yıllar içinde defalarca yazmış bir gazeteciyim.
Elbette her ikisinin de beklentileri ve hedefleri var. İnsani hırsları... Hatta zaafları. Ancak onların yapıp etmelerine, siyasal hamlelerine hakim olan ana motivasyon bunların ötesinde. Anlamak için sınıfsal analiz gerek. AKP'yi iktidara taşıyan ve orada tutan güç, Anadolu'dan çıkan ve İstanbul'da boy gösteren yeni toplumsal sınıf. Elbette ağırlıklı olarak küçük ve orta boy işletmelerin sahiplerinden oluşuyor. 'Yeni muhafazakar anlayış' hakim. Yeni değerlere sahipler. Dünyaya daha açıklar. İhracat yapıyorlar. Maddi manevi kazanımlarını korumak için demokratikleşme hamlelerinin devamını istiyorlar. Bu noktada baskıcı da oluyorlar. Erdoğan'ı Köşk'e çıkması konusunda haklı buluyorlar. Ama sonrasında adı geçen bütün isimlerin partiyi zayıflatacağına inanıyorlar. Bunun istisnası olarak Gül'ü görüyorlar. 2012 girmeden şekillenen siyasal uzlaşmada bu havanın etkili olduğunu düşünüyorum.
ŞİFRE 2023 HEDEFİNDE GİZLİ
Bir zamanlar 'B Planı Gül' manşeti atmıştık. Haberi kendim yazmıştım. O haberi Erdoğan'a en yakın bir isimden almıştım. O gün için bu, şok edici bir haberdi ve ilk kez konuşuluyordu. Önceki gün beraberdik. 7 yıl için de Gül'ün ikinci başbakanlığı için de teyit verdi. Hesabı da şöyle yaptı: 'Başbakanımız Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı için büyük hedefler koydu. Türkiye'yi dünyanın en büyük on ülkesinden birisi haline getirmek öncelikli hedef. O tarihte Cumhurbaşkanı olmak ister tabii ki. 2014'te Köşk'e çıkarsa, iki dönem üzerinden bu hesap tutar. 2012 senaryosu bu hesap göz önüne alınınca zaten hiç gündemde olmamıştı.'
Hava bu. Hesap ortada. Ankara'da yeni bir durum söz konusu. Bundan böyle tartışmalar ve siyasi mücadeleler bu zeminde ilerler. Muhalefetin oyun planı da öyle... Heyecanlı günler başlıyor.