Çocukların gözden kaçan bir dönemi var ki, o da ergenliğe hazırlık aşaması olan önergenlik! Hem psikolojik, hem de hormonal değişimler ve sonuçlarını uzmanlara sorduk; işte önerileri...
Minik bebeğimiz 3 yaşına geldiğinde bir 'Oh', 6 yaşına geldiğinde bir 'Oh' daha çekeriz. Temeller atılmış, o artık çocuk olmuştur. 'Biricik yavrum, ne güzel çocuk oldu, büyüyor...' derken; sanırız ki, 12-13 yaşına kadar yani ergenliğe kadar sakin bir dönem geçirecek! Ama nerede?
Özellikle 8-9 yaşıyla birlikte 'hayır'ları, tıpkı 2 yaşındaki gibi artar, mızmızlanmaya yer arar, kapılar çarpılır, dikkati dağılmaya, sarsaklığı ve özensizliği artmaya başlar...
Çoğu anne, 'Bu çocuk büyüdükçe aklı başına geleceğine tuhaflaşıyor' diyerek dert yanar, hatta hayalkırıklığı yaşar. Ebeveynler genellikle ne yapacaklarını bilemez; çoğu zaman 'Bu çocuğa ne oldu ki?' denilip geçilir...
6-7 YAŞLARINDA BAŞLAR
Oysa, çocuğumuz 6-7 yaşından sonra yavaş yavaş artık bir önergendir; bedeninde ve hissedişinde farklılıklar yaşamaktadır, tedirgindir ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır; çünkü kendi de kendine ne olduğunu bilememektedir. Biz anne-babalar ise, genellikle ergenlik nedir bilmeden büyüdüğümüz için, önergenliğin sıkıntılarını ve çocuktan bize yansıyanları onun şımarıklığına ya da otorite boşluğuna vermeye eğilimliyizdir.
Çocuğumuzun ergenliğe hazırlık döneminde doğru destekleri verebilmek, zorluklarını azaltmak ve aramızdaki ilişkiyi yeniden düzenlemek için önergenlik dönemini ihmal etmeyin! İşte, uzman psikolog Derya Gülterler'in önerileri...
ERGENLİK BELİRTİLERİ
Her çocukta ilk belirtiler diğerinden farklı bir zamanda görülebilir. Aslında zorluğu da büyük oranda bu yüzdendir. Çünkü hormonal değişimlerle birlikte vücut, ses, zihin yeni şekline doğru yapılanırken, bunu ilk önce ergenin kendi hissetmeye başlar. Bu hisle, artık ne arkadaşları gibi çocuk olduğunu, ne de ebeveynleri gibi yetişkin olabildiğini görmek, ergeni arada bırakabilir.
Bir yandan arkadaşları arasındaki yerini kaybetmemek için değişimleri gizlemeye çalışmak, öte yandan tüm bunların neden kendine özgü olduğunu anlamaya çalışmak zordur. Aynı durum, arkadaşlarına göre ergenliği biraz daha geç başlayanlar için de zorluklar yaratabilir.
ÇATIŞMA KAÇINILMAZ
Biz ruh sağlığı açısından, ergenlerin ve ailelerinin en tipik aktarımıyla belirtilerini çocuğun kendine dönüşü, bir yandan diğerleri arasındaki yerini korurken bir yandan da farklılığını ortaya koyma çabasıyla gözlemleriz. Ergen kendini anlamakta zorluk yaşarken, etrafındakilerin ona yardımcı olmasını bekler. Beklentilerinin karşılanmadığı her noktada da çatışma kaçınılmaz olur.
DESTEK OLMAK ÖNEMLİ
Bu dönemin de sağlıkla yaşanabilmesi bundan sonraki dönemlere daha az yükün kalmasını sağlar. Çünkü her yaş döneminin tamamlanması gereken sorumlulukları bellidir. Kendini sorgulamak, kimliğini bulmak, dünyadaki yerini tanımlamak ergenlik için çok önemli bir görevdir. Eğer onlara destek olmakta yetersiz kalırsak, kendini bulamamış bir yetişkin olarak yaşama devam etmeye çalışmak, yaşamını son derece zor hale getirecektir.
HEM BEDENİ, HEM RUHU DEĞİŞİR
Ergenin yaşadığı zorluk genellikle, hem bedenini, hem de ruhundaki değişimleri tanımlamak ve kabullenmekle ilgilidir. Aile ise, ergen kadar yoğun bir şekilde değişimi hissedemediği için ona hala çocuk gibi davranma eğiliminde olabilir. Zihnindeki gelişimleri, yaşamı ele alışındaki farklılıkları kabullenmek, ergenin dünyayı sorgulama sürecinde doğal olarak yapabileceği hataları anlayışla karşılamak aileyi zorlayabilir. Çocuklukta koydukları sınırları hangi ölçüde genişletebileceklerini bilemeyebilirler. Ergenlik aileden de bir ayrışma süreci olduğu için, ailenin buna izin verebilmesi ve sağlıklı bireyselliği desteklemesi başlı başına sarsıcı olabilir.
MODEL OLUN
Yetişkinin yapması gereken kendi yolunu bulmaya çalışan ergenle birlikte yürümek ve ona model olmaktır. Çünkü siz onu kendinizden uzaklaştırdığınızda, ergen mutlaka sığınacak başka bir liman bulur ve bu çok daha tehlikeli olabilir.
Ergenin deneme yanılmalarına ailenin sınırları içerisinde izin vermek, zorlandığı anlarda destek olmak, hatalarında kendini yeniden yapılandırmasına fırsat tanımak, yetişkinlerin sorumluluğudur. Unutmayın ki insan en çok görerek öğrenir.
ERGENLİKTEN FARKLI!
Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz (Çocuk Endokrinoloji ve Ergenlik Uzmanı)
'Ergenlik kızlarda 9-10, erkeklerde 11-12 yaşlarında başlıyor. Başlamasının nedeni çocukluk çağında çok düşük olan seks hormonlarının; yani kızlarda östrojen, erkeklerde ise testosteronun salgılanmaya başlaması ve bu hormonların etkisiyle kızlarda meme büyümesinin gözlenmesi, erkeklerde testislerin büyümeye başlaması. Genital tüylenme, meme büyümesi ve testis büyümesine eşlik edebilir veya tüylenmeler 6 ay sonra başlayabilir. Yani bu dönem her çocukta farklılık gösterebilir.
Halk arasında önergenlik olarak adlandırılan konu, 6-7 yaşlarından itibaren böbrek üstü bezinden salgılanmaya başlayan, zayıf androjen yani testosteron etki gösteren hormonların etkisiyle bazı belirtilerin ortaya çıkmasıdır. Bu salgılanan hormonun adı DHEA-S'dir; dihidroepiandresteronosülfat...
Bu hormon her çocukta ergenlik öncesi salgılanmaya başlar ve kan seviyelerinde artış olur, bu durumun tıbbi adı adrenarş'dır. Ön ergenlik dönemine çocuklar değişik yanıtlar verir, bu hormon zayıf bir androjen olduğu için ter bezlerinde artış ve ter kokusu; alında ve yüzde sivilcelenme, genital tüylenme ve koltuk altı tüylenmesi görülebilir. Bazı çocuklarda hafif kişilik değişikleri başlayabilir; ancak unutulmamalıdır ki bu durumlar normaldir. Ter kokusu, terleme, alında sivilcelenmeler ergenlik demek değildir!
Kızlarda ergenlik başladı diyebilmek için mutlaka meme dokularında sertleşme olması gerekir; bu bazen tek taraflı başlayıp diğer memede daha sonra görülebilir. Sonuç olarak, önergenlik her çocukta 6-8 yaşları arasında görülen normal bir süreçtir. Ergenliğe hazırlık olarak kabul edilir.'