LONDRA
'En çok önem verdiğim ziyaret' demişti Cumhurbaşkanı Gül. Sırbistan'da konuşmuştuk haftalar önce.
Ve dün o 'stratejik gezi' başladı.
Avrupa'nın en doğusundan en batısına doğru yolculuk...
'Diplomatik aklın', bölgesel politikaların etkinleştirilmesi için çerçeve çizmek üzere masaya sürüleceği 4 günlük müzakereler...
Uçakta, 'altın çağımızı yaşıyoruz' diyerek Türk-İngiliz ilişkisinin geldiği boyutu anlatıyordu.
İlk andan başlayarak bazı notlar aktarayım.
THY'den kiralanan bir Airbus ile Ankara-Londra seyahati yapıldı.
Uçakta iki bakan; eşleriyle birlikte Başbakan Yardımcısı Babacan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu.
10 gazeteci; 6'sı halen, ikisi eski 8 yayın yönetmeni, iki de Ankara temsilcisi.
Akademisyen Murat Belge ve Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer. Elif Şafak da programa davet edilmiş, zaten Londra'da yaşıyor. Anlamlı tercihler.
Artık Köşk kadrosunda olan Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz... Yılmaz, 'Işk İmiş Her Ne Var Alemde' isimli kitabı okuyordu, yazarı İhsan Fazlıoğlu.
OĞUL GÜL HEYETTE
Gül'ün oğlu Mehmet Emre de heyette. Bir gün önce 21.00 uçağıyla İstanbul'dan Ankara'ya beraber gitmiştik. Bütün resmi programların listesinde adı vardı, hepsine katılıyor. Çok da ilgili. Ticarete olduğu gibi siyasete de merakı var. Gül de belli ki oğlunun 'tecrübe kazanmasını' istiyor.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve eşi de bazı askeri anlaşmalar için Londra'da. Aynı uçakta değildik, ayrı yolculuk yapmış.
Ziyaret çok boyutlu planlanmış. Stratejik ortaklık kurgusu altında siyasi, ekonomik ve askeri işbirliğini artırmak hedefleniyor.
AB YOLU LONDRA'DAN GEÇER
Cumhurbaşkanı'yla sohbetimizde AB ile müzakerelerde en çok desteği İngiltere'nin verdiği, başlıca gündem maddesiydi. Gül, hemen her konuda Ankara-Londra arasında mutabakat olduğunu söyledi. Ne de olsa Fransa gibi ülkelerde 'akıl tutulması' yaşansa da güçlü geleneklere sahip İngilizler hep stratejik düşünür.
Bu gezinin de önceliği ekonomi ve uluslararası işbirliği.
Malum; global girişimcilik kurultayı toplanmıştı. TOBB-DEİK dünyanın dört bir yanından Türk işadamlarını buluşturmuştu.
TOBB Başkanı Anadolu'da son yaptırdıkları ankette işadamlarının AB'ye girişimiz için yüzde 85'e yakın olumlu görüş belirttiğini açıklamıştı. Gül, orta vadede tam üyelik perspektifimize çok inanan bir devlet adamı.
RENKLİ MEDYA NOTLARI
İngiltere ziyareti için kimimiz frak hazırladı, kimimiz smokin. Birer de koyu takım elbise... Protokol katı. Kısıtlı katılım nedeniyle programlar arası seçim yaptık. Ben Royal Albert Hall'deki klasik müzik konserini tercih ettim. Gül, bakan eşleri, Nazan Ölçer ve dört gazeteci çok ilginç bir konseri, tarihi salonda izledik.
Buckingham Sarayı'nda, yarın akşamki yemek ise Sultan Abdülaziz'in onuruna verilen yemek salonunda; o akşam çalınan müzik eşliğinde düzenlenecek. Program böyle.
Gül, Türkiye sınırını aşar aşmaz yanımıza geldi. Bana 'Durmuş Bey'i çok sıkıştırma' diye takıldı; Durmuş Yılmaz'la yan yana oturuyorduk. Sonra Yusuf Ziya Cömert'e rahatsızlığı nedeniyle 'geçmiş olsun', Hakan Çelik'e de nikahından dolayı 'hayırlı olsun' dileklerini iletti. İnsan evlenince kilo alır uyarısını da unutmadan...
Biz uçaktayken maç başlamıştı, tahminini sorduk, 'Orada tarafsız kalamayız, takımımız belli' diye güldü. 'Gazetecilerde Beşiktaşlı fazla' dedik. Haber geldi, Kartal iyi oynamış ama kazanamamış.
BU GURUR TÜRKLERİN
Gül, için çok yoğun program hazırlanmış. İngiliz basınına röportajlar ve iş dünyasıyla görüşmeler... Önde gelen işadamları hep burada. İşadamları notlarını ayrıca aktaracağım. Ali Babacan'a 'Bu kadarını beklemiyorduk demeyin' cümlesiyle yaptığı ekonomi uyarısını sordum. Onu da yarına yazacağım.
Hoş bir tesadüf veya güzel bir planlama, ziyaretin anlamını artırdı. Çukurova Holding'in çoğunluk hissesine sahip olduğu Türk şirketi Genel Energy dün itibarıyla Londra borsasında işlem görmeye başladı. Hem de petrol gibi bir sektörde önemli oyuncu olarak. Güçlerini birleştiren Türk ve İngiliz şirketleri, Genel Energy PLC ismiyle yola devam edecek. Cumhurbaşkanı, şirketin başkanı Mehmet Sepil ve CEO'su Tony Hayward'ı dün kabul edip, kutladı.
Mehmet Emin Karamehmet'in bir şirketi on yıldır New York Borsası'nda işlem görüyor, diğeri Londra'da halka açılıyor. Birisi Telekom sektöründe, diğeri enerji, 21. yüzyıl ekonomileri... Milliyet'te dün Ali Sabancı'nın girişimci olarak önce Mehmet Emin Bey'in adını sayması şaşırtıcı değil. Ülkeler böyle büyür, uluslararası markalar yaratarak.
Avrupa'nın en doğusundaki Türkiye ile en batısındaki İngiltere aynı dalga boyunda, aynı stratejik derinlikte yeni dünya düzeninde işbirliğini artırıyorlar. Küresel oyuncu olmak, uzun vadeli planlamayı, büyük düşünmeyi ve ittifaklar kurabilmeyi gerektiriyor. Türkiye işte bunu uyguluyor.
EKONOMİ BİR NUMARALI ÖNCELİK
Cameron dün Londra'da işadamlarına hitaben konuşurken ekonomiyi yeniden dengeye oturtmaktan bahsetti. Daha çok yatırım, daha çok ihracat hedefini vurguladı. İspanya'da 24 saat önce seçimi kazanan Halk Partisi'nin popüler lideri Mariano Rajoy da 'Ekonomi bir numaralı önceliğimiz' diyordu. Yeni dünya düzeni, her zamankinden daha çok uluslararası ticarete bağımlı. Ve diplomasiyle ekonomi, biri olmadan diğerinin yaşayamayacağı yapışık ikizler gibi. Gül'ün İngiltere temasları bu perspektiften bakınca gerçek önemini apaçık gösteriyor.
TÜRKİYE'DEN DOĞAN GÜNEŞ BATIYA GİDİYOR
Cumhurbaşkanı Gül, İngiliz Sanayiciler Konfederasyonu'ndaki konuşması tamamlandığında, başkana 'Bugünlerde bulutlar var. Parlak mıydı konuşmam' diye sordu. 'Güneş ışığı' yanıtını alınca, sözlerini çok alkış alan şu cümleyle bitirdi: 'Güneş doğudan doğar ve buraya doğru geliyor.'