Ayvalık Zeytin Hasadı 'bayramının' bu yıl sekizincisi. 'Bayram' lafın gelişi, Ayvalıklı Salih, Sezai Madra kardeşler, Rahmi Gençer, Ümit Boyner ve Ayvalık Ticaret Odası'nın yönetim kurulunun tüm üyeleri canla başla çalışıyor, zeytini, zeytinyağını Türkiye'nin gündemine sokmak için uğraşıyor. Bu sene bayram yine yok. Zeytin müstahsili, zeytinyağcı 'insanca' yaşamak için prim desteği bekliyor.
Zeytinin, zeytinyağının bugününü bir başka yazıya bırakalım. Bugün, hasat şenliği kapsamında düzenlenen panelde konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Balıkesir Milletvekili Edip Uğur'un 'tutumunu' değerlendirelim.
Zeytin müstahsili, zeytinyağı üreticisi diyor ki, 'Mazot 1 liradan 4 liraya çıktı, zeytinyağına prim 50 kuruşta kaldı. Prim 2 lira olsun ki, insanca yaşayalım.'
Karşılığında AK Partili hemşerileri bakın neler söyledi:
'Kooperatifleşelim deniliyor. Tariş'in Marmara Birlik'in durumu belli. Kooperatifler, çiftçiye bir destek sağlayamıyor.
Zeytin zararlılarıyla mücadele birliği var. Zeytin sineğiyle mücadele için müstahsilin dekar başına 3 lira vermesi gerekir. Gemlik, Mudanya'da bu para yüzde 100 toplanıyor. Körfez bölgesinde 300 bin lira ancak toplanıyor. Zeytinci, kendi zeytinine sahip çıkacak.
Altınoluk'tan Ayvalık'a yazlık konutlar hep zeytinliklere yapıldı. Bu zeytinlikleri satanlar bu bölgenin insanı, kendi işine yatırım yapmadı.
Türkiye'de zeytinyağı kişi başı1.5 litre ancak tüketiliyor. Toplam 150 bin eder. Zaten üretim 200 bin ton. Önce kendi insanımıza yedirmemiz lazım.
Tağşiş mal satılıyor. Zeytinyağı diye soya dolduruluyor, prina yağı rafine diye satılıyor. Zeytinyağını yiyen, bir daha istemesi lazım. Ne güzel ürün bu demesi lazım.
Yollar yapılacak köprü yapılacak. Körfezimiz kirleniyor, yarın uluslararası havaalanı olduğunda Alman, İngiliz turist geldiğinde ne yapacağız?'
Salondan 'Yeter' sesleri yükseliyor. 'Yağdan bahset' diyorlar.
'İnsanlara zulmetmek için değil, siyasetçiyim oy isteyeceğim. Üreticinin sorunu vardır bu sorunu çözeceğiz. Asıl sorun tüketilmemesi, çiftçinin kendi malına sahip çıkmaması. Zeytine bakmazsan damlama sulama yapmazsan... Muhalefet etmiş olmak için muhalefet yapıyor.'
Ümit Boyner gün sayıyor
2010 yazı yine Ayvalık Hasat Günleri'deyiz. Yine Ümit ve Cem Boyner'in evindeyiz. Cem Boyner, diyor ki, 'Şafak sayıyorum.'
Ayvalık'ta eşiyle birlikte güneşi batırmanın, bahçe işiyle uğraşmanın, 'sakin', kavgasız gürültüsüz, hükümettin fırça yemeden yaşamanın hayalini kuruyor.
Önceki akşam yine aynı evdeyiz. Cem ve Ümit Boyner yine konuklarını ağırlıyor. Karı, koca elleriyle ikram yapıyor. Ümit Boyner ile konuşuyoruz:
Gün sayıyor. '8 haftam kaldı' diyor. Başkanlıktan sonra neler yapacağını sorunca da 'Önce dinleneceğim' diyor. ' Bu kadar yoğun, stresli ve heyecanlı günlerden sonra boşluğa düşer misin?' diye soruyoruz.
'Bilmiyorum. Düşmemeye çalışacağım' diyor ve anlatıyor:
'Bugüne kadar çok ihmal ettiğim işlere döneceğim. Grup olarak sosyal sorumluluk projelerini çok boşladık. Özellikle bu konularda projeler üreteceğim.'
Toprak ile uğraşmak huzur verir. Ümit Boyner de aynı yolda:
'Tarımla uğraşmak istiyorum. Ben zeytinci kızıyım. Aslında damadımızın ailesi beni bu işe girmemi çok istiyor. Bakacağız.'
Damadı dediği Ali Kürşat. Cem Boyner'in ilk eşinden kızı Emine, Ayvalık'ta Ümit-Cem Boyner'in evinde evlenmişti.
Damat Ali Kürşat da maharetli. İlk gün, aile işletmeleri Kürşat'ın bahçesinde yemekteyiz. Ali Kürşat, ocağın başında, elinde tepsi koşturuyor. Pişirdiği yemeklerin lezzetine doyum olmuyor. Eşi, kız kardeşi Zeynep ellerinde tepsi masalar arasında koşturuyor.