İçinde bulunduğumuz güzel günler, Yüce Yaratıcı'nın bize gönderdiği mesajın anlaşılması, hayata taşınması ve ona dayalı değerler üretilmesi bakımından en elverişli günlerdir. Bu müstesna zaman diliminde yapılabileck en faydalı ibadet, Kur'an okumaktır. Kur'an'ın ilk emri " Oku!" olduğuna göre, bize düşen, anlayarak, düşünerek Kur'an okumak, Kur'an'ın ahlakı ile ahlaklanmak ve Yüce Yaratıcı'nın istediği gibi bir insan olmaya çalışmaktır. Bu ise ancak, aklın ve vahyin birlikte etkin olması ile mümkün olabilir.
AKIL VE VAHİY BİRLİKTE
Fatiha suresi, aklın ve vahyin nasıl birlikte etkin olacağını gösteren bir suredir. Bu sure, Müslümanların sık tekrarladıkları, her namazda okudukları, Kur'an'ın hem "giriş"i, hem de özeti gibidir. Hz. Muhammed'in peygamberliğinin hemen başlarında nazil olmuştur. Besmele, yani "bismillahirrahmanirrahim" ifadesi, bu surenin bir ayeti olarak kabul edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, Fatiha'nın aynı zamanda besmelenin bir açıklaması olduğunu da düşünebiliriz.
Bismillahirrahmanirrahim ya da kısaca bismillah diyen bir kimse, eğer alışkanlık gereği söylemiyorsa, üst seviyede bir varoluşsal bilince sahip olduğunu hem kendisine, hem Yüce Allah'a ifade etmiş olur. Rahman ve Rahim olan Yüce Allah, bütün evrenin, var olan her şeyin Rabbidir, yaratıcısıdır. İnsana düşen, Yaratıcı olarak Allah'ı bilmek ve sadece O'ndan yardım dilemektir. Aslında, "yaratma"nın özünde "fark edilmek" vardır. Yaratmak, fark edilme talebini içinde barındırır. Yaratan bilinmek ister.
O'NUN SONSUZ MERHAMETİ
Allah, "rahman"dır; merhamet O'nun en belirgin niteliğidir. Allah'ı doğru anlamak, ancak O'nun rahmetinin her şeyi kuşatmış olduğu gerçeğini (7/156) algı biçiminin merkezine yerleştirmekle mümkün olabilir. Allah'ın sonsuz rahmeti, varlık sahnesine çıkan her şeyin var olmasını mümkün kılmıştır. Allah rahimdir; Allah'ın bütün işleri, yaratma ile ilgili her şey, O'nun sonsuz merhametini açığa çıkartır. Allah'ın rahmetinin kuşatıcı olduğu bilinci, insanı kendisi üzerinde düşünmeye sevk eder. Allah âlemlerin Rabbidir. İnsan sürekli genişleyen evrende, güneşin etrafında dönüp duran dünya üzerinde yaşama imkanı bulmuştur. Ancak, genel anlamda varlık, hayat ve insan, bir Yüce Akıl'ın, hem de kuşatıcı merhameti esas alarak her şeyi yarattığını göstermektedir. Allah insanı da birtakım yaratıcı yetilerle donatmıştır. Öyle ki, varlıklara isim vermesi, kelime ve kavram üretebilmesi, insanın en ayrıcalıklı yönüdür. İnsanla ilgili her şeyin Bakara suresinin 31. ayetinde dikkat çekilen "isimlerin öğretilmesi" ile birlikte başladığını söylemek mümkündür. Böylece insan, kendisi için yeni bir dünya, yeni bir varlık alanı yaratmış olmaktadır. Ancak, insan, kendi yarattığı dünyaya mahkum olabilir. Kendi varlığını, Tanrı'nın varlığını unutabilir. Malı, mülkü, şanı şöhreti putlaştırabilir. Arzu ve heveslerini tanrı edinebilir. Bir tür "kendi kendine yeterlik" duygusuna kapılabilir. İşte bütün bunların önüne, iyyake na'büdü ve iyyake nesteın" (Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz" ilkesiyle geçilebilir. Kısaca Fatiha suresi, Tevhid inancının insanı nasıl özgürleştireceğini, enerjisi nasıl iyi işlere dönüştürebileceğini göstermektedir.
ŞÜKRAN BORÇLUYUZ
İnsan, yaratıcı yeteneklerini etkin kullanıp, "iyi iş"leri gerçekleştirebilmek için, öncelikle, inanç alanını aydınlık hale getirmek zorundadır. Bunun için de, kendisinin evrendeki yerini doğru tespit etmesi gerekir. Yaratılmış bir varlık olan insan, Yaratıcı'nın güvenlik kalkanında olduğunu bildiği, hissettiği zaman gerçek anlamda özgürlüğün anlamını kavrar, özgürce düşünerek yaratıcılığın ilk adımı olan "doğru düşünme"nin tadına varır. Allah'ın varlığına ve birliğine iman sağlıklı olduğu zaman, insanın temel paradigması da sağlıklı işlemeye başlar.
Rahman ve Rahim olan Allah, var denilebilecek her şeyin yegane yaratıcısıdır; insanı varlık sahnesine çıkartan da O'dur. Bunun için insan, Allah'a şükran borçludur. Allah'a karşı sorumluluk bilincini geliştirmek ve diri tutmak durumundadır. İnsanın önünde eğileceği tek varlık Yüce Allah'tır. İbadet, sadece Allah'a yapılır; ibadet insanın insan, Allah'ın da Allah olduğunun bilinmesi ve bu bilincin hayata hakim kılınmasıdır. Bunun için de, insanın Allah'ın sürekli desteğine ihtiyacı vardır.
Fatiha suresi, her okuyuşta insan zihninde yeni çağrışımlar yapan, düşündükçe daha iyi anlaşılan bir suredir. Bu sure, aklı ve vahyi birlikte etkin kullanmayı başarabilenlerin, Yüce Yaratıcı'nın her şeyi kuşatan rahmet ve merhametinin sağlayacağı huzur, güven ve mutluluğu yakalayabileceklerini müjdelemektedir. Fatiha suresinin, Kur'an'ın bize sunduğu, her koşulda okunabilecek en güzel dualardan biri olduğunu da unutmamak gerekir.