Bir ay önce 13 şehit verdiğimizde yine manşetteydiler. Kaybettiğimiz canların sayısı 'bir seferde' 10'u geçti mi, manşete çıkıyor haber. 45 günde 45 şehit vermişiz. 45 günde 'yetim ordusuna' kaç çocuk katıldı acaba?
Yine birileri ağzından köpük saçarak bağırıyor: 'Gidin vurun, tozu dumana katın.' Kimilerinin ilgisi ise sadece sayılarla. O her bir yetim çocuk için ağlıyorum ben. Her şehit haberinde çocuklarına dair satırları arayıp, buluyorum. Mümkün olsa da her birine sarılıp, 'Maalesef sen de katıldın aramıza' demek, acısına ortak olmak istiyorum.
Babam öldüğünde çocuk aklımla, Allah'a 'Ben ne suç işledim de, babamı aldın' diye yakardığımı hatırlıyorum. Darüşşafaka'ya girdiğimde gördüm ki, 'bir tek ben değilmişim.'
Hürriyet Ekonomi Müdürü Vahap Munyar'ı babasının vefatından sonra taziye için arayan Oyak Holding Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, 'Biz belki de küçük yaşta kaybettiğimiz için senin kadar ağır hissetmemiş olabiliriz' diyordu. Coşkun Ulusoy Darüşşafaka Lisesi'nden ağabeyim, teselli etmek için bu sözleri söylediğine adım gibi eminin.
Çocuk yaşta babasız kalmanın acısını ben bilirim, bizler biliriz.
Bugüne kadar terör yüzünden babasını kaybeden çocukları düşünüyorum. 'Vatan sağ olsun' lafları büyüklere dairdir. Çocuk dünyasında 'baba'dan değerli ne var ki.
'Barışın dili' diyorlar ya, kusura bakmayın şu duygusallığımla toprak, bölünme, bütünlük lafları bana büyük geliyor. Artık başka yetim çocuklar olmasın diye bu savaş bitmeli. Çünkü bizler biliriz babasızlığın ne olduğunu.