Diyarbakırlı Nurcan Baysal'la, Kemal Derviş'in başkanı olduğu dönemde UNDP (BM Kalkınma Programı) desteğindeki GAP-GİDEM (Girişimci Destekleme Merkezi) proje koordinatörüyken tanışmıştık.
Sıcak bölgede var gücüyle çalışan çoğu insanın başına gelenleri o da yaşadı. Yıpratıldı, karaçalındı. Nurcan hırslı bir insan, hiç yılmadı.
Ayşen Özyeğin'in kurduğu AÇEV'in Diyarbakır mezralarındaki sosyal sorumluluk projeleri için birlikte çok yol teptik, Nurcan ile. O bölgeye iyi bir şeyler yapma peşindeki gönüllü, ben de iyi şeyleri duyurmaya çalışan gazeteci olarak.
Kişisel tarihimizden de bir not aktarayım: Bugün yaşıyorsak Nurcan ile ben, bizi Diyarbakır'dan Batman'a götüren şoförümüz Ramazan Bey'e şükrediyorum.
Köprü üstünde karşı yönden gelen kamyonun arkasındaki helezon (buğdayın kamyona yüklenmesini sağlayan dev spiral) kancasından çıkıp da son sürat bize doğru gelirken, o dev demir yığının altında ezilip kalmadıysak, Ramazan Bey'in saniyelik manevraları sayesindeydi. Unutmuyorum, Ramazan Bey'e sormuştum, 'Niye dereye vurmadın direksiyonu?'
'Bir an düşündüm de bariyere güvenemedim. Çürükse, kırıp dereye uçardık da, sağlamsa bizi, karşıdan gelen kamyonların altına geri atardı, diye düşündüm.'
Gelelim bugüne, geçenlerde Nurcan'dan mail geldi:
'Çocuklarla 2 haftalığına İstanbul'a geldim. Kardeş Türküler'le konserimiz var.'
Nurcan, 2008'den beri Hüsnü Özyeğin Vakfı'nın Kırsal Kalkınma Program Direktörü. Vakıf, Türkiye'nin yoksul köylerinde kalkınma programları uyguluyor. Bu programlardan biri 'Kavar Kırsal Kalkınma Projesi.' Bitlis'in Tatvan İlçesi'ne bağlı 6 köy ve 5 mezradan oluşan Kavar havzasında yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik birçok proje hayata geçiriliyor.
Projelerden biri de, Özyeğin Üniversitesi'nin gönüllü öğrencilerinin 'yaz okulları' çalışması. 2011 yazında, Kavar havzasındaki çocuk ve gençlerle koro oluşturuldu. Boş bir ahırda çalışan çocuklar geçen hafta da 'Kardeş Türküler' ile Özyeğin Üniversitesi Çekmeköy Kampusu'nda 'Kardeş Türküler Tatvanlı Çocuklar Elele' konserini düzenledi.
'Hayatıma anlam geldi'
Kavar'dan gelip, İstanbul'da sahne alan 12 çocuktan biri 17 yaşında, ikisi 12 ve diğerleri 7-8 yaşında.
Çocukların yarısı 'boşaltılmış köylerdeki' ailelerin çocukları, diğer yarısı da korucu ailelerin.
O gün söz verilmiş başka bir programım olduğu için gidip izleyemedim ama Nurcan'dan bir şeyler yazmasını istedim:
'Kavar, Van Gölü kenarında, dağlarla çevrili, yemyeşil bir alan. 2 bin kişinin yaşadığı havzadaki köylerin dördü, 1990'lı yıllarda boşaltılmış, ikisi korucu köyü.
Yaşam kalitesini artırmak için ekonomik ve sosyal birçok faaliyet yapıyoruz. Ceviz ağaçları dikiyoruz, süt toplama merkezi kuruyoruz. Kadınlar, kurulan seralarda mevsimlik çiçek yetiştiriyorlar, Marks&Spencer ve GAP mağazalarına ürünler üretiyorlar, oluşturduğumuz 'Kadın Güçlendirme Fonu' aracılığıyla arıcılık yapıyorlar, bal üretiyorlar. Okullar, anaokulları, lojmanlar kuruyoruz. Kızları açık öğretime kaydettiriyor, havzadan üniversiteyi kazanan çocuklara burs sağlıyoruz...
Tokaçlı Köyü Paşaelmalı mezrasında koro çalışmalarını ilk görmeye gittiğimde, boş bir ahırda, bir ahşap kürsünün üzerine laptop konulmuş, 2 basit ses çıkışı ile Kardeş Türküler'in 'Çocuk Haklı' albümü çalınıyordu. Çocuklar hiç bilmedikleri dillerde şarkılar söylüyorlardı. Kardeş Türküler ile irtibata geçtik. Onlara çocukları anlattık. Çocuklarla müzik atölyesi yapabileceklerini söylediler.'
Sonuç mu? Çocuklardan biri Nurcan'a 'Hayatıma anlam geldi' demiş.