Bir yıl sonra nasıl bir Türkiye'ye uyanacağımızı asla bilemeyeceğimiz günlerdeyiz.
13 ay sonra bugün yeni belediye başkanlarını belirlemek için sandık başında olacağız...
Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı 2014 yazına ise 2 yıldan az kaldı.
Ardından genel seçim...
Böyle bir ortamda 'Siyaseti dizayn edecek, ona yol haritası çizecek, gündem belirleyecek ve aktörlerinin rollerini dağıtacak bütün parametreler esnek ve değişken.'
Mesela terör... Bunlardan ilki.
PKK ve onu kullanan stratejik akıl, hedef tahtasına AKP'yi ve liderliğini oturtmuş durumda.
Terör devam ederse partiler arası rekabetin dengesi değişir. PKK, bölgedeki kanlı faaliyetlerini seçimleri etkilemek için artırıyor. Hiç hesaplanmıyor ama gerginliğin yükselmesi, şehit sayısının, PKK zayiatlarının artması ve iklimin sertleşmesi Doğu ve Güneydoğu'da en çok siyasi dengeleri etkiliyor.
PKK, saldırdıkça bölgede AKP'nin zayıflayacağını düşünüyor. Terörle halkı baskı altına almaya çalışıyor.
Bu şekilde devam ederse iktidar, öncelikle Doğu ve Güneydoğu'da erime yaşar. Halen Batı bölgelerinde bu ciddi bir sorun teşkil etmiyor ise, nedeni 'iktidar partisinin izlediği mücadele yöntemidir.' İktidar elinden gelen her şeyi yapıyor. Taviz vermiyor gibi bir hava ve inanç, siyasal erozyonu önlüyor.
Tüm bunlar yaşanırken ana zeminde kaymalar görülüyor.
Ülkenin genel iklimi ve algısı ise negatif yönde değişiyor.
İddiasını her geçen gün artıran, bölgesel güç olarak büyüyen, ekonomik ivmesi yükselen ve demokratik standartları yukarı doğru çıkaran ülke algısı bozuluyor. En büyük tehlike budur. Kısa vadede siyasal sonuç üretmiyorsa bu, 'konjonktürün geçici olduğu' inancındandır. Tıpkı terör gibi bu algıyı da acilen geri döndürmek gerekir. Aksi halde siyasal hesaplar değişir.
KOMŞULARIMIZ NASIL BİR İKTİDAR İSTER?
Tabloyu anlamak için şöyle düşünelim:
Artık, İran, Irak ve Suriye, hatta Rusya, Yunanistan ve Ermenistan Türkiye'de nasıl bir iktidar istiyordur sizce?
AKP'nin devamından yana olabilirler mi?
İşin doğrusu ABD dışında, Batılı ülkeler acaba AKP'li bir hükümetin sürmesine destek veriyorlar mı? AB sürecinin aksaması, Washington-Ankara hattındaki olağanüstü yakınlık Londra hariç; acaba Brüksel'de, Berlin ve Paris'te nasıl karşılanıyordur sizce?
İçeriye dönelim...
Sistem ve özellikle AKP üzerinde etkinliği olan güç, odak ve çevrelerden hiçbirinin Erdoğan'ın olası Köşk adaylığına ve cumhurbaşkanlığı ihtimaline soğuk bakacaklarını düşünmem.
'Endişeli modern' yüzde 25-30'luk kesim dışında, 'alerjik tepki veren' toplumsal bir kesim kaldığını da sanmıyorum. Erdoğan'ın gittikçe artan oranda 'hem muhafazakar hem de milli ve milliyetçi duruş gösterme özeni' burada tayin edici ana unsurlardan biri.
Ancak mesele, Erdoğan'ın Köşk'e çıkma ihtimalinden sonra 'AKP liderliğini de dizayn ve genel başkanını tayin etme, siyasetin de tek belirleyeni haline gelme' arzusu olsa gerek.
Ben politik sahnedeki gelişmeleri ve onun yansımalarını bu şekilde görüyorum. Bu keskin mücadele ve rekabet altında, halen Türkiye'nin en güçlü siyasal figürü olan Erdoğan hiç ummadığı müttefikler bulduğu gibi hiç tahmin etmediği muhaliflerle de karşılaşabiliyor. Günün sonunda, önce belediyelerde, ardından Çankaya'da ve nihayetinde 2015'teki genel seçimlerde siyasal aktörlerin nasıl belirleneceği hiç belli olmaz. Önce terör, sonra ekonomi ve hepsiyle bağlantılı biçimde dış politika gibi her an değişen dengeler ve ilişkiler ağı hem ülkenin, hem iktidarın hem de AKP'nin ana aktörlerinin kaderini tayin edecek. Onun için siz siz olun, bugünden yarına siyasetin falına bakarken çok iddialı konuşmayın.