Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın okuduğu hutbeye kızmışlar.
Ankara Barosu “nefret dili” demiş, “çağlar ötesinden gelen ses” demiş. İzmir Barosu da benzer kelimelerle hutbeyi kınamış…
Size ne ulan?.. Size ne Müslümanlardan?.. Size mi soracağız?..
Sen neye tapıyorsan tap. “Eşcinsellik,transit, homo’sapien..,” vesaire ne isen, neye inanıyorsan inan…
Dinsizliğin donsuzluğun seni ilgilendirir. Benim dinim haram diyorsa haram olduğuna inanırım.
Sana saygı duymak zorunda değilim. Tahammül ederim her ne isen.
Benim dinim kitabım bu, ve ben ona inanıyorum. Senin hoşuna gitmiyor diye kitabımı mı (Haşa) değiştireyim?..
Kitabımda ne yazıyorsa o... Sapkınlığın tarifi seni gerdi diye, sana ayıp olmasın diye (Haşa) inkar mı edeyim. Ayet okurken sana mı soracağım?!.. Karışma ulan karışma…
Elbette LGBT’ye daha önce de destek veren CHP’nin bu mevzudan uzak duracak hali yoktu... (İşin içinde hibinoluk varsa kaçırırlar mı hiç?!..)
Ali Erbaş’ın “ayet” alıntılayarak okuduğu “hutbeyi”, ‘nefret dili’ ve ‘düşmanlaştırıcı’ olarak nitelendirdi CHP Sözcüsü Öztrak.
Garip değil elbette...
CHP’nin Ayet-i Kerime’ye, “nefret dili, düşmanlaştırıcı” demesi gayet doğal. Din düşmanlığı.., pardon İslam düşmanlığı genetik kodlarında var zira.
“Ayrıştırıcı dil kullanmayalım” diyor, hangi ayeti okuyup okuyamayacağımızı da söylüyor CHP.
Öyle ya eskiden ne giyeceğimizi ve nasıl çağdaş olabileceğimizi öğretirlerdi. Ayetin mealini de onlar yapardı. (Anlamayan olursa, ikna odasında ikna edilirdi.)
Ben bu kafayla ayrışırım arkadaş.
Eşcinsel lobicilik midir, Lğbt midir her ne ise, inancımla kültürümle ayrışıyorum bu güruhtan.
Yahu eskiden Ramazan’la birlikte “laiklik elden gidiyor” sezonu açılırdı.
Bu sefer, “laiklik” değil, “hibinoluk elden gidiyor” demeye başladılar.
Korona etkisi olsa gerek.
“Aman” diyim.., bırakın gitsin, sosyal mesafe şart!..