Yok, temennide bulunan İstanbullular değil. Dünyanın finans merkezi, dünyanın en falancası, dünyanın en filancası İstanbul'da, insanların daha çekeceği çoook çile var.
Doğma büyüme İstanbullu olarak, eskiden iki gün ayrı kalsam, uçaktan iner inmez toprağı öpesim gelirdi. Artık, şehirde olmadığım her günü kar sayıyorum.
Dün Ege'nin başladığı Küçükkuyu'da Belediye Başkanı Cengiz Balkan ile makamında sohbet ediyoruz. Derken iki yaşlı teyze geldi odaya, 'Sen bizim yolumuzu yaptın, Allah da senin yolunu açık etsin' diyorlardı.
Küçükkuyu'nun başkanı, teyzelerin elini öperken İstanbul'un Başkanı Kadir Topbaş'ın kulaklarını çınlattım.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ndeki tamirat nedeniyle yolda kalan kentlilerin öfkesi karşısında, ne diyor?
'Ulaştırma Bakanlığı bizim fikrimizi almadı.'
Keşke, başta derdini Ulaştırma Bakanı'na değil de Başbakan Erdoğan'a anlatsaymış. Nasıl olsa çok yakınlar.
Teyzeler gittikten sonra, CHP'li Belediye Başkanı'na soruyorum:
'Yılda kaç kez Ankara'ya gidiyorsunuz?'
'En az 15-20 defa.'
'İstediklerinizi alabiliyor musunuz? Sorunlarınız çözülüyor mu?'
Gülüyor:
'İkili ilişkilerimiz kuvvetli. Siyaset üstü ilişkimiz var. İşte Kaz Dağları diyorum, doğa var diyorum, deniz güzel diyorum, balık lezzetli diyorum, sorunu çözebiliyorum. Ne yapayım? Memlekete hizmet amacımız.'
İstanbul ile Küçükkuyu'yu karşılaştıracak değilim.
İstanbul'un rakamları da dev, sorunları da.
Küçükkuyu, kışın 8 bin, yazın 50 bin kişinin yaşadığı bir cennet.
Ancak bu cennetin de 'kendi çapında' sorunları bol.
Misal 9 milyon TL bütçeyle iş yapmaya çalışıyor, Başkan Cengiz Balkan.
'Bütçeyi denk tutturmaya çalışıyoruz' diyor.
Hizmet için ekipman sorunu dahi var.
Tanığım, Küçükkuyu Belediyesi Başkanı Cengiz Balkan en son Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'den 'çöp kamyonu hediye' aldı, Şişli Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül'den de çocuk parkı gereçleri.
Hoş Beşiktaş Belediyesi Başkanı İsmail Ünal da söz vermişti ama kendi çapında 'nasihat' ile yetindi.
İki yakanın mübadilleri
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın desteğiyle, bakanlığın verdiği 50 bin TL ile çok anlamlı bir anıt yükseldi, Küçükkuyu'da.
Elinde bavulu olan bir baba, bir çocuğunu göğsüne yapıştırmış, diğeri eteğinin dibinde bir anne. Heykelin gözü olur mu?
Ankaralı heykeltıraş Metin Yurdanur o gözlere duyguyu vermiş. Bilmedikleri topraklara gelen, daha doğrusu gelmek zorunda kalan Türk kökenli mübadiller.
Üç dilde yazılmış 'iki yakanın mübadilleri' diye. Türkçe, Yunanca ve İngilizce.
Onların 'küçük Asya'sı Anadolu'dan göç etmek zorunda kalan Yunanlılar için Yunanistan'da epey anıt var. Küçükkuyu Belediyesi Başkanı Cengiz Balkan 'İki yakanın mübadilleri için yapılmış olan ilk ve tek heykel' diyor.