Cumhurbaşkanı Erdoğan 26 Kasım Pazartesi günü Yeşilay’a ait bir etkinlikte yaptığı konuşmada; (mealen) “bazıları ısrarla tarihimizi Cumhuriyet’le başlatmak istiyor” diyerek sitemde bulundu.
Sayın Başkan bunu söylerken söz konusu çevrelerin bizi tarihi değerlerimizden koparmak ve nevzuhur bir devlet, millet kurmak istediklerini söylemiş oluyor.
Tam burada hatırlatmak gerekir, hani slogan haline gelmiş bir söz vardır:
Türkler devlet kurmazlar, zaruretler nedeniyle zaman zaman devletin ismini değiştirirler diye.
Burada asıl anlaşılması gereken, Cumhurbaşkanı’nın da işaret ettiği veçhile toplumun dinle ilişkisini kesmekle ilgilidir.
Ancak bu da Cumhuriyet’le başlayan bir ameliye değildir.
Ta Osmanlı’da, Osmanlıların Batıcıları bu süreci başlatmışlardı.
Bakın; 1872-1896 yılları arasında yayımlanan romanlar üzerinden ‘Türk Romanında İslami Öğeler’ isimli bir doktora çalışması yapan Canan Öktemgil Turgut ne diyor: “Romanlarımızda gündelik yaşamda İslami öğelerin fazla yer almadığı görülmüştür. Roman kişilerinin çoğu zaman dini inancı vardır. Ancak romanlarda başkişiler dindarca veya sofuca bir yaşam sürdürmezler. Bu romanların çoğunda gündelik ibadetlerini yapan başkişiler yoktur. Bazı romanlarda yaşlılar ve diğer ikincil karakterlerde dindarlık gözlenir…”
Biz biliyoruz ki o romanlarda anlatılan o günkü hayat değildir. O zevatın özlediği ve istediği bir dünyadır tasvir edilen;
Yani bugünler ta Tanzimat’la birlikte, hatta daha da önceden düşünülmeye ve gereği yapılmaya başlanmış.