1.
Kuşkusuz Ak Parti’de Recep Tayyip Erdoğan’ın partiden ayrılması ve yerine Ahmet Davutoğlu’nun gelmesi şekil olarak da, muhteva ve mahiyet olarak da büyük bir değişimdir.
2.
Ancak;
Ak Parti’nin genel bir karakteristiği var. Aslında fazla değişiklikler yapmadan, sürekli değişim ve yenilenme izlenimi vermekte, bu yönde bir algı oluşturmaktadır. Son gelişmelere baktığımızda da bunu görmek mümkün olmaktadır.
Davutoğlu’nun kurduğu yeni Ak Parti hükümetinin, bir önceki hükümetten birim bazında pek bir farkı yok. Keza MYK’da yapılan değişiklikler de üç isimle sınırlı kalmış durumda.
3.
Ancak;
Son iki değişiklik isim bazında küçük kalmasına rağmen, içerik açısından ciddi bir değişikliğe tekabül etmektedir. Mesela, MYK’da Hüseyin Çelik-Beşir Atalay değişimi önemli bir farklılığa işaret etmektedir. Bu değiş tokuş partinin dilini yeniden oluşturmak gibi bir sonuç doğuracaktır. Hükümetteki değişikliği de aynı şekilde okumak mümkündür.
Bir başka husus ise ;
Ak Parti zaman içinde sayısal olarak büyük değişiklik yapmasa bile,
Her an yeni bir proje, yeni bir açılım, yeni bir hamle ile kamuoyunun karşısına çıktığı için değişimin patronajını sürekli kendi uhdesinde tutmayı becerebilmektedir. Kamuoyunda sürekli değişim ve yenilenme olduğu algısı güçlenmektedir.
Yani,
Ak Parti küçük dokunuşlarla büyük neticeler elde etmeyi başarmakta, dinamizmini sürekli ayakta tutmakta ve siyaset üretme becerisini sürdürebilmektedir. Ak Parti’nin bu başarısı kendi varlığını güçlendirmenin yanında muhalefet partilerinin işini güçleştirmektedir. Onların iktidar motivasyonunu ellerinden almakla giderek büyüme ve güçlenme ihtimalini de ortadan kaldırmaktadır. Bu gidiş önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin geleceğini belirleyecek derecede önemli.
Yaşayarak göreceğiz…