Önce Atatürk'ün harika bir fotoğrafı ve altında 'Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür' sözü.
Ardından Aşık Veysel'in, 'Uzun ince bir yoldayım' türküsü geliyor.
Biraz ileriye bakıyorum bütün zarafetiyle Oya Eczacıbaşı...
İstanbul Modern'in haklı gururunu yaşıyor.
Çankaya Köşkü'ndeyiz...
Kendi kendime söz vermiştim, önemli bir engel çıkmadıkça Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri törenine her yıl katılıyorum. Devletin zirvesinden sanatın, edebiyatın, kültür ve düşünce hayatının emekçilerine ödül verildiğini görmek ve oradaki konuşmalarda derinliği hissetmek ruhuma iyi geliyor. Geleneği bozmadık, Hilmi Yavuz Hoca'yla gazetede buluştuk, Çiğdem Toker bize kahve ikram etti, Köşk'e beraber çıktık.
Seçici jüri, bu yıl üç ödül sahibi belirlemiş. Prof. Dr. Cemal Kafadar, Prof. Dr. Ergin İnan ve Oya Eczacıbaşı...
Cemal Hoca'yı hep duyardım, konuşmasına hayran oldum. Sonra tanıştım, kendisini kutladım. 'Tarih bu coğrafyada hayatın merkezinde olmalı' dedi. Uzun yıllar gurbette yaşayan birisi olarak 'Vatanımı zihnimde taşıdım, zihnimde yaşadım' sözleriyle gönüllerde taht kurdu.
'Bir İstanbul aşığı' olarak Haliç Köprüsü'nün yapılmasına itirazını da, '864 rakımlı tepede, Cumhurbaşkanı'nın huzurlarında' dile getirdi.
KÖŞK'TEKİ BEŞİNCİ ERGİN İNAN TABLOSU NEREDE?
Ergin İnan, resim dünyasının yakından tanıdığı bir sanatçı. Konuşmasından öğrendik, Hayrünnisa Gül sıkı bir Ergin İnan hayranıymış. Tören sonrası resepsiyonda Hayrünnisa Hanım'a 'Resme ilginiz nereden geliyor' diye sordum, 'gençliğinde kendisi de yaparmış'.
Bu arada Köşk'te dört Ergin İnan tablosu olduğunu biliyormuş, Ergin Bey 'Hayır beş tane' deyince First Lady, 'İlk geldiğimizde o dördünün bakımını yaptırıp, daha görünür biçimde sergilemeye başladık. Şimdi beşinciyi bulduracağım, muhtemelen depodadır' dedi.
Sohbetimizde bir bilgi daha aktardı, Hayrünnisa Hanım, 'Bu yıl Darphane'den özel ödüller buldurup yaptırdık, çok güzel oldu' diye anlattı. Demek ki özellikle kendisi ilgilenmiş.
MECLİS BAŞKANI'NDAN KARİKATÜR ÖVGÜSÜ
Gül'e gündeme ilişkin soru sormak istedik, 'Bu havayı dağıtmayalım' diyerek güncele girmekten kaçındı. Ama yine de 'belli sınırlar içinde kalarak' mesajlarını verdi. Özellikle BDP'li vekillerin Meclis'te Kürtçe konuşmalarına karşı uyarıları yerindeydi.
Meclis Başkanı'yla karşılaştık. Bir grup gazeteci, Başkan Mehmet Ali Şahin'le konuşuyorduk, birden bana 'Bugünkü karikatürünüz çok ilginçti, günün karikatürü seçtim' dedi. Bilmeyen gazeteci arkadaşlar vardı, ben anlattım. Vedat Kemer gerçekten günlük gazete karikatürüne olağanüstü bir etkinlik kazandıran çizimlerine devam ediyor. Her düzeyde ve her kesimden bize gelen tepkiler onun hem tarafsız, hem muhalif çizgisinin her geçen gün giderek büyüyen bir ilgi ve etki alanı yarattığını gösteriyor. Çünkü mizah yapıyor, ironi yapıyor, herkese karşı muhalefet yapıyor ama asla hakaret etmiyor.
GÖKÇEK, YILBAŞI IŞIKLARINI SÖKTÜRÜYOR MU?
Resepsiyonda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le de karşılaştım. Ona 'Ankara'da, özellikle Çankaya bölgesinde yılbaşı ışıklandırmalarını söktürüyormuşsunuz, böyle şikayetler geliyor, eski bir Ankaralı olarak ben ihtimal vermediğimi söylüyorum, işin aslı nedir?' diye sordum. Bir isim söyledi ve çok tepki gösterdi, 'Böyle bir şey olabilir mi, bana ne? 20 yıldır hiç karışmamışım bu yıl niye karışayım, deli miyim?' dedi.
İçimde iyimser duygularla Köşk'ten ayrılırken, tanıtım filmindeki o çarpıcı cümleyi düşünüyordum: 'Anadolu uzun ince bir yoldur.'