Kaz Dağları'nda 'altın madenine' 'Hayır' diyenlerdenim. Çevreci bir tanıdık, gözü kolumdaki bilezikte şunu söylüyordu:
'Biliyor musun, üretilen altının sadece yüzde 10'u yüksek teknolojide tüketiliyor. Yüzde 50'si tasarruf için, yüzde 40'ı da takı olarak kullanılıyor.'
Takıp takıştıranlardan değilim ama yine de, o gün bir daha altın satın almamaya karar verdim.
Dünyanın sorunu da farklı değil. Hem hayatlarımızı sadeleştirmeyeceğiz hem de 'dünya batıyor' diye yakınmaya devam edeceğiz.
Daha da fenası 'dünyanın batmasına en çok katkısı' olanların sesi en yüksek çıkacak.
Şunu biliyoruz ki dünya elbette kalkınmaya devam edecek, ekonomilerimiz büyüyecek. Dünya batmasın diye kimse mağara günlerine dönelim demiyor.
Kalkınma, büyüme için 'sürdürülebilirlik', bir anayasa halinde olmalı.
40. yılını kutlarken, gelecek 40 yılı masaya yatıran TÜSİAD, salı günü 'Vizyon 2050' raporunu açıklayacak. Cumhurbaşkanı Gül'ün de katılacağı konferans öncesi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ve ekibiyle bir araya geldik. Ümit Boyner 'Çözüm küresel işbirliğinde' diyordu.
Sorun da burada çıkıyor.
'Her birimiz sürdürülebilirliği içselleştirmediğimiz sürece dünya kurtulmayacak.'
Ümit Boyner, 'Sürdürülebilirlik temasını biz TÜSİAD bünyesinde de içselleştirmeye çalışıyoruz. İlk olarak, bu konferansta yaka kartından, rapora kadar sıfır karbon olacak. Bundan sonra da tüm faaliyetlerimizde sıfır karbon hedefimiz' diyor.
Çok olumlu bir adım.
Sordum: 'TÜSİAD üyelerine de daha düşük karbon salınımlı arabalar kullanmalarını önerecek misiniz?'
Şunu da söyledim: 'Benim arabam 1300 motorlu. Bundan daha az karbon salınımlı araba kullanamam. TÜSİAD üyelerinin arabaları 3000-4000 motorlu. Şehir hayatında da arazi araçlarını kullanıp sera gazını daha artırıyorlar.'
TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi, Türkiye'de Hyundai üretimi yapan Ali Kibar, 'Ben bunu desteklerim. Bizim fabrikada motor hacmi daha düşük araçlar üretiliyor. Satışım artar' diye espri yaparken, Ümit Boyner gülerek 'Bunu tavsiye etmek adına kullanacağız. Zorla yapacaksınız diyemeyiz' yanıtını veriyordu.
Önce ABD, dünyaları tüketmeyi bıraksın
TÜSİAD toplantısında dev ekranda dünya vardı. 'Hangi ülke kaç dünya tüketiyor?' sorusuna ülkelerin renklerle ayırt edildiği harita.
Tablodan genel olarak şu sonuç çıkıyor:
'Dünyaları tüketiyoruz.'
Ülkeler bazında değerlendirirsek, çözüm yolu da beliriveriyor.
ABD'nin yarısı, dünya kaynaklarıyla karşılaştırıldığında 'DÖRT'ten fazla dünya tüketiyor. ABD'nin kuzeyi, Batı Avrupa ülkeleri, Avustralya dört dünyadan az, iki dünyadan fazla tüketiyor.
Türkiye mi?
İKİ dünyadan az, bir dünyadan fazla.
Deniyor ki, 'Herkes BİR dünya tüketirse, dünyada sürdürülebilirlik sorunu kalmayacak.'
Biz dünyaya zarar vermekten vazgeçelim, dünyayı hor kullanmayalım da, asıl ABD vazgeçsin dünyaları tüketmekten.
Siz söyleyin lütfen, Türkiye'ye 'sürdürülebilirliği' öneren TÜSİAD da önce kendi üyelerinin tüketimine göz atması gerekmiyor mu?